Bölüm-21 Günlük

79 11 7
                                    

Diğer elementleri de bulup durumu kağıt aracıyla, benim odamda aktardık. Tabii ki Sky hariç. O bilse katiyen bize izin vermezdi. Çete gibi odamdan çıkıp Heraklitos'u aramaya başladık. Tam o esnada geçen yemek anonsuyla birbirimize sırıtıp yemekhanenin yolunu tuttuk.
...
Sky da dahil tüm elementler derin bir sessizlik içinde yemeklerini yiyordu. Sky hariç herkes bu yemekten sonra planı uygulayacaktı.
Sky yemekten kalkarken "Ateş senle konuşmam gereken bir şey var. Spor salonuna gel yemekten sonra" dedi. Kafamı sallamakla yetinirken masadan kalktı.

Sky gittikten sonra Toprak masaya eğilip "Ateş Heraklitosu dışarı çek, biz yemekhanenin kapısının önünde bekleyeceğiz" dedi. kafamı sallamam üzerine hep beraber masadan kalktık.
Plastik tabağı çöpe atarken Heraklitos'u kestim. Diğer çalışanlarıyla kalabalık bir masaya oturmuş bir şeyler anlatıp gülüyordu. Hadi kızım yaparsın. Ağır adımlarla Heraklitos'a yaklaştım. Benim geldiğimi fark eden masadaki herkes bana bakıyordu. Sanki beni yicekler ya!
Heraklitos'un kulağına eğilip "Baba sizle özel konuşmamız gereken bir şey var. Elementler bizi kapıda bekliyor. Lütfen gelin. Acil" diye fısıldadım. Heraklitos'tan uzaklaşırken o, "arkadaşlar küçük bir işim çıktı. Siz devam edin. Afiyet olsun" diyerek masadan kalktı. Vay be bu kadar basit olacağını düşünmüyordum.
Heraklitos'la kapının önüne geldiğimizde kapı ardımızdan kapandı. Diğer elementler gayet ciddi bir şekilde bakarken, Heraklitos'u etkisiz hale getirmemi bekliyorlardı. bunu planlamamıştım. Siktir ya... Hemen kalkıp buraya gelmiştik. Onun üstüne atlasam kamralardan görülüp anında buraya güvenlikler gelirdi. Düşün kızım...
"Sorun nedir gençler?" Diyen Heraklitos'tu. Sesi dümdüzdü.
"Efendim, rüzgarın gözlerine bakamıyoruz. İlginç bir yaratığa dönüşüyor ama sadece gözüne bakan kişi görüyor. Flash göster" derken kaşlarımla Heraklitos'u işaret ediyordum. Flash kaşlarını kaldırıp rüzgarın karşısına geçti. Bir süre rüzgarın gözünün içine baktıktan sonra korkuyla irkilirmiş gibi yapıp geri çekilirken "ananı s.kim rüzgar" dedi. Eliyle kafasını sertçe kaşıyıp rolüne devam ederken "bir daha sakın istemeyin! Ben deney faresi değilim!" Diye öfkeyle bağırdı.

"Rüzgar gel bakalım. Bana bak" diyen Heraklitos'tu. Rüzgar karşısına geçip bir uzun bir süre Heraklitos'a bakarken tek bir ses çıkartmadık. Kısa süre sonra rüzgar baş parmaklsrını Heraklitos'un şakaklarına dayadığında Heraklitos tepki vermedi. Sahi gözleri sanki buğulanmıştı. Rüzgar her ne yaptıysa şu an Heraklitos çevrim dışıydı. :)
Toprak'ın yanına geçtiğimde fısıltıyla "işe yaracak mı? Yoksa sıçtık hepimiz, yaşatmazlar bizi" diye mırıldandı. Zaten ortam çok gergin toprak bir de sen germe. Her şekilde sıçıcaz zaten.
Kısa süre sonra rüzgar yanımıza geçti. Yüzünde büyük bir tebessüm vardı.
"Oldu!" "Buradan gidelim"
...
Heraklitos da dahil herkes benim odama geldiğinde Toprak tavandaki gizli kamerayı alıp eliyle kırdı. Flash komidinin üstüne oturmuş bizi seyrediyordu.
"Rüzgar ne görüyorsun? Kutsal kitabı görüyor musun?
Rüzgar şakaklarına masaj yaparken
"Çakraları çok zayıf. Çok kesik görüyorum geçmişini. Bakıyorum" diye mırıldandı.
Ortam oldukça gergindi.
"Ateş sanırım böyle bir kitap var. Heraklitos'un kendi odasında. Bir kasada. Şifresi ise 0001 miş."
"Gidelim" diyen topraktı.
Heraklitos'un odasına giderken umarım kimse bizi görmez diye totem tutuyordum. Sessizlik bir gölge gibi üzerimize çökmüştü. Toprak kulağıma fısıldadı "ateş biliyorsun bunun sonu kötü bitecek. Her şey için teşekkür ederim"
"Herkes sonunun kötü biteceğini bile bile yapıyor. Çünkü herkes gerçekleri bilmem istiyor. Seni seviyorum Toprak. Seni tanımak güzeldi"
"Ben de seni tanıdığım için mutluyum. Gördüğüm en korkusuz kızsın"
...
Kapının önüne geldiğimizde Heraklitos elini dijital ekrana koydu. İlk önce hipnoz olmuş Heraklitos içeri girip "Çalışanlarım, elementlerime kutsal kitabı göstermeye karar verdim. Sky'la özel konuşacağım. İşlerinize geri dönün" dedi.
Bunları rüzgâr söyletiyordu. Heraklitos'un arkasından girdiğimizde beyaz ışıkla aydınlatılmış odadaki bilgisayar başında çalışan insanlar Heraklitos'un açıklamasından memnun olmamışlardı sanırım. Bize dik dik bakıyorlardı. Heraklitos'un baş yardımcısı yanımıza gelip "Efendim neyi saçmalıyorsunuz kutsal kitap yok ki? Notlarınızı mı göstereceksiniz?" Diye endişeyle sordu. Heraklitos gevşek gevşek "evet" diye yanıtladı.

Mavi Ateş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin