ONUNCU BÖLÜM: CEHENNEME GİRİŞ

452 15 2
                                    

Hoşgeldiniz ve keyifli okumalar...

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayalımmm

🎭

ONUNCU BÖLÜM:CEHENNEME GİRİŞ

İnsan yalnızca çocukluğunda özgürdür. Geriye kalan bütün yaşları esir altında geçer.

Çocuklar şımarık olur, çocuklar şımarmalıdır. Bir çocuktan uslu bir şekilde saatlerce aynı yerde oturmasını, susmasını beklemek haksızlıktır. Çocuklar koşuşturmalı, vazoları kırmalı, yaramazlıklar yapmalı, gülmelidir. Çocuklar çocukken bir yetişkin gibi değil, çocuk olmalıdır.

Çocuklar özgür kılınmalıdır ebeveynleri tarafından da. İnsan yalnızca çocukken özgürdür çünkü yargılanma korkusunu taşımaz bir çocuk. Ne yaparsa yapsın bunun çok ağır bedelleri olmayacağını, olsa bile kendisine ödetilmeyecepini bilir. Bir çocuk hata yapabilir, en çok da onlar hata yapabilir, bu konuda özgürdür ve hata yapmak demek özgürlük demektir.

Sara Lorenen'in büyüdüğü ev ona hiçbir zaman bu olanakları sağlamadı. Annesi ve babasının geri dönülemez kavgalar ettiği, günlerce eve cehenneme çevirdikleri bir ortamda büyüdü. Asıl sorun kavga etmeleri değildi, asıl sorun bu kavgaların ardından ikisinin de sessizce birbirlerini affetmeleri, yaşanan tüm o felaketi yok saymaları ve hiçbir şey olmamış gibi davranmalarıydı.

Kimse hiçbir zaman birbirinden özür dilemedi o evde, kimse hatalarını telafi etmek için bir şey yapmadı. Annesi, babasından duyduğu tüm hakaretleri sindirdi ve sustu sadece, kabul etti hepsini ve ertesi gün kahvaltı masasında gülüştüler.

Ya çocuklar? Bu evde büyüyen dört çocuk peki?

Kandırılmış hissettiler çoğu zaman, dün gece onlara babalarından nefret ettiğini söyleyerek ağlayan anneleri ertesi sabah hiçbir şey olmamış gibi o adamla gülüyor ve yetmezmiş gibi bir de bu durumdan rahatsız olan çocuklarına kızıyordu.

Her çocuk anne ve babasının iyi anlaştığı bir evde büyümek isterdi ama durum farklıydı, anneleri nasıl her şeyi böyle kolayca kabullenebilmiş ve unutmuştu?

Abileri çoğu zaman dinlemek istemedi, ablası Ekim ise sinsice babasının etrafında dolanırdı hep ve böyle bir evin içerisinde annesinin kendine arkadaş edinebileceği tek kişi Sara'ydı. Annesi ona günlerce anlattı, her fırsatta anlattı. Ona babasının nasıl bir insan olduğunu anlattı. Sara annesinin gözyaşlarını izleyerek büyüdü, dört yaşında küçük bir kızken babasına hesap sordu yetişkin ve kendi ayakları üzerinde duran bir kadın gibi, annesini ağlattığı için. Annesinin bu iyi kalbiyle bir melek olduğunu düşündü, babası ise şeytanın ta kendisi olmalıydı.

Sara annesinden babasının onu ne kadar istemediğini ve umursamadığını da dinledi tabii. Babası, annesinin Sara'ya hamile olduğunu öğrendiğinde kadının yanında değilmiş bile, gelmemiş, uğramamış aylarca. Annesine mutlu mesut büyütmesini söylemiş o çocuğu dalga geçercesine. Kısa bir mesaj yazmış sadece öğrendiğinde, Allah analı babalı büyütsün, hayırlı olsun.

Yalnızca bu.

Annesi affetmiş, ikisi birlikte Sara'nın cinsiyetini öğrenmeye gitmişler doktora. Doktor kız olduğunu söylemiş, adam tek kelime etmeden annesini orada bırakıp çıkmış gitmiş hastaneden ve kör kütük sarhoş olup gelmiş o gece eve.

Kız çocuğu ya da oğlan çocuğu diye ayırdığı için değil tabii, zira Ekim de kızdı ama bir prensesti babası için. Peki ya babası neden Sara'nın kız olacağını duyunca çekip gitmişti?

BULANTI | +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin