Sky'ın odasını bilmediğim için tek tek, her odayı deneyerek onu buldum. Yatakta rahat bir şekilde bacak bacak üstüne atmış, yatarken kitap okuyordu. Benim gelmemle okuduğu kitabı ters bir şekilde yatağa bırakıp "Gel" dedi.
Sesi her zamanki gibi emreder tondaydı. Tam bir egoistti. Bana "Ego nedir?" Diye sorsalar hiç düşünmeden Sky'ı işaret ederdim. Yüzüm beş karış yanına gidip yatağa oturdum. Beni niye buraya çağırdığını acaip merak ediyordum. Ah ha. Yatak odasındaydık ama fesat bir şey düşünüyorsa ona alevlerimin tadına baktırırdım.
Sky uzun uzun bacaklarımı ve oradaki morlukları süzürken her geçen saniye kaşları çatılıyordu.
"Seni biri mi dövdü?" Dedi en sonunda.
Solgun bir sesle "Vitamin eksikliği" dedim. Bakışları tekrardan beni bulurken yüz ifadesi anlamadığım bir şekle bürünmüştü.
"Yemekte Heraklitos hakkındaki düşüncelerini daha ayrıntılı anlat"
Sesli bir şekilde yutkundum. Ateş ne bekliyordun ki kızım? Sky mal değildi. Gerçekten gördüğüm en zeki erkeklerden biriydi. Ne diyeceğimi şaşırdığım için etrafıma bakınmaya başladım. Kısa bir an sonra sesimin umursamaz çıkmasına özen göstererek "Yani, birden buraya geldik, Heraklitos'u tanımıyorum bile. Her şey çok ani oluyor. Hak verirsin ki sorguluyorum?" Bakışlarımı onun mavişlerine diktiğimde yüzündeki sert ifade biraz yumuşamıştı.
"Heraklitos bizi koruyor, farkında mısın?"
"Biliyorum Sky. Belki de yanlış düşünüyorum ben de farkındayım. Ama ben senin gibi değilim. Ateş enerjim en küçük olayda bile parlamama, agresifleşmeme neden oluyor. İdman salonunds Heraklitos'a biraz sinirlenmiştim. O yüzden öyle düşünmeye başladım"
Çok iyi bir yalancı olduğumu söylemiş miydim? Sky derin ve sıkıntılı bir nefes çekti. "Sanırım, sigarasızlık kafana vurdu. Gel benle" derken kalkıp elini uzatmıştı.
Elini tutup sakin adımlarla peşine takıldım. Bir süre koridorda dolaştıktan sonra, kilitli olduğuna emin olduğum bir kapının önünde durduk. Sorgulayan gözlerle sky'a bakarken "sakın içeride bir şeye dokunma anlıyor musun?" Dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım.
Sky elini dijital ekrana koymasıyla dijital onay sesi geldi. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken kapı tıslama eşliğinde açıldı. Sky hızlı bir hamleyle tekrar elimi tuttuğunda odaya girdik. Elimi öylesine sıkıyordu ki, sanki kaçacakmışım gibi davranıyordu.
Oda küçüktü. Gri duvarları, ve bilgisiyarlar vardı. Oda normal şartlarda katanlıktı, sadece bilgisiyarlardan çıkan ışık odayı aydınlatıyordu. Ancak bu ışıklar normal bir bilgisiyardan daha fazlaydı. Oda, loş bir şekilde aydınlanmış, görmeye müsaade ediyordu. Bilgisayar başındaki çalışanlar gelene bile bakma tenezzülü hissetmemesine rağmen diğerlerine ters bir şekilde konulmuş bilgisayar masasasında oturan Heraklitos bize sorgulayıcı bir şekilde bakıyordu. Sky'ın çekiştirmesiyle Heraklitos'a yaklaşmaya başladık. Yanınıza geldiğimiz anda Heraklitos sinirli bir şekilde "Sky...." Dedi. Ne olduğunu biliyordum. Benim buraya girmemem lazımdı ve Heraklitos acaip rahatsız olmuştu. Göz devirmemek için kendimi tutarken Sky konuştu.
"Efendim, sadece izin almaya geldim. Biz bir kaç dakikalığına terasa çıkacağız. Sorun olur mu?"
"Neden?" Heraklitos'un sesi gayet mesafeliydi.
"Birinin sigarasızlıktan canı sıkılıyor"
Heraklitos'un bakışları beni Boydan boya süzdü.
"Sigara içmene izin verirsem, bana karşı olan düşüncelerin değişir mi ateş?"
He aynen. Çocuktum ben. Sigaranızı sikimmm...
Başımı hafifçe sallayıp "çok ihtiyacım var efendim.." diye mırıldandım. İşin aslı gerçekten öyleydi. Ama bu ona karşı bakışımı değiştirmezdi. "Tamam çıkın, dikkat çekmeyin. Bu arada bir sorun olursa Sky. Senden bilirim." Son cümlelerini buz gibi bir sesle söylemiş, Sky'ı hiç tereddüt etmeden tehdit etmişti. Sky ise rahat bir tavırla "Bana güvenin. Teşekkür ederim" diyerek beni tekrar çekiştirmeye başladı. Çıkarken bilgisiyarlardan birine odaklanıp ne yaptıklarını az da olsa görmeye çalıştım. Ama bunlar anlamdıramadığım kodlardı...
Kapıdan çıkar çıkmaz kapı tekrar kilitlendi.
...
Sky nereden bulduğunu bilmediğim bir paket sigarayı bana ikram ettiğinde hiçbir şey demeden aldım.
