Bölüm-1 Küçük Yangın

801 34 33
                                    

O zamanlar ateş daha küçücük bir kız çocuğuydu. Günlerim, aylarım hatta yıllarım, Heraklitos’un verdiği görevi yerine getirmek amacıyla o küçücük çocuğu aramakla geçiyordu. Neredeydi bu son element? Onu, Barbarlar ele geçirmeden bulmalıydım. Tanrı’nın insanlara bahşettiği üstün yetenekli insanlardan belki de en agresif olanının, ateş elementine hükmeden kızın üstadı olarak görevlendirilmiştim.

Onu derhal bulmazsam barbarlar ele geçirip, eskiden olduğu gibi cadı ilan ettikleri için bu üstün yetenekli kızı öldüreceklerdi...

Geçenlerde, deniz kıyısında bir mekanda rahat bir şekilde oturup kahvemi yudumlarken garsonun önüme getirdiği bir gazetedeki yazı ilgimi çekmiş ve okumuştum.

Bir gecekondu yanmıştı. Yangın sebebini araştıranlar sebebi bulamamış sadece çıkış noktasının 6 yaşındaki, ismi Alev olan bir kızın yatağı olduğunu tespit etmişlerdi. Yangın, sabah gün doğmadan çıktığı için küçük çocuğun çakmak veya kibritle yatakta oyun oynamış olduğunu düşünülüp konu kapatılmıştı.

Bu, umutlarımın yeşermesine neden olan bir haberdi. Bahsi geçen gecekondu Heraklitos’un, Ateş elementinin bulunabileceğini söylediği bölgede çıkmıştı.

O gün hızla toparlanıp zaten o bölgede olmanın verdiği avantajla evi ziyarete gittim. Fakir bir aile beni tanrı misafiri olarak kabul edip, bana akşam yemeğine katılmam için ısrar ettiler. Kendimi onlara devletten psikoloji doktoru olarak gönderildiğime dair sahte belgeler gösterip, Alev’le konu hakkında konuşmak ve evde oluşan yangının Alev’de psikolojik bir travma yaratıp yaratmadığını öğrenmek istediğimi beyan ettim. Fakir oldukları için okuyamamış, bu yüzdendir belki, beni sorgulamayan aile, Alev’le birebir görüşmemi kabul etmişti.

Küçük kız, onun odasında ben sandalyede o da yere serilmiş yorganlardan oluşan yer yatağında otururken bana hiç bakmıyor, omuzları düşük bir şekilde yeri seyrediyordu.

Ona uzun uzun psikolojik bir danışman olduğumu, üzgünlüğünü giderebileceğimi anlatmakla geçen 1 saat sonunda ilk kez o güzel yüzünü bana çevirdi. Gözlerine bakmalıydım. Saçı kızıla çalıyordu ancak en önemlisi gözleriydi. Gözleri kapalı bir şekilde bir kaç saniye benden tarafa dönüp öylece durdu. Ardından usulca kıpkırmızı, adeta kan rengindeki şeytanı bile kıskandıracak gözlerini açtı. Ateş elementi...

Uzun uzun diyologlu bir konuşmaya daldığımızda bana, ateş elementinin bir kaç özelliğinden bahsetti. Odadan çıkmak üzereyken o masum sesiyle sordu: “Neden ateş beni seviyor?” derin bir iç çekip “çünkü sen ateşten yaratıldın kızım” dedim. Daha 6 yaşındaki kızın bunu anlamasını beklemiyordum. Bu yüzdendir ki açıklamayı yapmaktan hiç çekinmemiştim. İşin en zor tarafı aileyi ikna etmekti.

Aile okumamış oldukları için barbarların cadı tabirlerine inanmışlarsa vay halime... Aileyi karşıma alıp Alev’in aslında ateş elementi olduğunu onu, benim almam gerektiğini uzun uzun anlattım. Anne ağlarken aile reisinin gerildiğini biliyordum. En sonunda aile reisi konuştu “kızımın ölmesini istemiyorum ey üstat! Bana sadece kızımın Ateş elementi olduğunu kanıtla. Öyleyse alabilirsin çünkü kızımı ben bile barbarlardan koruyamam

Neyse ki aile, her ne kadar cadı olaylarına inansalar da kızları adına, olaylara geniş bir perspektiften bakıp benden kanıt istemişti. Alev’i odaya davet ettik. Elimdeki çakmakla Alev’in saçlarını tutuşturacağımı söylediğimde küçük kız bana umutla gülümserken aile karşı çıktı. En sonunda aileyle, buna izin verirlerse yüksek bir mevla ödemekte anlaştım. Küçük kızın, uzun saçlarını ateşe verdim. Kız hiç çekinmeden tutuşan saçıyla oynarken annenin çığlıkları kesilmiş hayretle kızını seyrediyordu. Küçük kızın ağız dolusu kahkahası az mobilyalı evin gergin ortamını delip geçiyordu. Aileye “inandınız mı?” dedim. Aile reisi sadece saçları yanan ve bu duruma acıyla bağırmak yerine ağız dolusu kahkaha atan küçük kıza bakıp “Onu koruyacağına söz ver” dedi. Adam öylesine dolmuştu ki neredeyse ağlayacaktı.

Mavi Ateş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin