Nisa
Zor bela saçını örmek için ikna ettiğim Ogeday'ın mızmızlanmaları bütün saçlarını tek tek yolmak istememe sebep olsa da, ortaya çıkacak sonucun güzel olacağını düşündüğüm için söylediği şeyleri pek umursamıyordum.
"Of kıpırdamasana Ogeday!"
"Nisa bırak beni, git kızların saçını ör boynum kırılacak şimdi ya"
"Az kaldı ama böyle hareket edersen hepsini çözüp baştan örerim."
"Sence ben böyle bir şeye izin verir miyim?"
"Senden izin almam zaten, istersem yapparım!"
"Sen öyle sanmaya devam ya. Ayrıca huyumu bildiğin halde sana böyle düşündüren şey ne acaba?"
"Bütün gün seninle konuşmama ihtimalim bile susman için yeterli bence."
"Sen çok mu şımardın ne, tehdit falan hayırdır? Hem o cümleyi nasıl kurdun lan? En son kendimi ifayede edemiyorum diye ağlıyordun."
Dalga geçerek söylediği şeyle saçını çekerek örgüyü iyice sıkılaştırdım.
"Ahh! Yavaş ol kızım bu nasıl işkence yöntemi?"
Dediğini umursamayarak bir önceki cümlesine cevap verdim.
"O ifade bir kere, öğrendim artık beni buradan vuramazsın."
"Bak sen, başka ne öğrendin bakayım?"
Kısa bir süre düşündükten sonra aklıma gelen sözle heyecanla konuştum.
"Kaleyi içten fethetmeyi!"
Söylediğim şeye büyük bir kahkaha patlatırken, saçları sıkı tutmama rağmen elimden kayıyordu.
"Bunu kimden duydun sen ya?"
"Barış açık artırmada bana havuçlu keki bırakınca, Yasin 'kaleyi içten fethetmeye çalışıyor çapsız.' demişti. O ne demek diye sorunca da, 'Yani kalbini kazanıp aklına girebilmek için elinden geleni yapıyor.' dedi."
"Nisa şunun adını ağzına alma, illa hakkında bir şey söyleyeceksen de sansürle mümkünse. İstek değil gerçekten ihtiyaç ya!"
Ogeday olmasaydı muhtemelen Barış'ı kafama takıp kendimi üzmeye devam ederdim ama şu an o kadar umursamıyordum ki ben bile kendime şaşırıyordum.
Bana bu kadar iyi geldiğini bilmese de olurdu...
"Benim için önemsiz biri." Diyerek geçiştirmeye çalıştım.
Ayırdığım son tutamı da örüp parmağıma taktığım minik tokayla bağladım.
"Heh bitti sonunda." Dediğim an kolumdan tutup kucağına çekmesiyle ufak bir çığlık attım.
"Sonunda." Dedi rahat bir nefes alarak.
"Napıyorsun oğlum aklım çıktı"
"Oğlum diyen ağzını var ya."
"Evet? bitir o cümleyi."
Sinirimi bozmak için üzerime oynayacağını düşünsem de şak diye söylediği şeyle kahkaha atmamı engelleyemedim.
"Bu kelime beni tahrik ediyor."
"NE?"
Bu şu ana kadar duyduğum en saçma şey olabilirdi. Gülmeye devam ederken başkalarının duyup gelmemesi için sesimi alçalttım.
"Libidon yüksektir diye tahmin ediyordum ama..."
"Dalga geçmesene kızım, çok ciddiyim bu arada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 - 𝐨𝐠𝐧𝐢𝐬
Fanfiction|𝟐𝟎𝟏𝟕 𝐎𝐠𝐞𝐝𝐚𝐲 & 𝟐𝟎𝟐𝟎 𝐍𝐢𝐬𝐚| 𝓐𝓵𝓵 𝓽𝓱𝓮 𝓵𝓲𝓰𝓱𝓽𝓼 𝓪𝓻𝓮 𝓼𝓹𝓪𝓻𝓴𝓵𝓲𝓷𝓰 𝓯𝓸𝓻 𝔂𝓸𝓾 𝓲𝓽 𝓼𝓮𝓮𝓶𝓼 𝓞𝓷 𝓽𝓱𝓮 𝓭𝓸𝔀𝓷𝓽𝓸𝔀𝓷 𝓼𝓬𝓮𝓷𝓮𝓼, 𝓼𝓱𝓪𝓭𝔂 𝓫𝓵𝓾𝓮