Sigaramı hasretle içerken, dışarıya bakıyordum. Binanın üst katlarındaki bir çeşit camla kaplı terasa çıkmıştık. İnsanlar aşağıda işlerine gidiyor, ya da konuşuyorlardı. Güneşin açısına bakacak olursak akşam üzereydi.
Sky anladığım kadarıyla o kilitli odaların hepsine girebiliyordu. Ama neden biz giremiyorduk? Ne vardı orada? Bizden ne saklanıyordu?
Sky'ın tok sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Ağzından dumanlar çıkarken "seni geren şey kilitli odalar değil mi?" Diye sordu.
Başımı salladım. O ise devam etti.
"Odaların kilitli olma sebebi, elementler olur da zarar verirler diye"
Açıklaması hiç de mantıklı gelmemişti. O zaman neden o girebiliyordu? Hem bizler oldukça yetişkin bireylerdik. Küçük bir çocuk gibi neden odayı yerle bir edelim?
"O zaman sen neden girebiliyorsun?"
Sigarasından derin bir nefes çekip "çünkü ben 1 numarayım. Heraklitos'un baş yardımcılarından biriyim" dedi.
Birmişmiş. Egonu yesinler.
"O zaman sen kutsal kitabı da okumuşsundur?"
"Hayır, sadece gördüm"
İçimdeki nefreti tutamıyordum. Beni kimse aptal yerine koyamazdı. Ağzımdan kelimeleri kaçırmamak için ekstra çaba harcarken Toprak'ın dediklerini hatırladım "Sky'a çaktırmayacağız" ama... Tüm ilgiyi üstüme toplarsam tek şüphelendikleri kişi ben olurdum? Bu işimize yarardı.
"Diğerlerinden sakladığınız bir şeyler var" derken gözlerinin içine bakıyor ona meydan okuyordum.
"Olabilir." Dedi dümdüz bir sesle. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken devam etti. "Bazen bazı şeyleri bilmemek iyidir. Ben bilmemeyi, bilmeye tercih ederdim doğrusu"
"Ben bilmek istiyorum" sigarasını oturduğumuz masadaki küllükte söndürürken "Bu hiçbir zaman olmayacak ergen" dedi. Sinirle göz devirirken tekrar bakışlarımı dışarıya çevirdim. Burası dışarıdan bir şirket gibi duruyordu, kimse elementlerin hepsinin burada olduğunu bilmiyordu...
"Sana istediğin cevapları verebilecek tek kişi benim" dedi sky, arkasına yaslanırken. Tek kaşım sorgulayyıco şekilde kalkarken sessizliğimi korudum.
"Ama bana borçlanırsın"
Neyden bahsettiğini anlamadığım için bir şey demek yerine dudaklarımı ıslattım.
"Ben de Heraklitos'tan haz almıyorum"
En azından baş düşmanımla ortak yönümüz vardı. İyi, iyi. Adam oluyordu sonunda. Eh güç olmasın da geç olsun.
"Anlat o zaman?" Dedim merakla.
Beni uzun uzun süzdü. O kısacık an bana bir ömür gibi gelirken kendimi çıplak gibi hissettim.
"Biz bu dünyadaki en güçlü varlıklarız. Ama ikimiz diğerlerinden daha güçlüyüz. Ve yakın gelecekte biz tanrıça olacağız."
Ee? Demek istedim. Boş konuşuyordu.
"Ve bu sistemin tanrısı da Heraklitos olacak"
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken tek bir kelime bile edemedim şaşkınlıktan. Tanrı mı? Tanrı?
"Şimdi bana borçlandın güzelim" derken çarpık çarpık gülümsüyordu. Ben şaşkınlıktan küçük dilimi yuttuğum için tek bir kelime edemiyordum. Uzun bir süre mal mal sky'a baktıktan sonra o, "Hadi bakalım, borcunu ödemeye gidelim."
En sonunda mühürlenmiş ağzımı açıp "Ne borcu be?" Dedim. Ayakta, elini yeni çıkmaya başlamış sakallarına sürterken "basit, yatak odası"
Sinirle yerimden kalkıp "Siktir git, bu asla olmayacak sky" dedim her kekimeye vurgu yaparak.
"O zaman ben de senin her şeyi öğrendiğini Heraklitos'a yetiştiririm. Sen fark etmeden kendini ölü bulursun"
"Degol git söyle!" Omuz silkip terastan gitti. Sinirlerime hakim olamadığım için saçlarım tutuşmaya başlamıştı. İnsanlar fark etmeden gitsem iyi olacaktı.
...
Yatağa uzanıp Sky'ın yaptığı ititrafı düşünüyordum. İlk soru neden bunu anlstmıştı? O da bunları istemiyor muydu? 2. Soru neden? 2. Soru her şeyi yere yıkıp geçiyordu. Kocaman bir "Neden?" Tanrı olmak... Dünyaya hükmetmekti amacı. Bu iğrençti. Bizi kullanarak herkesi tanrı olduğuna inandırıp insanlığa hükmetmek... Bu benim bile yenemeyeceğim kadar güçlü bir şeydi... Bu olursa Heraklitos'a asla karşı gelemezdim...
Kapı'nın açılmasıyla yerimde doğruldum. Heraklitos peşinden yaklaşık 20 tane özel güvenlik timiyle gelmişti. Şaşkınlıkla onun sinirli yüzüne bakarken bağırdı.
"ATEŞ EDİN!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ateş (Tamamlandı)
FantasiaElementler ve sayılar... 0 yokluk mudur, sonsuzluk mu? İsyankar bir kız istemediği bir hayat ve beklemediği bir aşk. Ateş elementine hükmeden bir kızla, Suya hükmeden bir erkek sizce bir olabilir mi? 0 ile 1 savaşa girse kim kazanır? (Kitap için +18...