"Devrim"

920 76 71
                                    

Anıl/ Konum at

Yutkundum. Bu kadar hızlı cevap beklemiyordum. Ellerimin titremesine engel olamazken telefonun ekranını kapatıp kenara bıraktım. Devrim'e söylemem gerek.

Ay ışığı odaya süzülüyordu. Kollarını birbirine bağlamış vaziyette, sandalyede uyuyakalmıştı. Benim yanımdan bir an olsun ayrılmıyordu. Onu uyandırmakla hata mı ediyorum? Yeterince onu yoruyorum zaten.

İstediğim zaman onunla konuşabileceğimi söylemişti ama. Bir çıkış yolu arıyorum kendimce.

Omzuna dokunduğumda birden gözlerini açtı. Bu hâli beni ürkütse de kızarmış gözlerini fark ettiğimde yerini pişmanlığa bıraktı. Sorumsuzluk yaptım yine.

"Güzelim..." dedi telaşla. Yerinden kalkıp yatağın kenarına oturdu. Sevdiğim dağınık saçları gereğinden fazla dağılmış ve sürekli kestiği sakalı, şimdi süslüyordu yüzünü. Dolan gözlerimi saklamak için başımı eğdim. Ellerimi tuttu.

"Ağlıyor musun?"

Başımı iki yana salladım.

"Hayır." dedim çatallaşmış sesimle. "Sadece sabahki sarılmalarımızı bugünlük erkene çekebilir miyiz?"

İtiraz etmeden kollarını bana sardı. Başım göğsüne gelirken kollarımı beline sardım. Onun yanında kendimi güvende hissediyorum.

"İlaçlar, uykusuzluk yapıyor olabilir. Yarın doktorla görüşeceğim."

Başımı kaldırdım. Yüzünü bana döndü. Yüzünde gülümseme belirirken parmaklarını yüzümde oyaladı.

"Yalancı." dedi gülerek. "Benden mi öğreniyorsun yalan söylemeyi?"

Omzuna vurdum. Sırıtıyordu.

"Seni üzmek istemedim."

"Beni üzmüyorsun." dedi net bir sesle. Gülümsüyordu. Yanağımdan makas aldı.

"Hatta bir kere de olsa üz diyorum, beceremedin daha."

Kıkırdadım. Onu taklit ederek yanağından makas aldım.

"Allah Allah! Ne yapmam gerekiyor?"

Güldü. İşaret parmağıyla yanağını göstererek kınar gibi baktı bana. Ama çok sevimliydi.

"Öncelikle kendine göre taktikler geliştirmelisin. Hep beni taklit ediyorsun."

Yanağına uzanıp öpüverdim.

"Oldu mu?"

Başını iki yana sallayarak güldü.

"Ben de öpüyorum seni. Bu da olmadı."

Omuzlarımı düşürdüm. Her defasında benden akıllı olmak zorunda mıydı?

"Mesela kızdığında bana, saçımı çek." deyip yeni fark etmiş gibi saçını düzeltmeye başladı. Kahkaha attım.

"Bu fikri sevdin."

Ellerini saçından çekip yerinde dikleşti. Elim saçına uzandığında yutkundum. Hep yumuşacıktı. Okşamaya başladım.

"Saçların... Çok güzel." dedim hayranlığımı belli eden sesimle. Gülümsüyordu.

"Seni güldürdüğümde okşayabilirsin tabii."

Ne demek istediğini anlamasam da başımı salladım. Üzerimde hissettiğim müthiş yorgunlukla esnemeye başladım. Bu durumum moralimi bozuyordu. Devrim ile biraz daha vakit geçirmek istiyorum.

"Uyku vakti gelmiş."

Ellerini örtüye getirdiğinde ona engel oldum.

"Uyumak istemiyorum."

Gözlerime baktı. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanırken gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım. Beni belimden kavrayıp yatağa yatırdı. Rahatlıkta mayışıyordum ama sevmiyorum bu hâlimi. Her zamanki gibi uyumadan önce alnımdan öptü. Ben inatla gözlerimi kapatmak istemiyorum.

"Devrim... Uyumak istemiyorum."

"Yanındayım ben güzelim."

Sabah uyanamamaktan korkuyorum. Ellerini tuttum sıkı sıkıya. Gülümsüyordu. Canım acıyor.

"Her zaman yanımda olamazsın, Devrim. Ölmek için yaşın çok erken."

Belki|Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin