Cat kulağıma eğilip fısıltıyla “haydi gidelim, bu deliyle uğraşmayalım” dedi. Kafamı hafifçe sallayıp Cat’in peşi sıra yürümeye başladım. Cat kapıdan çıkmıştı ki ben de Sky’ın yanından geçerken beni göbeğimden tutup geri itti. Arkasından gelmediğimi fark eden Cat bize döndü. Sky’a kaşlarımı kaldırıp sorgulayan bakışlarımı gönderirken tırnaklarımı yemeye başladım. Evet ilk sözü ona vermiştim.
“Senle konuşmam gereken bir şey var ergen.” Dedi sinirli bir ses tonunda.
Cat’e el sallayıp “Kanka biz geliyoruz birazdan sen git!” diye seslendim. Cat kısa bir an için içeriyi bir kedi gibi koklayıp siyah kulaklarını oynattı. Çok güzellerdi be... Ardından usulca başını sallayıp odayı terk etti. Bakışlarımı kapanan kapıdan alıp Sky’ın okyanusu andıran mavişlerine baktım.
“hayırdır gülüm? Ne konuşacaksın bayan 0’la?” ben her daim herkesle alay ederdim ki şu an kendimle de alay ediyordum. Sky, bana öyle sinirli bakıyordu ki sanki beni yiyecekmiş gibiydi. Dişlerini sıktığını yanağında şişip inen derisinden anlıyordum. Sky çok güzeldi be...
Hızla üstüme abanıp sırtımın duvara çarpmasıyla acıyla inlememe neden olurken boğazımı tutuyordu. O an, içimdeki enerjiyi kullanmayacaktım. Hayır daha fazla rezil olmayacaktım. Ki enerjisinden destek almayan sadece ben değildim. Sky bunu yaparken sadece kas gücünü kullanmıştı.
“Napıyorsun be tuh hastası!” diye çemkirirken boğazımdaki elini tutuyor başarısızca o elden kendimi kurtarmaya çalışıyordum.
“Beni rezil etrin kızım.” Dedi her kelimeye korkutucu bir vurgu yaparken.
“Sky bırak, nefes alamıyorum” her geçen saniye elini daha da sıkıyordu.
“Buraya senden önce geldim! 1 haftadır yarattığım namımı 2dkda yerle bir ettin lan!” dediğinde daha da sıkıyordu.
“Sky! Ölücem... Nefes...”
Evet onu ateşle anında itikleyebilirdim ama yapmıyordum. Belki de en mantıklısı buydu. Ölmek. Yesi zaten yanımda yoktu. O benim tek sırdaşım, abim, babam, dostum her şeyimdi. Kendimi dipsiz bir kuyuda yalnız başıma hissetmeme neden olan gerçek gözlerimin önünde asılı duruyordu: “Yesi öldü”
“Öldüreceğim kızım seni! Üstadının yanına boylayacaksın!”
Bu sözleri üzerine daha fazla tutamadığım gözyaşlarım gözümden akmaya başladı. Benim yarama tuz basıyordu ve belki de bundan zevk alıyordu. Ben zaten bir hiçtim. Bu zamana kadar yarardan çok zararı olan ne olduğu belirsiz bir 0dım. Artık acılarıma dayanamıyor, ben de yesi gibi mutluluğa gözlerimi kapamak istiyordum. Ben ateş olmak istememiştim... Kimse doğarken gelip bana “Ateş olmak ister misin?” dememişti. Yıllardır zorlu eğitimlerden geçip içimdeki enerjiye hükmetmeyi öğrenmiş, sürekli saklanmış, kaçmıştım. Zorlu eğitimlerden bazıları savaş konusunda olup, yara almış, yesi bizzat beni omzumdan vurup silahla vurulmanın acısını tattırmıştı. Hayatım çok boktan gitmiş hiçbir zaman “oh be mutluyum!” dememiştim. Hep acı, hep keder...
Ölümün soğukluğu bedenimi yalarken zaman sanki durmuş, vücuduma ferahlatıcı bir rahatlık akın ediyordu. Ölüm buydu. Rahattı...Gözyaşlarım daha da artarken “Sık Sky... Öldür beni...” diye fısıldadım. Bunu kendim yapacak gücüm yoktu ama o yapardı. Sky şaşkınlıkla gözlerini açarken “Ne dedin sen?” diye sordu. “Öldür beni... Yalvar... Yalvarırım...”
Her geçen saniye daha da sıktığı elini ağır bir şekilde gevşetip beni bıraktı. Neffessizlikten dizlerimin üzerine çöküp öksürmeye başlamam da cabasıydı. Dakikalarca öksürüp nefes toplamaya çalıştım. Usul usul ağlarken Sky’a ilk kez çaresizlikle çemkirdim “Neden öldürmedin!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Ateş (Tamamlandı)
FantasiElementler ve sayılar... 0 yokluk mudur, sonsuzluk mu? İsyankar bir kız istemediği bir hayat ve beklemediği bir aşk. Ateş elementine hükmeden bir kızla, Suya hükmeden bir erkek sizce bir olabilir mi? 0 ile 1 savaşa girse kim kazanır? (Kitap için +18...