Nisa
Herkes Acun'un her seneki kafa şişirici konuşmalarını dinlerken, ben içimden şarkı söyleyip dans etmemi engellemeye çalışıyordum.
Sezonun çok zor olacağı gibi klasik konuşmalarına devam ederken içimden "ne işim var benim burada, gelmese miydim acaba?" diye geçirdim. Bu düşünceye karşı "neyse ne, geldin artık nisa. Belki eğlenceli olur, hem yeni arkadaşlar da bulursun." diye de kendi sorumu cevapladım. Kabul ediyorum belki birazcık kararsız biri olabilirim. Birazcık ama...
İki saattir ayakta dikiliyorduk ve ciddi anlamda biraz daha bu güneşin altında beklersem buradan kaçıp gidebilirdim.
Bu sene aniden aklıma gelen bir fikirle yarışmaya ben de katılmak istedim. Hem de biraz kendime eğlence bulurdum işte. Nerden bileyim ben böyle sıkıcı olacağını? Önce başvuru yaptım, sonra efor testinden geçtim. Mülakata girdim derken bir baktım adadayım. Sahi mülakat demişken bütün jurilerden de evet aldım. Beni neden seçtiler acaba? Türkçem de yok zaten, kendimi de anlatamıyorum ne yapacağım ben burda? Neyse hadi parkurda yarışalım artık. Annemler de izliyor mudur acaba? Ben olsam izlemezdim...
"Evet Nisa sen ne düşünüyorsun?'
Aniden Acun Bey'in yönelttiği soruyla düşüncelerim uçtu. Evet nisa ne diyeceksin acaba şimdi? Hayır ama böyle aniden soracağını bilsem önceden konuşma falan hazırlamaya çalışırdım belki. Bütün gözlerin üzerimde olduğunu fark ettiğimde artık bir şeyler söylemem gerektiğine karar verdim. Evet düşün bakalım Nisa...
"Eee... Ne söyleyeceğimi bilmiyorum herkes bir şey söyledi."
Çok güzel düşündün Nisa!
"Nisa ne demek?"
"Nisa... Nisa kadın demek. Umarım burada başarılı kadın olurum."
Acun kafasını sallayıp sıradaki kişiye geçtiğinde rahatladım resmen. Neyse güzel toparladım galiba sonunu. hem bakışlar da gitti üzerimden. Yani hemen hemen hepsi gitmese de... Birkaç kişi hâlâ niye bana bakıyor? Biraz rahatsız oldum ama pek de oralı olmamaya çalıştım. Refleks olarak kafamı kaldırıp solumda adının ogeday olduğunu şimdi öğrendiğim çocuğa baktım. Konuşmasını yeni bitirmişti. Anlık göz göze geldik. Güzel gözleri vardı aslında, dikkatimi çekti. Yok yok komple güzeldi çocuk. "Aman nisa ne alaka." dedim kendi kendime. Kediler napıyordur acaba?
Kafamı çevirdiğimde karşı takımdaki uzun boylu adamın hâlâ bana baktığını gördüm. Demin bakan birkaç kişiden biri de oydu zaten. Yanlış mı gördüm acaba? Hayır direkt olarak bana bakıyor. Onu fark ettiğimi anlayınca başka yere odaklandı. Neyse ben de daha fazla bakmayayım bari.
...
Sonunda herkes konuşmasını bitirmişti, parkura çıkacaktık. Karşılıklı rastgele isimler seçildi ve ben de karşı takımdan aşkım diye bir kızla eşleştim. İsmi komik geldiği için hafifçe gülümsedim. Ne yapayım karşıdaki neredeyse kimsenin adını bilmiyorum ki. Konuşurlarken de dinlemedim zaten. Ne dinleyeceğim çok sıkıcı bir kere.
Skor 3-2 oldu ve ünlüler takımı öndeydi. Şimdi de adını net olarak bildiğim tek kişi parkura çıkacaktı... Ogeday.
Değişik bir adı vardı ve bu yüzden aklımda tutabiliyordum. Hadi tamam belki anlık bakışmamızın da etkisi olmuş olabilir. Gözleri... Neyse taktın adamın gözüne, takımı destekle nisa.
"haydi ogeday" diye bağırdım uzatarak ve tüm gücümle. Gözler birden bana döndü. Sanırım sesimi ilk defa duyuyordu çoğu.
Üzerlerinde gezdirdim bakışlarımı "ne var?" dercesine. Buradaki insanlar neden böyle garipti? İlk defa takımdan birini desteklemek için bağırmam tuhaf mı geldi acaba? ama ne yapayım onlar hiç dikkatimi çekmedi ki. İsimlerini bile hatırlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 - 𝐨𝐠𝐧𝐢𝐬
Fanfiction|𝟐𝟎𝟏𝟕 𝐎𝐠𝐞𝐝𝐚𝐲 & 𝟐𝟎𝟐𝟎 𝐍𝐢𝐬𝐚| 𝓐𝓵𝓵 𝓽𝓱𝓮 𝓵𝓲𝓰𝓱𝓽𝓼 𝓪𝓻𝓮 𝓼𝓹𝓪𝓻𝓴𝓵𝓲𝓷𝓰 𝓯𝓸𝓻 𝔂𝓸𝓾 𝓲𝓽 𝓼𝓮𝓮𝓶𝓼 𝓞𝓷 𝓽𝓱𝓮 𝓭𝓸𝔀𝓷𝓽𝓸𝔀𝓷 𝓼𝓬𝓮𝓷𝓮𝓼, 𝓼𝓱𝓪𝓭𝔂 𝓫𝓵𝓾𝓮