kamp ın son günü gelmişti bile akşam üstü eşyalarımızı toparlayıp eve döneceğiz.
Bu gece uyumayıp sabaha karşı yataklara dağıldık oyüzden de zaten öğleden sonra uyanabildik .
herkes son defa manzaranın keyfini çıkarmak istedikleri söyleyip farklı farklı yerlere dağıldılar .
Doruk , Ela nın peşinden ormana girdi , Asrın ve Deniz tekrar uyumak istedikleri için çadıra girdiler...
ben ise göl kenarında oturmayı tercih ettim .
farklı bir tercih hakkım olsaydı tabiki Doruk ile olmayı seçerdim ama o şuan belli ki başkası ile vakit geçirmek istiyor !Kendi başıma boş boş otururken Dalıp gittim yalnızlığıma ve manzaranın güzelliğine ...
o sırada " Cahit külebi'nin" şiirinden bir kesit geldi aklıma ve kendi kendime mırıldanmaya başladım.Ne sigaralarda tat kaldı
Ne gönlümü avutur tazeler,
Önümde açık duran tek umut
Kapısı daraldıkça daraldı.
Her gece gökte bir küçük yıldız
Seninleyim diye el eder
Ne onun uzaklığı azalır,
Ne benim içimdeki kederler."Benim yıldızım da sensin işte ne uzaklığın azalıyor ne içimdeki kederler " dedim içimdekileri dökmek ister gibi .
"Kimmiş yıldızın bakalım pek bir dertli görünüyorsun " dedi arkamdan birisi refleks olarak arkama baktığımda Ela yı gördüm ...
yavaşça yaklaştı ve bana çok yaklaşmadan o da göl kenarına oturdu .
Cevap vermeden yandan ona bakmaya devam ettim o da bana bakıp gülümsedi "ne oldu çok mu şaşırdın " dedi tekrardan .
Kendime gelip kafamı tekrar göle çevirdim
" Ne yazık ki beni asla farketmeyecek birisi "
Dedim ona bakmadan .
"Aşk a ve aşık insana yakışmayacak şekilde çok fazla umutsuzsun " dedi bana cevap olarak ben sadece tebessüm edip sessiz kaldım . Ne diyebilirdim ki ? bir erkeğe aşık olduğumu mu ? yoksa aşık olduğum kişinin Doruk olduğunu mu ? Tabikide hayır !Biz bir süre boyle sessiz oturduktan sonra Doruk geldi ve hiç bir şey söylemeden ikimizin arasına geçip oturdu .
"Başka şiir yokmu ? Çok güzel okuyorsun " diyerek sessizliği bozan yine Ela oldu .
"Var tabi "dedim yine yüzümü onlara dönmeden.
İçimden geldi ve bir tane daha okudum bu defa "Cemal Süreya'nın" o eşsiz eserini .Uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan,
yüzüne dokunamadan,
sadece seviyorum,öyle uzaktan seviyorum seni,
elini tutmadan ,
yüreğine dokunmadan,
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden,
şu üç günlük sevdalara inat,
serserice değil adam gibi seviyorum,öyle uzaktan seviyorum seni,
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden,
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan,
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan,öyle uzaktan seviyorum seni,
kırmadan,
dökmeden,
parçalamadan,
üzmeden,
ağlatmadan uzaktan seviyorum,öyle uzaktan seviyorum seni
sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum,
damla damla dökülürken kelimelerim,
masum beyaz bir kağıtta seviyorum.Bütün şiir i kafamı kaldırmadan okudum çünkü , korktum... kafamı kaldırırsam gözlerimizin buluşmasından ve o güzel gözlerinde kendimi kaybetmekten korktum .
"Çok güzel " dedi ve " okumuyorsun resmen yaşıyorsun " diye de devam etti sonrada Doruk a bakıp "öyle değilmi Doruk" diyerek onun da fikrini sordu Doruk ta ona bakıp gülümsedi ve kafasını olumlu anlamda salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prisoner of love ( BL )
General FictionGözlerimin içine baka baka söylediği her cümlede yüreğimin ezildiğini hissettim.. Her bir kelime de tarifi imkansız acı oturdu yüreğime ... O umursamadan kustu içindekileri ama benim nefesim kesildi. Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Yıkılmıştım...