15. BÖLÜM

1K 191 112
                                    

Yorum ve oy sayılarını arttıralım lütfen arkadaşlar.  Üzülüyorum ama...
                           ************

"Yine benimle kafa buluyorsun, değil mi?" Ateş başını olumsuzca salladı. "Bahsettiğin o şans ben olamam ki. Bu mümkün değil." Yüzünün yarısını aydınlatan ışık altında tek kaşını 'Acaba?' dercesine kaldırdığını görünce sinirlendim. "Cevap versene. Neden beş dakikadır susuyorsun?"

"Gerçeği sindirmeni bekliyorum." Kollarını, dayadığı tırabzandan ayırıp geri çekildi ve doğruldu. "Su ister misin?"

"Evet, iyi olur." Genç adam içeri girince beklemeyip peşinden yürüdüm. "Sözünün devamını getireceksin ve şaka yaptığını söyleyeceksin, değil mi? Ve ben sana yine sinir olacağım."

"Şaka yapmıyorum." Doldurduğu bardağı bana uzatıp kendisi için de bir tane doldurdu ve başına dikti.

"Nasıl bir oyun oynadığını sanıyorsun? Ama yine bil diye söylüyorum, beni bu saçmalığın içine çekemeyeceksin." Bir iki yudum aldıktan sonra bardağı masaya bıraktım. "Bir kere, ben seni geçen haftaya kadar tanımıyordum bile, kaldı ki seninle bir geçmişimiz hiç yok. İster şans olsun, ister olmasın, seninle tanışmış olsak, eminim hatırlardım."

Son cümlem üzerine serseri bir gülüş sergileyip dudak büktü. "Ben olsam bu yakışıklı yüzü ben de hatırlardım," diyerek hafif çıkmış sakalının çevrelediği çenesini imalı imalı sıvazladı.

"Yani benimle kafa bulduğunu kabul ediyorsun." Dudak büküp inkar etmediğinde ve alaycı gülümsemesini sürdürdüğünde yine beni tongaya düşürdüğünü anladım. "Şaka yaptığını biliyordum zaten. Aşık olduğun kız..."

Ateş'in, sandalyenin arkasına asılı ceketini alıp giydiğini görünce, "Nereye?" diye sordum. "Daha konuşmamız bitmedi."

Beni duymuyormuş gibi kapıya yöneldi. "Bu gecelik bu kadar konuşma yeter İlya. İkimiz de yorgunuz."

"Tamam anlıyorum, sevdiğin kızın konusu ne zaman geçse huzursuz oluyorsun. Üzerime vazife değil elbette ama sen bana yardım ettiğinde kabul ettim. Belki ben de onu bulmanda yardımcı olurum."

Yüzüme bakmasa da duraksadığını belli belirsiz gördüm. "Aslında..." diye başladığı cümlesini konuyu değiştirerek tamamladı. "Gitsem iyi olur."

"İyi de nerede kalacaksın? Anahtarını Ceyda'ya vermiştin."

"Sorun değil. Yedek anahtarım arabada."

"Ben şimdi burada yalnız mı kalacağım?" Pis pis gülünce ağzını açmasına izin vermeden hızlıca devam ettim. "Yani elbette kal diye söylemiyorum. Hem zaten yalnızlıktan korkmam. Sözün gelişi diye şey etmiştim..."

Dudaklarındaki hınzır gülümseme, yüzünü aydınlatan bir kahkahaya döndü. "Ceyda uyumamışsa eve gönderirim. Sen de yat. Yarın nasılsa pazar günü."

"Biliyorum. Benim dinlenme, sizin koşturma gününüz."

Asansörün düğmesine basacakken duraksadı. "İlya sana bu nişanın sah-"

"Sahte olsa da, nişan nişandır Ateş. İyi geceler," dileyerek başka bir şey söylemesine fırsat vermeden kapıyı kapatıp bir süre arkasına yaslandım. Çok geçmeden asansörün kata ulaştığını, Ateş'in bindiğini ve kapının kapandığını duydum.

Ayaklarımı sürüyerek odama gidip yatağıma uzandım. "Ne geceydi," diye seslice mırıldandım. Sorularıma cevap bulmaya çalışmam, aklımın daha fazla karışmasıyla sona ermişti. Ateş'in alaycı ve sürekli kaçamak davranışları beni yoruyordu. O nedenle, üzerimden buldozer geçmiş gibi hissetmem normaldi. Ancak hala uykumun gelmemiş olması hiç normal değildi. Bu gece hep şanstan bahsetmesi ve benim için ayağına kadar gelen şans olduğumu ima etmesi rahatsız ediciydi. Yıllardır unutamadığı kızın ben olduğumu sandığım o birkaç saniyeyi yeniden yaşadım. Benimle kafa bulduğunu anladığım o ana dek, onu ciddi ciddi dinlemiş olduğuma hala inanamıyorum. Ateş'in bu huyu gerçekten çok kafa karıştırıcıydı.

Asi KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin