"Üşüyor musun?"
Başımı iki yana salladım. Hastanenin bahçesinde birkaç hasta ve yakınları dışında kimse yoktu. Gözlerim saçı olmayan bir çocuğa gitti. Top oynuyor ve gülüyordu. Her şeye rağmen tutunuyordu hayata. Belki ölecekti ama son zamanlarını mutlu geçiriyordu.
Şükürsüz mü oldum ben?
Mızmız mıyım?
Kötü biri miyim yoksa?
Neden mutlu değilim ben?
Elimin tersiyle gözümü silip yanıma döndüm. Gözlerime bakıyordu. Yutkundu. Benim için üzülüyordu. Ben onun için ne yapıyordum ki?
"Devrim... Özür dilerim."
"Neden?" dedi kolunu omzuma atarak. Sanki üşüdüğümü fark etmiş gibiydi.
"Şu an başka bir hayatın olabilirdi. Benim yüzümden hastanelerde sürünüyorsun. Eve gidip uyu mesela. Kendine güzel bir kahvaltı yap. Ya da evlen. Ne bileyim işte yap bir şeyler."
Kaşlarını çattı. Bu hâli beni korkutuyordu.
"Doktorlar ne ilaçları veriyor sana? Kafa yapıyor sende. Saçmalıyorsun."
"Bilmem... Sorarsın bi ara." dedim hiçbir şey olmamış gibi. Dediğime pişman etti.
"Sorarım."
Beni kendine çekip çenesini başıma yasladı. Sıcacıktı. Çocukluğumuzda hep ellerimi ısıtırdı.
"Ben yanlış bir şey mi yaptım, Devrim?"
Gözlerim doluyordu. Ben kötü bir şey olsun istemedim. Ölmeden önce onu sevdiğimi söylemek istedim. Duygu sömürüsü yapmadım ben.
"Hayır." dedi soğuk sesle. "O yanlış yaptı."
"Belki ona çok mesaj atan oluyordur. Beni herkes gibi kötü niyetli olarak düşündü-"
"Herkesi aynı gören kişi, herkes gibidir. Kıymeti olmaz, Serra. Kafanı bunlarla yorma, lütfen. Fakültede de her şeye sahip olmak isteyen bir kişiydi. Tanık olduğun olaylar var."
Elimin tersiyle yüzümü sildim. Beni hiç fark etmedi, Anıl.
"Başak, seninle sevgili olmak istiyordu ama sen kabul etmemiştin. Beni sevmiyordu o kız. Sanırım yan yana olmamız onu çileden çıkartıyordu. Sonra... Sonra Anıl ile sevgili oldular, ayrıldılar."
"Kendine eziyet etmeyi çok mu seviyorsun?" dedi ciddiyetle. Yerime sindim.
"Galiba. Düşünecek başka şeyim yok ki."
Yerinde kıpırdandı. Başımı kaldırdığımda beni tekrar kendine çekmişti. Telefonun kamerasını açtığında gülümsememe engel olamadım. Yine başlıyorduk.
Fotoğraf çekti birkaç defa. Çok yakışıklı çıkmıştı hepsinde. Ama ben yanında çok sönük kalıyordum. Gözaltlarım morarmış, dudaklarım çatlamıştı. Hayalet gibiydim.
"Ne yazıyım altına?"
Instagram hesabımızda olduğunu fark ettiğimde onu durdurdum.
"Paylaşma, Devrim. Çok kötü çıktım."
Galeriye girip fotoğrafı yakınlaştırdı.
"Bu mu çok kötü? Çok güzel duruyorsun. Ben yanında sönük kalıyorum. Tipime bak." deyip güldü. Gözlerimi devirip güldüm.
"Saçmalama, Devrim. Kendinin farkında değilsin."
Cıkladı. Tekrar hesaba girip paylaşacağı fotoğrafı seçti. Altına not düştü.
'Bugün günlerden Serra😻'
Ve paylaştı. Kedileri çok sevdiğim için hep kedi emojisi ekliyordu. Çok ince bir hareketti bana göre.
Kedilerle birkaç videom vardı. Takipçilerimiz alışmıştı artık kedilere. Devrim de köpek seviyordu. Bir keresinde beni köpek kovaladığı için köpeklere yakın olamıyordum. Aklıma gelenle gülmeye başladım.
"Ne oldu?" dedi merakla. Yerimde doğruldum. Telefonu elime alıp reels videolarına girdim. Devrim'in yavru köpeğin havlamasında korktuğu sahne. Altına ben not düşmüştüm. Yorumlarda herkes random yarıştırmıştı.
'Köpekcik kükredi kshskabdks'
"Gülme." dedi gülerek. Kıkırdadım.
Son gönderimize yorum ve beğeniler gelmeye başlamıştı. Yorumlara göz gezdirdim. Bir kesim hâlâ bizi sevgili sanıyor ve düğün tarihini bile soruyordu. Arkadaş olduğumuzu söylemiştik. Geçtim.
"Şarkı ve yemek videoları çekmemizi istiyorlar, Devrim. Özledik diye de eklemiş biri." dedim yanıma dönerek. Gülümsedi.
"Yarın gitarımı getiririm. Şarkıyı seçersin."
Başımı sallayıp gülümsedim. Önüme döndüm. Yorumlar artıyordu.
"Nasıl tanıştık videosu mu?"
Burukça gülümsedim. Gözlerimi Devrim'e çevirdiğimde kollarını sıklaştırdı. Gözlerini karşıya dikmişti. Yanağını sıktım. Gülümsedi. Sırıtıyorum.
"Hayır, çekmeyeceğiz." dedi bana dönerken. Başımı sallayıp gülümsedim. Gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki|Yarı Texting
EspiritualSiz/ Hayat çok kısa değil mi? Siz/ Ölümü bekliyorum mesela ben Siz/ Beni sevmeni beklerken Siz/ Sana kavuşmak için gün sayarken Siz/ Aslında kalan ömrüm için gün sayıyormuşum Siz/ Kimisi 'hayat ne acımasız' diye düşünür Siz/ İnsan insana acımıyor iş...