Sizi bir hafta idare edecek upuzun bir bölüm yazdım. Lütfen keyfini çıkarın ve bol bol yorum yazın. Esas oğlanla bir an önce tanışmak için bölümün yıldızını da parlatmayı unutmayalım. Keyifli okumalar...
~~≠~~≠~~≠~~5. BÖLÜM
Ertesi sabah gözlerimi açtığımda saat sekize geliyordu. Hızla üzerimi değiştirdikten sonra montumu ve botlarımı giydim. Kapıyı, gıcırdamasın diye yavaşça açtım ve temkinli gözlerle koridora baktım. Otelde çıt çıkmıyordu.
Odamın kapısını çekip anahtarı cebime atar atmaz sessiz adımlarla iki kat inip resepsiyonun önünden geçtim. Bizim kaytan bıyıklı, sabahları böyle sessizce çıkmama alışık olduğu için başını kaldırıp sadece bakmakla yetindi.
Ağzımda, "Günaydın," diye geveleyerek her zamanki gibi cevabını beklemeden sokağa çıktım.
Serin bir rüzgar içimi titrettiğinde hemen montun kapüşonunu kafama geçirip fermuarı boğazıma kadar çektim. İki sokak ötedeki simitçiye varıncaya kadar sadece önüme bakıp yürüdüm.
Simitçide oturulmuyordu, simidini ayaküstü aldığın dükkanlardan biriydi. Arkada kocaman bir odun fırını, önde de satışın yapıldığı camekan vardı. Yanakları fırının ısısından al al olmuş kadına, "Günaydın. Simit çıktı mı?" diye sordum.
"Bir iki dakika sonra çıkar."
"Peki, beklerim öyleyse," diyerek ellerimi montumun ceplerine sokuşturdum.
Bu sabah feci bir ayaz vardı. Kış erken bastıracağa benziyordu. Pantolonumun altındaki bacaklarım soğuktan iğne iğne batınca yerimde bir iki zıplayıp kan dolaşımımı hızlandırmaya çalıştım.
"Al kızım," diyen sese döndüğümde aynı kadının bana küçük bir kupa uzattığını gördüm. "Bir salep iç de için ısınsın." Tereddüt ettiğimi görünce, "İkramımız," diye ekledi.
"Teşekkür ederim," deyip kupaya uzandım ve dudaklarıma götürdüm. Salep gerçekten çok iyi gelmişti. İlk etapta ağzım yansa da içime yayılan sıcaklık şu anda paha biçilemezdi. Fazla soğutmadan üst üste yudumlar alarak bu anın keyfine vardım.
Çok geçmeden kadın fırının önünden, "Simitler çıktı," diyerek küreği geriye çekti. Pişip pişmediklerini kontrol ettikten sonra, "Kaç tane istiyorsun?" diye sordu.
"Altı tane lütfen. İkişer ikişer sarabilirseniz sevinirim, tek poşet yeterli." Kadın simitleri ayrı ayrı sararken ben de parayı çıkarıp uzattım.
"Afiyet olsun. Yine bekleriz."
"Salep için teşekkür ederim. Hayırlı işler."
Geldiğim yoldan hızlı hızlı yürüyerek otele döndüm. Resepsiyona girer girmez adının Şekip olduğunu öğrendiğim adam başını kaldırıp baktı. Yanına yanaşıp poşetten çıkardığım paketlerden birini uzattım. Çalı gibi kaşlarını çatıp, "Bu ne?" diye sordu.
"Sıcak simit. Kahvaltıda yersiniz diye düşündüm." Adam ağzında anlaşılmaz bir şey geveleyip elimden paketi alınca teşekkür ettiğini anlayıp, "Afiyet olsun," diye cevap verdim.
İkinci kata çıkınca saatin Arzu için henüz erken olduğunu düşünüp devam edecektim ki o güzel sesiyle odasında şarkı söylediğini duydum. Bunun üzerine durup kapısını tıklattım. "Arzu, müsait misin?"
Kapı hızla açıldı. Yüzünde güller aça aça, "Günaydın meleğim," diye cıvıldadı.
Sabah sabah bu enerjisine kıkırdayıp, "Sana da günaydın," diye cevap verirken gülümsemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Kız
RomantizmAdı Bürge İlya Solmaz... O evin Asi Kızı'ydı ve bir gün babasına baş kaldırdı. Sonra kendi mutluluğunu bulmak için özgürlüğe kanat çırptı... Bazen hayata sıfırdan başlamak gerekir. O da öyle yaptı... ATEŞ'E DÜŞECEĞİNİ BİLMEDEN...