Merhaba bebişlerim. :*:*:*
Nasılsınız?
Ben çok iyi olmadığımı söyleyerek başlamak istiyorum. Bu hafta pek sağlıklı bir hafta olmadı benim için. Baya sürekli baş ağrısı çektim. Neden bilmiyorum? Ağrı kesici de asla içmeyen bir insan olarak içmedim kdmfdrsgkfd çektim öyle o ağrıyı yani. Halsiz, sürekli uyku halinde saçma bir hafta oldu benim için.
Yani bu kısacası, ''BÖLÜMÜ NE ZORLUKLARLA YAZDIM. ÖNCEKİ BÖLÜMLERE GÖRE DAHA ÇOK OY VE YORUM İSTİYORUM!!!'' çağrısıydı. :D Şaka bir yana bu halim bölüme bayağı yansıdı sanırım, pek tatmin olmazsanız anlarım ama uzun bir bölüm merak etmeyin.
Neyse, ben sizlere iyi okumalar dileyerek aradan çekiliyorum. Bir de bölüm sonunda bir açıklama var bitirdikten sonra bakarsanız çok mutlu olurum. :D
Yorum ve oylarınız baya büyük bir itinayla beklenir. İkisini de arttırmaya gayret ederseniz çok sevineceğim. :')
Tekrar iyi okumalar diliyorum ve artık susuyorum. dklgfmdsg
Bölüm şarkısı; The Weeknd - In The Night
21. Bölüm ''Savaş''
Sükunetin ağır bastığı bir geceydi bu. Karanlık her zamanki gibi onun tepesindeydi ama yanında getirdiği yoldaşı daha bir kasvet serpiyordu çoktan çürümüş yüreğine. Sağanak bir şekilde yağan yağmur dahi yeşermesine izin vermiyordu yüreğinin. Hatta, adamın yüreğine değen damlalar anında çürüyor, hissiz ruhunu biraz daha çamura buluyordu.
Düşünüyordu. Her ne kadar düşünceleri bir yarar sağlamasa da bu eylemden vazgeçemiyordu. Geçirdiği yalnız birkaç hafta onu cümlelerle boğmuştu. O ise, en sonunda boğazına sarılmış olan her cümleden sıyrılıp bıraktıkları kalıcı izlere tamah etmeyi öğrenmişti.
Aklının karışması onun için eksi bir durumdu. Nihayetinde elinde tuttuğu her şeyi yönetemezse krallığı son bulabilirdi fakat o zaten yok olacak hükümdarlığının uçurumun ucunda olduğunu bilmiyordu. Her şeyden habersiz, sadece intikam planları yaparken farkında olduğu bir şey vardı; intikam almasını gerektiren hiçbir durum yoktu. O sadece emirleri dinliyordu ve alması gereken bir intikam olduğuna inanıyordu.
Beyninin yıkanmış olduğunu hissetti birden. Onu izleyen biri var mı diye şüpheyle etrafına göz gezdirdi. Sonrasında beyninin yıkanmış olsa da bir önemi olmayacağını düşündü. Artık her şey için çok geçti, değil mi?
Çocuk, karşısında durduğunda silahı çekecek ve kimseye bir şey hissettirmeden onu yok edecekti. Geriye sadece onu merak edecek olan annesi kalacaktı. O da kolaydı.
''Aren, görev üzerindeyken vurulmuş,'' diyecekti. ''Elimizden gelen bir şey yoktu.''
Buluşmak için sözleştikleri boş deponun önüne geldiğini fark edince durdu. Bir sigara yakmazsa bunu yapamayacağını hissetmişti. Cebinden önce sigarasını, sonra çakmağını çıkartıp yakarak açık kapıdan içeriye daldı. Gözlerini anında kısarak onun nerede olduğunu algılamaya çalıştı.
''Buradayım, Adnan abi.''
Sesi duyduğunda içinden kopan feryadı anlamamıştı. Bu kadar mı değerliydi Aren onun için? Hiçte bile! O sadece bir projeydi ve şimdi o projenin sonlandırılma zamanı gelmişti.
Kendisine doğru gelen ayak seslerini duyunca sigarasından bir duman çekti ve elini direkt silahına attı. Biraz daha yaklaştığında çıkarıp alnına dayayacaktı silahı ama Aren o kadar yaklaşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK
Teen FictionKişinin kalbinde duyguya dair hiçbir şey kalmamışsa bedenin varlığı anlamsızdı. Önce kalbe dokunmadan direk tene değen eller gerçek bir insana değmiş sayılır mıydı? Ya da gördüğü manzara karşısında parıldamayan gözler bomboş bakışların kurbanı olduğ...