Sabah 10 da uyandık herkes bizden önce kalkmıştı zaten çünkü Doruk asla erken uyanmaz .
Öncelikle kahvaltımızı yaptık daha sonra da
Yürüyüşe çıkalım diye kararlaştırıp ormanın içine girdik , birbirimizden ayrılmadan ormanda hem yürüyüş yapar hem de etrafı keşfederiz diye düşündük .Yaklaşık 1 saat yürüyüş yaptıktan sonra yorulduk ve oturup dinlenmek istediğimiz için hep birlikte ağaçların kenarına oturup dinlendik...
o kısacık sürede bile Doruk omuzumda uyumayı başarmıştı . Çiftlerin cilveleşmelerini göz ardı edip çaktırmadan Doruk u izlemeye başladım okadar eşsiz bir güzelliği vardı ki karşımdaki manzarayı yıllarca izleyebilirdim ."Neden bu kadar hayran bakıyorsun ?"
Sesin geldiği yöne baktığımda Ela yı gördüm .
Sanane ! Yani seni neden ilgilendiriyor ki ! Demek isterdim ama ben mal gibi
"N-ne anlamadım ne h-hayranlığı yok öyle birşey "
kekeledim ! Ben şimdi şu anda çok lazımmış gibi neden kekeledim !!!Bizim konuşmamıza Doruk uyanınca başka hiç bir şey konuşmadık biraz esneyip kendimize geldikten sonra ormanın içinde dolaşmaya devam ettik çok fazla değişik böcek ve bitlkiler gördük tamamen yorulunca kamp yerine dönmeye karar verdik .
Kamp yerini bulmak biraz zamanımızı alsada sonunda çadırlarımıza kavuşmuştuk ama saat baya geçmişti yaklaşık 11:00 gibi çıkıp saat 17:00 da dönmüştük ama hiç birimiz bu durumdan şikayetçi değildik herkes dinlenmek istediği için kimisi göl kenarına kimisi ise çadırlara geçip uzandı .
Doruk un çadıra girdiğini görünce tabiki bende çadırda dinlenmek istedim.********
Çadırda ne kadar uyudum bilmiyorum ama uyandığımda Doruk yanımda yoktu yavaşça doğrulup esnedim ve çadırdan dışarı çıktım hava henüz tamamen kararmamıştı arkadaşlar yiyecek birşeyler hazırlarken gözlerim Doruk u aradı bakındım ama göremedim
"Doruk nerde " diye sordum Afra ya Önce bir yüzüme baktı sonra kafasıyla göl kenarını işaret etti o yöne doğru baktığımda Doruk un orada Ela ile birlikte oturduğunu gördüm kıskançlık damarlarım kabarmış şekilde onları izlerken onlar gayet neşeli bir sohbet içerisindeler di çünkü sürekli kıkır kıkır gülümsüyorlardı ayaklarımı yere vura vura çadıra geri döndüm .Arkamdan Afra girdi .
"İyimisin Atlas""Çoook"
"Biraz abarttın sanki sadece konuşuyorlar"
"Olabilir"
"Atlas iyisin değilmi?"
"İyiyim tamam abartıyorum işte sanki aralarında birşey olsa bile ne yapabilirim ki ? Ona , onu sevdiğimi söyleyemediğim sürece yanında başkalarını görmeye mahkümum ben . Hoş sevdiğimi söylesem bile sonuç değişmezdi zaten ."
"Ya Atlas öyle deme " dedi Afra yüzündeki hüzün dolu bakışları üzerime dikerek elimi avuçları arasına aldı " aslında belki bir şansını denesen herşey farklı olabilir yani ne bileyim belkide korktuğun gibi tepkiler vermeyebilir ...
Yıllardır arkadaşsınız sonuçta ve bu yüzden o da tepkilerini ölçülü verecektir ""Olmaz ona anlattığım zaman büyük tepki verirse onun nefreti ile yaşayamam ben "
"Ama yanında başkasını görünce de yaşayamazsın öyle değilmi Atlas"
"Eğer benden uzaklaşacaksa her şekilde ölmeyi tercih ederim ...
bu söylediğim belki sana klişe geliyor olabilir ama ben ciddiyim bu konuda kendime yapacaklarımdan korkuyorum bazen ...
günlerdir , aylardır hatta yıllardır düşünüyorum küçüklükten beri neredeyse her anımız beraber geçti nefesim , ekmeğim ,suyum oldu " dedim gözlerim dolmuştu derin nefes alıp devam ettim
"ona o kadar alıştım ve onu okadar çok seviyorum ki benden nefret etmesi benim için ölümden farksız ve eğer böyle birşey olacaksa umarım beni öldürmeyi tercih eder yoksa ben yaparım Afra onsuz olmaya dayanamam " dedim gözlerimden bir kaç damla yaş akarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prisoner of love ( BL )
Ficción GeneralGözlerimin içine baka baka söylediği her cümlede yüreğimin ezildiğini hissettim.. Her bir kelime de tarifi imkansız acı oturdu yüreğime ... O umursamadan kustu içindekileri ama benim nefesim kesildi. Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Yıkılmıştım...