26.Bölüm

6.2K 130 51
                                    

Telefonuma gelen mesaj sesiyle rahatlamıştım Araz'ın bana haber verdiğini düşünerek mesajı okumaya başladım ama hiçbir şey benim düşüncelerim gibi değildi. Okuduğum mesajın etkisiyle olduğum yere çöktüm ve ne yapacağımı düşünmeye başladım...
Satır aralarına yorum yapmayı unutmayın ❣️

Instagram hesabımız: @mavi_bogurtlen_1

Tiktok hesabımız:_mavıbogurtlen_

.........................💎..............................
"Beliz Araz elimizde sana attığımız adrese gelip kurtarmak senin elinde. Eğer birine söylersen alabileceğin tek şey Araz'ın ölmüş bedeni olur" yazıyordu mesajda tam olarak ne olduğunu anlamdan iki tane daha mesaj geldi
"Helikopter seni bekliyor yolladığımız arabaya bin seni buraya getirecekler kimseye bir şey belli etme" yazıyordu hızlı şekilde ayağa kalktım ve dışarıya çıktım üzerimde olan elbiseye aldırış etmeden bahçede duran arabaya bindim "Yenge nereye gidiyorsun" dedi Alya "Abin çağıran canım" dedim telefonuma bir fotoğraf gelmişti zaman kaybetmeden açtım gözlerimden akan yaşlar telefonuma damlıyordu. Araz'ın her yeri kan içindeydi baygın bir şekilde sandalyede bağlanmış bir şekildeydi. Araz'dan ne istiyorlardı, beni neden çağırmışlardı kafamda dolanan bir sürü soru vardı hiçbirinin cevabını bulamayacağımı biliyordum. Beni almak için gelen adam ile benim aramda bir perde vardı onu görmüyordum bu yüzden bir şeyler soramıyordum. Yol uzadıkça uzuyordu zaman durmuştu sanki. Araba durur durmaz kendimi dışarıya attım etraftaki tüm adamlarda siyah maske vardı "Araz nerede!" Diye bağırdım telefonuma gelen mesaj ile dikkatimi mesaja verdim "Helikoptere bin soru sorma" yazıyordu mesajda "Allah belanı versin" diye bağırdım ve helikoptere bindim benimle beraber helikoptere binen kişi gözlerimi bağladı "Siz ne biçim insanlarsınız"diye bağırdım. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum gözlerimin açılmasıyla birlikte geldiğimizi anladım aşağıya indiğim zaman bizi bekleyen arabaya bindim. Nerede olduğumuzu merak ediyordum arabanın camları simsiyah olduğu için hiçbir şey göremiyordum beynimin içinde dolaşan düşünceler beni boğuyordu şu an tek ihtiyacım olan şey Araz'ın kokusuydu
Uzun yolun bittiğini anladığım zaman arabadan aşağıya indim karşımda kocaman bir depo duruyordu. Beni buraya getiren adamlar deponun kapısını açtılar ve benim içeriye girmemi beklediler zaman kaybetmeden içeriye girdim "Araz Sevgilim neredesin" diye bağırdım depo o kadar büyüktü ki gözüme çarpan ilk merdivenlerden koşarak çıkmaya başladım. Yukarısı da boştu bu adamlar beni buraya getirmişlerdi ama ben nasıl bulacaktım Araz'ı kafayı yemek üzereydim "Arazz neredesin Sevgilim" diye bağırdım yine cevap yoktu ne yapacağımı düşünürken  gelen mesaj sesini duymam ile hemen telefonuma sarıldım "Yol yormuştur sizi biraz dinlendireceğiz" yazıyordu mesajda ne demek istediğini anlamaya çalışırken ağzıma kapatılan bir bez parçası ile bilincim tamamen kapanmıştı.
Gözlerimi korkuyla açtım ne olduğunu hatırlamak için derim bir nefes alıp düşünmeye başladım "Arazz" diye bağırdım ben onu kurtarmak için buraya gelmiştim şimdi ellerim bağlı bir sandalyede oturuyordum. "Allah belanızı versin! Araz'ı hemen getirin buraya" diye bağırdım bana cevap vermeyeceklerini bildiğim halde bağırmaya devam ediyordum "Araz Sevgilim ner..." bağırışlarımı susturan şey duvara yansıyan Araz'ın görüntüsüydü. "Sevgilim, Beliz'im eğer bu videoyu izliyorsan ben çoktan ölmüşüm demektir. Bu videoyu çekmeleri için çok yalvardım. Hayatımdaki en güzel şey kendimi sana anlatmak ve seni sevmek oldu hiç pişman olmayacağım tek şey sensin.
Unutma gözünün altında bulunan beni sadece ben öpebilirim orası bana ait, dudakların, vücudunun her zerresi bana ait. Beni affet seninle artık sevgili olarak devam edemeyeceğiz" diyordu videoda Araz beni bırakmıştı Allah kahretsin Araz'a yetişememiştim beni bırakıp gitmişti annem, babam ve kardeşim gibi o da bir daha asla göremeyeceğim bir yere gitmişti. Gözyaşlarım durmadan akıyordu "Arazz!" Diye feryat ediyordum bir anda tüm ışıklar kapandı her yer zifiri karanlığa büründü hiçbir şey göremiyordum. Elimi çözen bir el hissetmem ile çığlık attım "Kimsin sen Araz nerede beni şimdi neden çözüyorsun!" Diye bağırdım elimi çözen kişi bana cevap vermemişti ne olduğunu anlamadan tüm ışıklar açıldı hemen oturduğum yerden ayağa kalktım ve etrafta koşmaya başladım belki Araz'ı bulabilirim umuduyla her yere bakıyordum "Pislik bari Araz'ın cansız bedenini bana ver senin yanında kalmasın" diye bağırdım ona bir veda bile edememiştim onsuz kalmıştım gözlerini bir daha asla göremeyecektim. Yansıttıkları ekrandan bir ses geldi koşarak ekranın önüne geri döndüm karşımda cansız bedeni ile yatan Araz vardı "Sevgilim" diye bağırdım Araz'ı o şekilde gördüğüm zaman bacaklarım beni taşıyamamıştı kendimi daha fazla tutamadım ve dizlerimin üstüne çöktüm artık yapayalnız kalmıştım. Ekranda beliren yazıyı okumaya başladım "Karşında bulunan dolabı aç!" Yazıyordu hemen ayağa kalktım ve karşımda bulunan dolaba doğru ilerledim kapağını açtım ve karşımda duran şebboy buketlerini elime aldım. Bu ortamda şebboy buketi ne alakaydı hiçbir şey anlamıyordum. Ben boş gözlerle etrafı izlerken tekrar tüm ışıklar kapandı ve her yer zifiri karanlığa hapsoldu aynı benim kalbim gibi..

MAVİ BÖĞÜRTLENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin