*iyi okumalar*
Sabah erkenden kapının artArda çalması sonucu kalkıp kapıya doğru ilerledim ...
Kapıyı açar açmaz annem boynuma sarıldı .
"Aneee senin ne işin var burada " dedim sahte bir şaşkınlık ile ... Doruk salonda uyuduğu için bizim sesimize uyanıp kapıya geldi . Elleri ile hala gözlerini ovuşturuyordu.
"Sibel hanım sizi hangi rüzgar attı buralara " diyerek anneme sarıldı o da .
Birbirlerinden ayrıldıktan sonra annem "oğluşlarımı özledim atladım geldim " dedi bizi ittirerek içeri geçerken ."Haber verseydin karşılardık bebeğim " dedi Doruk annem de onun yanaklarını sıkarak "teşekkür ederim canım oğlum benim sizi yormak istemedim " dedi .
"E madem bizi yormak istemiyorsun ne diye sabahın köründe geldin ki " diye sorunca popoma şaplak geçirip "sus bakim annenle düzgün konuş eşek " diye yalandan kızdı .
"Şaka maka özledim seni sultanım " diye karşılık verdim ... Annem koltuğa oturup her birimizi bir yanına oturttu ... Kollarını bizim uzerimize atıp " bende özledim be yavrum ... Hem senin halin ne böyle bir lokma kalmışsın " dedi belimi sıkarak . Olan biteni anlatamayacağıma göre ...
"E tıp okuyor senin oğlun ... Kolay mı sanıyorsun Sibel hanım . " Dedim kafamı annemin göğsüne dayadım ... Gerçekten çok özlemiştim onu. İnsan başından geçen kötü olaylar karşısında her zaman ailesini dayanak olarak görüyor meğerse ... Ben böyle zor zamanlar geçirirken annemin bilmeden de olsa bana destek olması benim açımdan çok iyi oldu .
"İyiki geldin annem sana çok ihtiyacım vardı" dedim ... istem dışı oluştu aslında ama içimdekiler döküldü dudaklarımdan.
"Neden ? bir sorun mu var oğlum ? Birşey mi oldu ? Bak gözlerinin altıda morarmış " Diye sordu ... Gülümsedim
" e bölümüm çok zor biliyorsun " dedim .Rahat bir nefes alıp "bir şey oldu zannettim oğlum korkutuyorsun beni " dedi sonra da Doruk a dönüp "bana bak sen benim oğluma iyi bakmıyor musun yoksa " diye çıkıştı yine yalandan ama Doruk cevap vermeden anneme biraz daha sokuldu.
"E siz hadi uykuya geri dönebilir siniz ben biraz etrafı toparlayacağım ... kahvaltı hazır olunca da seslenirim " dedi ... Gözlerim kalp olmuş bir şekilde anneme bakıp "seni işte bu yüzden çok seviyorum " dedim iki yanağından öptüm. Oda benim popoma bir şaplak daha attı... Ben çekilince Doruk ta yaklaşıp " sen birtanesin sultanım " dedi yine sarılarak ...
İkimizde odalarımıza geçerken annem mutfağa gidiyordu. Kapımı kapatıp kendimi yine yatağa attım ... Bu defa çok huzurlu hissediyordum.Doruk un annem ile olan diyaloglarına gerçekten bayılıyordum .
Ben de onun annesi ile bu şekilde diyaloglar kurabiliyor dum ama onun bu davranışları çok hoşuma gidiyor ...
Annem in onu oğlu gibi görmesi daha da çok hoşuma gidiyor ...Mutfaktan gelen tıkırtılar sayesinde 2. Defa uyanmış olarak oturdum yatağın üzerine .
Saate baktığımda 2 saat uyumuş olduğumu gördüm . Esneyip gerildikten sonra kalktım yataktan ve mutfağa ilerledim annem tezgah ta birşeyler yapıyordu ve muazzam bir kahvaltı tam gözlerimin önünde dururken göz bebeklerimin kalp şeklini aldığına emindim .Annem aşkla bakan o halimi görünce gülümsedi ...
"Hadi sende elini yüzünü yıka da gel kahvaltıya" dedi
"Doruk uyandı mı" diye sordum ... Kafa sallayıp "sanırım tekrar odasına geçti " dedi .
Bende kafa sallayıp banyoya ilerledim .
Kapıyı açmak için hamle yaptığımda kapı içeriden hızla açılınca dengemi kaybedip Doruk un üzerine doğru sendeledim ve ellerim onun göğsünden biraz yukarıya dayandı ama o beni bir anda omuzlarımdan itip sırtımı kapının kenarındaki duvara sert bir şekilde çarpmama sebep oldu .
Bu ani hareket karşısında neye uğradığımı şaşırmıştım bir de sırtım çok feci ağrımaya başladığı için sesimi çıkarmadan yüzümü buruşturdum.
"Birdaha sakın bana dokunayım deme gebertirim seni ! " dedi sert ve sessiz bir şekilde . Annemin duymasını istemediği için böyle konuşuyordu ama ben ona dokunmak istememiştim ki .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prisoner of love ( BL )
Ficción GeneralGözlerimin içine baka baka söylediği her cümlede yüreğimin ezildiğini hissettim.. Her bir kelime de tarifi imkansız acı oturdu yüreğime ... O umursamadan kustu içindekileri ama benim nefesim kesildi. Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Yıkılmıştım...