Keyifli okumalarr 💞 Bölümleri düzenli paylaşmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Desteklerinizi benden esirgemeyin 🥲
13,5k olduk bu arada. Teşekkür ederimmmm 💗
Onuncu Bölüm: Kız Çocuğu
🎭
" Birazcık gülsene kurban olduğum," aniden yanaklarımı çekiştiren elle birlikte kaşlarımı çatarak Eren'e döndüm. " Öldürecek gibi bakıyorsun insanlara, cebinden bıçak çıkarıp saplayacaksın sanki. Bak ben sana söyleyeyim, bu gidişle evde kalırsın sen."
Boğuk ve sıkılmış bir nefes verdim yanakları şişirerek ve elimdeki kadehi dudaklarıma götürerek arkama yaslandım. Beyaz şarabın tadı içten içe midemi bulandırırken pek de umursamadım bunu ve gözlerimi kapatıp yanımda bir baş belası yokmuş gibi davranmaya çalıştım ama bu bir çabaydı sadece.
" Şşt," dedi dirseğiyle kolumu dürterken. " Sana diyorum cimcime."
Gözlerimi açtım. " Cimcime mi?"
" Hıhı," Elinde teneke bir bira kutusu vardı.
" Eren," dedim e'leri uzata uzata. " Hadi gitsene yanımdan ablacağım, bak karşıda kızlar var, sana bakıyorlar. Üstüne atlayacaklar maşallah biraz yüz bulsalar." Bu bir yalan değildi, tam karşımızda iki kız saatlerdir Eren'i süzüyordu ve ben bundan sıkılmıştım. " Hadi kalk, git eğlen. Uğraşma benimle."
Eren bu teklifimden hoşlanmış gibi kızlara çapkın bir gülümseme sundu ve sonra bana döndü. " Ben giderim gitmesine de sen ne yapacaksın sonra burada, öyle yalnız yalnız oturacak mısın? Metin tuvalette ağlıyor zaten?"
Şaşkınlıkla ona döndüm. " Ne saçmalıyorsun sen ya?"
" Çocuğa tüm gün ters davrandın ya salak," dedi omuz silkerek. " Üzdün çocuğu, içerideki tuvalette ağlıyor şimdi."
Aslında üç gündür herkese ters davranıyordum. Köse'nin yanından geldiğim günden bu yana üç koca gün geçmişti ve hiçbir yeni gelişme yoktu. Açıkçası, kendime itiraf edemesem de şöyle bir gerçek vardı ki, kalbim kırılmıştı. Gerçekten hayal kırıklığına uğramıştım ve bunu ben de beklemiyordum.
Koma'ya karşı bir güven beklentisi içerisine girmiştim. Gurur en başından beri haklıydı ve ben tam şu anda akıllandığım için kesinlikle bana verdiği derslerden daha fazlasını hak ediyordum.
Zaten onun da nasıl bir kişilik olduğunu anlayamamıştım ya... Neyse.
Hem bana etrafımdaki kimseye güvenmemem için ahlak dersi kesiyor, hem de benden nefret ediyordu. Başka bir an kolyemi kaybettiğim için moral vermeye çalışırken diğer anda iğneleyici laflarını saplıyordu.
Köse de bir daha arayıp sormamıştı zaten.
Son üç günümü yarın sabah yola çıkacak olan arkadaşlarımla geçiriyordum. Dicle dün merkezden bir ev tutmuştu ve iki-üç hafta içerisinde oradaki işlerini halledip temelli olarak buraya taşınacaktı. Evi güzel ve büyüktü. Eren Dicle'nin yanına taşınacağını, bu evin hepsine yeteceğini söyleyerek şaka yapmıştı ama ben şaka olmadığını Eren'in evin içerisinde kendine oda beğenmesinden anlamıştım.
Üç gündür sinirlerime hakim olamıyordum. Arkadaşlarıma durduk yere aniden bağırıyor, sonra çok pişman olarak sarılıp özür diliyordum ve onlar da bana uyum sağlamışlardı. Başkasının alınacağı sözlerimi kabulleniyorlar, bana anlayış gösteriyorlardı ve bu benim için çok değerliydi çünkü büyüdüğüm evde kimse bana anlayış göstermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANTI | +18
Actionİnsanlar ölüyordu, insanlar yaşamayı hiç öğrenememişti. Maskelerden kimse kimseyi tanıyamıyordu artık, bu devir böyle bir devirdi. İnsanlar birbirlerinin yüzlerini değil, maskelerini ezberlemeye çalışıyordu. Dünya artık yaşanacak değil, ölünecek bir...