"Güzelim..."
Başımı kaldırdım. Beklentiyle bana bakıyordu. Canım bir şey istemiyor.
"Yemek istemiyorum, Devrim."
"Sen peyniri çok seversin." deyip peyniri yakınıma koydu. Düzenli ve dengeli beslenmem gerekiyor. Sanki gittikçe eriyorum.
Gözlerim doluyordu. Elimin tersiyle hızla sildim gözlerimi. Normalde Devrim silerdi ama yaklaşamıyordu işte bana. Ben ona sarılmayı özledim.
"Anladım... Gözlerini doldurmayı çok seviyorsun." dedi bilmiş tavır takınarak. Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Çok tatlıydı. Güldüm.
"Hayır, seni çok seviyorum."
Dudaklarında beliren gülümseme ile gülümsedim. Saçları uzamaya başlamıştı ve benimle ilgilenmekten bunun farkında bile değildi. Gün içinde aynaya bakıyor muydu acaba?
Gözlerimi gözlerine çevirdim. Saçlarını tekrar kazısın istemiyorum.
"Ben de seni çok seviyorum." dedi gülerek. Gözleriyle peyniri işaret ettiğinde başımı salladım. Mide bulantılarıma iyi gelir diye kraker bile vardı.
Azar azar yemeğe başladım. Şükrediyorum. Devrim yanımdaydı. Hiç yanımda olmasaydı o zaman hâlimi düşünemiyorum.
"Bugün bir paylaşım yaptım."
Ağzımdaki lokmayı yutup başımı kaldırdım. Lise yıllarımıza ait bir fotoğraftı. Selfie yaparken Devrim fotoğraf çekeceği zaman yanağından öpüvermiştim. Devrim gülüyordu fotoğrafta. Yetimhanede son günlerimizi geçirmemiz bizi garip hissettirse de üniversiteyi kazanıp kendi hayatımızı kurma düşüncesi bizi heyecanlandırıyor ve mutlu ediyordu. Sürekli dondurma yerdik.
Saçlarım neredeyse yüzümü kapatıyordu. Devrim, her fotoğrafta olduğu gibi çok yakışıklı çıkmıştı yine. O gün yetimhaneye biraz geç gittiğimiz için azar yemiştik ama takmıyorduk. Ne de olsa ordan ayrıldığımızda istediğimiz gibi vakit geçirebilecektik. Çok özledim o yılları.
Altına düştüğü nota baktığımda gülümsemem büyüdü. Devrim...
'Her yıl güzelsin😍'
"Devrim..." dedim gülerek. İştahım açılmıştı sanki. Moralim yerine gelmişti. Güldü.
"Çok güzel bir gündü. Çocuklarla bile oynamıştık."
Beni kırmayıp ip bile atlamıştı.
"Çok özledim o günleri. Vanilyalı dondurma yerdin." dedim gülümseyerek. Gülerek başını eğdi. Kakaolu dondurma faciasını hatırlamış olamaz değil mi?
Yemeğimi yemeğe devam ederken gülümsediğini hissedebiliyordum. Devrim, bana çok iyi geliyor.
"Yorumlar gelmeye başladı."
Heyecanla başımı kaldırdım. Yüzündeki gülümseme eşliğinde ekrana bakıyordu. Merak ediyorum ama.
"Çok güzel yorumlar var, güzelim. Yemeğini bitir, telefonu veriyim sana."
Az bir şey kaldı zaten. Önümdekileri bitirdikten sonra Devrim'e döndüm. Odada bulunan doktorumuzun önerdiği ıslak mendili uzattı. Elimi sildim. Gözlerimi ona çevirdiğimde ıslak mendille telefonunu siliyordu. Sonra telefonu bana uzattı. İyi ki varsın.
Yorumlara bakmaya başladım. Çok tatlı, samimi yorumlar vardı. Bir kesim bize Serra abla ve Devrim abi diye hitap ediyordu. Bu bambaşka bir duyguydu.
Yeni gelen yorumlara göz gezdirdim. Bir yoruma gözüm daldı.
Hiç bakmayın kızlar, Devrim benim🔥
Ve yanıtlar geliyordu. Kimisi küfür bile etmişti. Bir kesim hâlâ bizi yakıştırıyor ve durmadan düğün tarihi soruyordu.
Yoruma sinirlerim bozuldu. Yelloz!
Devrim'i pazardan alıyor sanki.
"Ne oldu?"
Yorumlarda ilerlerken mırıldandım.
"Biri seni istiyor."
"Anlamadım?"
Birkaç yorumu beğendikten sonra telefonu kenara bıraktım. Gözlerimi ona çevirdiğimde göz göze geldik. Gülümsüyordu. Gülümsedim.
"Kahvaltınızı bitirmişsiniz Serra Hanım. Böyle devam ederseniz taburcu edeceğiz sizi. Öyle gözüküyor."
Başımı çevirdim. İlk defa gördüğüm hemşireydi. Sinem hemşire ilgileniyordu benimle. Başımı sallayıp gülümsedim.
"Sinem hemşire bakıyordu bana. Nerde, biliyor musunuz?" dedim beklentiyle. İşlerini hallettikten sonra bana döndü.
"İzne ayrıldı. Sizinle ben ilgileneceğim."
Kıvırcık uzun saçlarını bağlamıştı. Yüzündeki makyaj bana ağır gelse de güzel duruyordu. Yeşil gözlerini Devrim'e çevirdi. Devrim'e döndüm. Hemşireye bakıyordu.
"Nasılsınız Devrim Bey? Daha iyi gözüküyorsunuz."
Kızın samimiyeti beni rahatsız etmişti. Alıcı gözüyle bakıyordu.
"Teşekkür ederim." deyip bana döndü Devrim. Üzerimdeki örtüyü düzeltip gülümsedi.
"Arkadaşınız hakkında bir sorunuz olursa sorabilirsiniz. Ben tekrar geleceğim."
Başımı hemşireye çevirdim. Konuşmak istediği belliydi. Sinirlerim bozuldu.
"Doktorumuzla görüşüyorum. Kolay gelsin size."
Yüzünde yayılan yapmacık gülümseme ile Devrim'e bakıyordu. Git artık, yeter.
Hâlâ ayakta dikiliyor. Gözlerimi devirip Devrim'e döndüm. Gülümseyerek bana bakıyordu. Kıza küçük bir bakış atıp Devrim'e döndüm tekrar. Başka türlü anlamayacak.
"Aşkım taburcu olduğumda düğünümüzü yaparız değil mi?"
Devrim, şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Yutkundum. Gözlerimi kıza çevirdiğimde morali bozulmuş hâlde odadan çıktı. Gözüm seni hiç tutmadı.
"Güzelim..."
Başımı çevirdim. Sırıtıyordu. Anlamadım.
"Biz ne zaman sevgili olduk?"
Gözlerimi devirip güldüm.
"Kızın bakışlarını görmedin mi, Devrim? Çok sinir bozucuydu." deyip yüzümü buruşturdum. Güldü.
"Tüh ya, ben de gerçek sanmıştım."
Güldü. Kahkaha attım.
"Sen daha güzeline layıksın." dedim oyununa devam ederken. Gülümsedi.
"Düğünümüzü nasıl istersin?"
Telefonu elime alıp ona doğrulttum. Gülüyordu.
"Devrim ya lütfen. Bana teşekkür edeceğine benimle uğraşıyorsun. O kızdan kurtardım seni. Senin yaptığına bak."
"Tamam ya. Sen nasıl istersen öyle olsun." dedi suratını asarak. Oyun yapıyordu bana.
"Aynen öyle istiyorum." deyip kollarımı bağladım. Başını iki yana sallayarak güldü. Kıkırdadım.
"Takipçiler duymasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki|Yarı Texting
EspiritualSiz/ Hayat çok kısa değil mi? Siz/ Ölümü bekliyorum mesela ben Siz/ Beni sevmeni beklerken Siz/ Sana kavuşmak için gün sayarken Siz/ Aslında kalan ömrüm için gün sayıyormuşum Siz/ Kimisi 'hayat ne acımasız' diye düşünür Siz/ İnsan insana acımıyor iş...