Mavi Ateş (Tamamlandı)

Bölüm-23 Yalan

Sky beni kendi odasına getirip yatağa özenle yatırıp "bekle burada" diyerek çıkmıştı.
Yatakta cenin pozisyonunda ağlarken Sky'ın kokusunun sindiği battaniyeyi kokluyordum. Bana güvenenlere ihanet etmiştim... Onları Yesi için satmıştım. Gözyaşlarım uzun bir süre sonra akarken her biri başıma iğne gibi saplanıp ağrı yapıyordu. Ben, bana güvenip benim arkamda olanları sattım. Ben çok kötü biriydim...
Bu pişmanlıkla nasıl yaşardım! Lanet olsun... Canım cehenneme! Şeytan bile kıskanmıştır bu yaptığımı! Arkadaşlarım benim yüzümden ölecekti... Ve ben bunu kendim tercih etmiştim...
Onlarla neredeyse 2 haftadır buradaydım. Cat'i barbarlardan kurtardığım gün, rüzgarla dertleştiğim zamanlar, Toprak, flash'ın eğlenceli kişiliği... Hepsi gözümün önüne bana inadına geliyorlardı. Ben onları ölüme terk etmiş bir katildim. Benim elim kirlenmişti. Her ne kadar ben öldürmesem de, ben yapmıştım...

Kapının tıslamsıyla gözyaşlarımı battaniyeye sildim. İçeri gelene sulu gözlerle baktım. Yesi...
Onu görünce ister istemez hıçkırıklara boğuldum. Bana yakın bir şekilde yatağa oturup saçımı okşamaya başladı. Şu an tek ihtiyacım ölmekti. Evet başka bir çare yoktu. Bu acı, katlanılmazdı...

"Sen doğru olanı yaptın ateş" diye mırıldandı.
Ona sert bir şekilde arkamı dönüp ağlamayı sürdürdüm. Bir çıkış yolu olmalıydı. Hani ateş, hani sende çareler tükenmezdi? Son 1 haftadır kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki...
"Ateş üzülme..."
"Defol git Yesi!"
"Böyle yapma..."
Sinirle ona dönüp şeytanlarımı onun siyaha çalan gözlerine diktim.
"Keşke o gün ölseydin yesi. O gün barbarlar seni öldürseydi keşke! Keşke buraya hiç gelmeseydin!"
Sinirle bağırırken ağlamanın etkisiyle sesim titremişti.

Yesi bir şey demek yerine sadece yutkunup beni seyretti. Kapının tekrar tıslamasıyla içeri gelene baktım. Sky oldukça sakin bir şekilde yatağın önüne gelip "Yesi çık dışarı" diye emretti. Yesi sadece başını sallayıp hiçbir şey demeden odayı terk etti. Kapıdan çıkarken Sky bir kez daha emir verdi. "Bir daha Ateş'e yaklaşma! Yarım kalan işimi tamamlarım ve inan bana bundan çok zevk alırım!"
Yesi anlık dursa da tek kelime etmeden odadan çıktı.
Sky... Yüzünü bile görmek istemiyordum. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Benim arkadaşlarım onun yüzünden ölecekti! Şu tipe bak ya! Sanki olaylar normalmiş gibi çok sakindi!
"Yana kay"
Bir şey demeden dediğini yaptım. Artık onundum değil mi? Alış kızım, alış...
Yanıma sırt üstü uzandığında "gel üstüme yat" dedi. Derin bir nefes alıp Sky'ın üstüne yüz üstü uzandım. Kendine has erkeksi kokusu burnuma dolarken derin bir iç çektim. Lanet olsun...
"Sky?"
Saçlarımı okşarken "hı?" Dedi.
"Diğer elementler nerede?"
"Heraklitos iğneyle öldürdü. Acısız bir ölüm."
Boğazıma bir yumru oturdu ve yutkunmamı engelledi. Dahası nefes de alamıyordum. Gözlerimi kapayıp titreyen sesimle "Öl-öldü..ler mi?"
Diye sordum.
Sky derin bir iç çekip "hı-hı" dedi. Sonunda yutkunabilmiştim...
...
Anons sesiyle uyandım. Sky da altımda uyuyakalmıştı. Yemek anonsu kulağımı tırmalarken skyın vücudundan destek alıp doğruldum. Sky da homurdanarak uyandığında ben çoktan elimi yüzümü yıkamaya gitmiştim. Berbat görünüyordum. Gözlerim ağlamaktan balon gibi şişmiş ve kızarmıştı. Sadece gözlerim olsa iyiydi. Dudaklarım da şişmiş ve kırmızılaşmıştı. Saçlarım birbirine karışmış adeta "tabloya bizim de katkımız olsun" diyorlardı. Bok gibi görünüyordum.
Sky her zamanki gibi gevşek gevşek lavaboya girip beni umursamadan klozetin önüne geçip işini halletmeye başladı. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Rahat rahat fermuarını çektiğinde ben de mal gibi onu izliyordum. Niye mi? Ben de bilmiyordum. Sahi karşımda ilk kez işeyen bir erkek görüyordum. Sky elini yıkamak için yanıma geldiğinde
"Günaydın Ateş'im" dedi. Ateş'im, ateş-im? Peki...
Cevap vermek yerine banyodan çıktım. Ter kokuyordum. Kendi odama gidip üstümü değiştirmeliydim. Tam kapıdan çıkacakken Sky "Nereye?" Diye sordu. Yanıma gelirken "Üstümü değiştireceğim. Odama gidiyorum" diye açıklama getirdim. Karşıma dikilip kaşlarını çattığında "Benden izin aldın mı?" Diye sordu.