Ogeday
Kolyemin bulunmuş olmasıyla içimi büyük bir huzur kapladı. Benchte oturmuş seremoni için ekibin kameraları hazırlamasını beklerken takımla sohbet ediyor, ödülde neler yapacağımızı konuşuyorduk.
Hararetli konuşmalar arasında bir hareketlilik hissettiğimde karşı takımdaki Merve'nin Nisa'yı yanına çağırdığını gördüm.
Nisa, takıma fark ettirmemeye çalışarak Merve'nin gittiği yöne doğru ilerliyordu.
İçimi bir huzursuzluk kapladı çünkü Barış'ın iyi anlaşabildiği iki kişiden biri Merve'ydi. -zaten başka da kimse onu umursamıyordu- Karşı benche baktığımda Barış'ın orada olduğunu görünce çok üstünde durmasam da geri dönünce Nisa'ya sormak için aklımın bir köşesine not ettim.
Yaklaşık on dakikalık bir sürenin ardından Nisa geri dönmüştü fakat Merve yoktu.
Nisa'nın yüzünün düştüğünü gördüğümde bir şeylere canının sıkıldığını anlamıştım.
Keyfi yerinde olsa şimdiye kadar heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıp ödüle gideceğimiz için mutluluktan başımızın etini yerdi
Çaktırmadan arkasına yaklaşıp parmağımla boynuna dokunduğumda korkuyla geri çekildi. Normalde boyun tiki olduğundan kim dokunursa dokunsun huylanıp gülerdi.
"Bir dur Ogeday ya!"
Sesi fazlasıyla sinirliydi, durumun sandığımdan daha da kötü olduğunu fark ettiğimde nasıl davranacağımı bilemedim. Neredeyse dokunsam ağlayacak kıvama gelmişti ve moralinin neden bu kadar bozulduğu artık daha da merak ediyordum.
Önüne geçip elimi omzuna koydum, gergindi. Diğerlerinin duymaması için sessizce konuştum.
"Nisa iyi misin, ne oldu birdenbire?"
Bir şey söylemeden evet anlamında kafasını salladı.
İyi olmadığını biliyordum. O da bunu bildiğimin farkındaydı.
"Merve'yle ne konuştunuz?"
Yüzü endişeli bir hâl alırken gözlerini kaçırdı. Konuşmak istemediği belli oluyordu.
"Sana ne Ogeday, her an böyle beni gözetleyip sorguya mı çekeceksin? Başka işin yok mu senin?"
"Nisa neden bahsediyorsun? Yardım etmeye çalışıyorum. Bir sorun varsa anlat çözelim işte. İyilik de yaramıyor sana ya!"
"Yapma bana iyilik." Sesi her an ağlayacak gibi çıkıyordu. Merve'yle ne konuştularsa Nisa'yı çok fazla etkilediği belliydi.
Seremoniye geçtik, kameralar açıldı. Murat konuşmaya başladığında Mert'le aramıza geçen gerginliğe de değinmeyi ihmal etmemişti. Tabii herkes kendi ekmeğindeydi, bunu kullanmamaları garip olurdu zaten.
"Mert, oyun alanında gönüller takımıyla ufak bir münakaşaya girdiğini gördük. Neler oldu orada?"
"Gönüllüler takımıyla değil Ogeday ve Nisa'yla bir gerginlik yaşadım. Önce Nisa'nın ayakkabısı yırtıldı diye Ersin kendi ayakkabılarını verdi. Daha sonrasında saygısızca ayakkabıyı istemiyorum diye nehre attı. Yasin orada ayakkabıyı almak için çamura battı, yardıma gittik bu sefer de adamla dalga geçercesine gülüyor. Nisa'nın daha yaşı küçük olduğu için burayı da park falan sanıyor herhalde. Kendinden kaç yaş büyük adamları peşinde koşturuyor utanmadan. Haliyle isyan ettim ben de. Neyse, artık Nisa'nın bu hareketlerine alıştık her zamanki hali deyip alttan alıyoruz da ben asıl Ogeday'a şaşırdım. Normalde oyun bırakma gibi bir konuda kimseye nefes aldırmaz, bugün bana karşı neden öyle yükseldiğini anlayamadım açıkçası. Takımı koruma adına Nisa'yı savunuyor orada bana. Demek ki ona karşı diğerlerinde olduğu gibi objektif kalamıyor. Nisa zaten herkesi parmağında oynatmaya alışmış da Ogeday'ı da etkisine alacağını tahmin etmezdim. Sonuç olarak onlar yüzünden motivasyonum düştü takımla da tartıştım zaten. Çok sinirliyim daha fazla konuşursam söyleyeceklerim pek hoşlarına gitmez o yüzden susuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 - 𝐨𝐠𝐧𝐢𝐬
Fanfiction|𝟐𝟎𝟏𝟕 𝐎𝐠𝐞𝐝𝐚𝐲 & 𝟐𝟎𝟐𝟎 𝐍𝐢𝐬𝐚| 𝓐𝓵𝓵 𝓽𝓱𝓮 𝓵𝓲𝓰𝓱𝓽𝓼 𝓪𝓻𝓮 𝓼𝓹𝓪𝓻𝓴𝓵𝓲𝓷𝓰 𝓯𝓸𝓻 𝔂𝓸𝓾 𝓲𝓽 𝓼𝓮𝓮𝓶𝓼 𝓞𝓷 𝓽𝓱𝓮 𝓭𝓸𝔀𝓷𝓽𝓸𝔀𝓷 𝓼𝓬𝓮𝓷𝓮𝓼, 𝓼𝓱𝓪𝓭𝔂 𝓫𝓵𝓾𝓮