23. Bölüm

561 13 13
                                    

*İyi okumalar 🥰*

Bir süre uzandıktan sonra kalkıp pijamalarımı giydim ve bu defa yatağıma yan yatıp uyumaya çalıştım .
Uyumalıydım çünkü bir an önce sabah olmalıydı ve ben eve gitmeliydim.

İnsanın içinde bir özlenen varsa, mevsim ne olursa olsun üşüyor.
Gelsin diye herşeyi yapabilir ama gelmeyi kendisi akıl etsin ister .

Doruk belki de yüzümü  görmek  yada sesimi dahi duymak istemiyor ama   ben onu her geçen saniye daha da fazla özlüyorum .
Böyle olmamalı aslında ...
Gerektiğinde Bırakabilmeli ...
Ne olursa olsun vazgeçebilmeli  ... Arkasına bile bakmadan uzaklaşabilmeli ama olmuyor , yapamıyorum, onsuz duramıyorum, hayatımda Doruk olmazsa nefes alamam ya da Doruk suz bir hayatım olsun istemiyorum.

Aramızdaki bu çatışma her geçen gün büyüyor ve  büyüdükçe Nefes alma sebebimi yitiriyormuşum gibi hissediyorum.
Gün geçtikçe kopuyoruz birbirimizden , beni gördüğü her an eziyet oluyor onun için oyüzden
Yaşam isteğim ve enerjim yavaş yavaş yok oluyor .
Ben onu bırakmak istemiyorum ama o beni bırakırsa eğer ben yok olurum .

                         *****

"Atlas hala uyuyormusun ? Öğlen oldu hadi kalksana artık  kahvaltıya bekliyor herkes seni " diyen Savaş ın sesi ile araladım gözlerimi .
"Tamam geliyorum" diye seslendikten sonra üzerimdeki örtüyü kenara itip yatakta gerildikten sonra saate baktım ve yataktan hızlı bir şekilde kalktım çünkü saat 11:00 olmuştu .
O kadar insanı bu saate kadar bekletmiştim oyuzden çabucak örtümü katlayıp yatağımı düzelttik ten sonra   hızlıca banyoya ilerleyip yüzümü yıkadım ve salona geçtim .

"Günaydın " dedim  . Herkes te cevap verdi .
Asil ortalıkta görünmüyordu.
"Asil yok mu ? " Diye sordum Savaş a bakarak o da bilmiyorum anlamında omuz kaldırdı  sonra da Fatih e baktım "hadi kahvaltı ya geçelim gelir az sonra  ... Bahçede sigara içiyordu " dedi 
Tam da o sırada

" neden soruyorsun çok mu özledin" diye seslendi daha kapıdan yeni giren Asil ...
Ona bakıp sorusunu cevapsız bıraktıktan sonra herkes gibi masaya ilerledim ve yerime yerleştim .
Bir yanıma Asil diğer yanıma Savaş oturdu .

Yemeğimi yiyeceğim sırada dirseği ile kolumu dürttü Asil .
Kafamı ona çevirdiğimde
"özür dilerim öyle demek istememiştim" dedi ben yine kahvaltıma döndüm çünkü cevap vermek istemiyordum.
Kahvaltı da yine güzelce sohbetler edip eğlenerek yediler yemeklerini  hiç bir sohbete katılmadım çünkü yoğun özlem doluydum bir an önce gitmemiz gerekiyordu.

"Ellerinize sağlık her şey yine çok güzel olmuş " dedim gülümseyerek ve kalktım masadan .
"Afiyet olsun oğlum her zaman gel olur mu ?" Dedi Selma teyze o da gülümsüyordu ve gerçekten çok şeker bir kadındı.
Onu kafamla onaylayıp banyoya geçtim ellerimi yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra tekrar salona dönüp  koltuğa oturdum .
Yanıma ilk gelen Asil oldu.

"Atlas " dedi
"Hmm" diyerek cevap verdim .

"Küsmüyüz?"

"Evet"

"Ya özür dilerim gerçekten öyle demek istemedim Atlas ya "

"Eminmisin ? Konuşarak canını sıkmak istemem yine !!!"

"Ya saçmalama senden ho-" cümlesini bitirmesine izin vermeden kapattım ağzını .

"Ne diyorsun ! Duyacaklar  şimdi sesini alçaltsana!!!" Dedim kızgın bir ifade ile  sonra da çektim elimi .

"Duyarlarsa duysunlar ! Benim kimseden gizlim yok ama bu defa senin dediğini yapacağım!
Senden hoşlandığımı biliyorsun ve asla rahatsız olmayacağımı da ! Ama sana karşı hislerim olduğu için Doruk u kıskanıyor olabilirmiyim acaba ?" Dedi ....
Haklıydı  , onun hislerini göz önünde bulundurmam gerekiyor du ... Asil her şeye rağmen herzaman benim yanımda olmaya çalışıyor ama ben onun hislerini tam anlamıyla görmezden geliyordum .

prisoner of love  ( BL )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin