"Serra Hanım, tedaviniz güzel ilerliyor. Sizin gibi hastalarıma morallerinin yüksek tutmalarını söylüyorum. Ailelerinin desteğiyle sağlığına kavuşmuş o kadar çok hastam oldu ki. Siz de o ışığı görüyorum. Moralinizi yüksek tutun. Sizi de taburcu etmek istiyorum."
Yaşaran gözlerimle gülümsedim. Olabilir mi? Eskisi gibi olabilir miyim?
"Teşekkür ederim." deyip içime kısa nefes çektim. "Benim ailem, Devrim. O bana çok destek oluyor. Onunla ayakta duruyorum. O olmasaydı, evimde ölümümü bekleyecektim. O ikna etti beni."
"Çok şanslısınız. Umarım her şey gönlünüzce olur. Devrim Bey benimle irtibat hâlinde. Sizin durumunuzu takip ediyor."
"Umarım, Doktor Bey."
Çerçeveli gözlüğünü düzeltip memnun hâlde konuşmaya devam etti. Kır saçları olmasına rağmen ilk heyecanla işini yapıyordu. Bu çok değerli.
"Bu akşam hastanemizde bir balo düzenlenecek. Emekli doktorumuz için kutlama yapacağız. Siz de katılın isterseniz. Bütün hastanemiz davetli. Bütün hastalarımı davet ettim."
Balo mu?
En son mezuniyette öyle bir ortamda bulunmuştum. Kabul etsem, Devrim ister mi?
Gözlerimi doktora çevirdim. Cevap vermemi bekliyordu. Devrim'i düşündüm. Benim yüzümden hastaneye tıkılıp kaldı. Belki ona iyi gelir. Farklılık olur.
"Tamam. Davetiniz için teşekkür ederim."
"Hastanenin en üst katında olacak." dedi memnun hâlde. Başımı sallayıp gülümsedim. Kapıya doğru ilerlerken kapı aralandı. Devrim gelmişti. Doktorla selamlaşıp içeriye geçti. Doktor çıktığında yüzündeki gülümseme eşliğinde yatağın kenarına oturdu.
"Her şey yolunda değil mi?"
"Evet... Tedavinin güzel ilerlediğini söyledi. Moralimi yüksek tutmam gerektiğini... Bu arada sen işlerini hallettin mi?"
Yanağımdan makas aldı. Gözlerinin içi parlıyordu. Çok mutluydu.
"Böyle devam ediyoruz. Çıkacağız bu hastaneden. Eskisi gibi çocuklarla kovalamaca da oynarız." deyip güldü. "İşlerimi hallettim."
Güldüm. Aklıma gelenle konuşmaya başladım.
"Devrim, moralimi yüksek tutmam gerekmiş ya... Bu akşam hastanede, en üst katta balo düzenlenecekmiş. Emekli bir doktor için kutlama yapacaklarmış. Bütün hastane davetliymiş. Doktor söyledi. Gideriz değil mi?" dedim heyecanla. Gülümsedi.
"Tamam, gideriz. Sen nasıl istersen."
Ellerimi çırptım. Güldü.
"Bu kadar çok sevineceğini bilseydim, kendim bir balo düzenlerdim."
Kıkırdadım. Yavaşça yerimden kalkıp koltuğun üzerindeki çantamı aldım. Devrim'in yanına oturdum. Dikkatle bana bakıyordu. Çantamdan evimin anahtarını çıkartıp ona uzattım. Elimden aldı.
"Siyah bir elbisem var ya hani mezuniyette giymiştim. Ya da beyaz mı olsa?"
"Aklında ne var güzelim?"
Gözleri elindeki anahtara gidip gelirken elini tuttum.
"Balo'ya böyle gideceğimi düşünmedin herhalde. Sen de takım elbiseni giyeceksin. Yani giyersin değil mi?"
"Giyerim-"
"Siyah olsun. En çok o yakışıyor sana."
Belki birine aşık olur baloda. Onun mutlu olduğunu görmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki|Yarı Texting
SpiritualitéSiz/ Hayat çok kısa değil mi? Siz/ Ölümü bekliyorum mesela ben Siz/ Beni sevmeni beklerken Siz/ Sana kavuşmak için gün sayarken Siz/ Aslında kalan ömrüm için gün sayıyormuşum Siz/ Kimisi 'hayat ne acımasız' diye düşünür Siz/ İnsan insana acımıyor iş...