Artık terk et zihnimi.
Her bir düşünce hastalıktır. İnsanlar zihinleriyle diğer varlıklardan üstün olduklarını düşünürler ama onları bu denli alçaltan da pis düşüncelerinden başka bir şey değildir.
Artık terk et zihnimi. Bir hastalıksın sen.
Hastalıklı zihnimin hastalıklı düşünceleri.
Yıllar geçti Sara, aylar yıllara sürüklendi, sen büyüdün. Büyüdün ama cehennemi asla unutmadın.
Seni oraya ittiler Sara. Sen asla oraya isteyerek teslim olacak bir kız değildin.
Yıllar geçti Sara, bugün genç bir kadınsın artık. Başın dik duruyor ama biri karşına geçip gözlerinin içine baksa görür tüm maskelerini. Çünkü sen maskeleri yüzüne yerleştirmeyi bile bilmiyorsun aslında.
Öğreten olmadı Sara.
Üzülme artık.
Ağla diyeceğim sana, ağla iyi gelecek ama sen gözlerini doldurmaktan öteye bile gidemezsin. Ne zaman öğreneceksin güçlü olmayı?
Ellerim üşüyor.
Ellerim hep soğuk.
Ben küçükken en ufak söylediğim bir yalandan dolayı aylarca vicdan azabı çekerdim. Yıllar geçti, ben o vicdan azabının kalbimi nasıl kemirip bitirdiğini asla unutmadım. Salonda televizyon izleyen annemin yanına gider dururdum her seferinde söylemek için. Öyle ağır bir yük olarak hissederdim ki onu, kurtulmalıydım bir an önce yoksa o his öldürebilirdi beni. Anneme söyleyemezdim, yalanlarım için yakılan hiçbir mumu üflemedim, sönmesine de izin vermedim ama o vicdan azabı ne zaman ki boğazıma yapışsa hep gidip gerçekleri anlatamadığım anneme sarıldım. Ne zamanki onun kokusunu içime çeksem bu beni rahatlatır, bana yaşadığımı hissettirirdi.
Bir zamanlar yan apartmandaki benden 3-4 yaş büyük ve 4. sınıfa giden, bir yüzbaşının oğluyla sitemizin bahçesindeki çardakta oturup satranç oynadım diye belkide bir-iki yıl boyunca vicdanım ruhumu öldürmüştü içten içe. Anneme onlarla oynadığımı söylememiştim çünkü benim o yaşlarda belirli arkadaşlarım vardı ve o gün o çocuklar yabancıydı benim için. Ben küçük bir kız çocuğuyken annem sürekli olarak yabancılardan uzak durmamı söylerdi ama ben o kadar cana yakın, sıcakkanlı ve hayat dolu bir çocuktum ki bir parka gittiğimizde yarım saat içerisinde parktaki herkesi etrafıma toplayıp onlarla oyun oynayabilirdim.
Bugün 23 yaşındayım, öyle yalanlar söyledim ki artık bir ailem bile yok. Her gün öyle yalanlar söylüyorum ki bir başkası duysa korkarak uzaklaşır kötülüğümden ama benim artık beni boğacak bir vicdanım bile yok.
İnsanların kötüye dönüşme hikayeleri genelde böyledir. Her şey beyaz bir sayfaya damlayan kara bir mürekkeple başlar ve sonra bir bakmışsın, sayfada beyaz tek bir nokta bile kalmamış.
Ben çok fazla kez yeni sayfa açtım ve tüm sayfalarım siyaha büründü ben onları beyaz tutmak isterken. Yeri geldi beyaz tutmak için bile çeşitli yalanlar söyledim, engelleyemedim mürekkebi.
Ellerim üşüyordu.
Ellerim hep soğuk.
Son günlerde hayatımı bir aksiyon filmine çeviren adamın evinin önüne park etmiştim arabamı. Beni evine ilk tanıştığımız gece getirmişti ve bu benim çoğu şeyi sonsuza dek hatırlayan hafızam için yeterliydi. Onun o lüks ve korumalı evinin önündeki sokağın kenarına çekmiştim arabamı ve dakikalardır dalgın gözlerle evi izliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANTI | +18
Aksiİnsanlar ölüyordu, insanlar yaşamayı hiç öğrenememişti. Maskelerden kimse kimseyi tanıyamıyordu artık, bu devir böyle bir devirdi. İnsanlar birbirlerinin yüzlerini değil, maskelerini ezberlemeye çalışıyordu. Dünya artık yaşanacak değil, ölünecek bir...