Mavi Ateş (Tamamlandı)

Bölüm-25 FİNAL

(üzümlü keklerim, okumadan önce sizlere söylemek istediğim bir şey var. Bu bölümü ayırmaya kalksam 3 bölüm olur. Ancak ben tek bölüm olarak atmak istedim. Okumadan önce yeteri kadar zamanınız olduğuna emin olun. İyi okumalar❤️)

(Elementler ve sayılar...
0 yokluk mudur, sonsuzluk mu?
0 ile 1 savaşa girse kim kazanır?)
***

Tavanı seyretmeyi bırakıp duş almak için banyoya girdim. Bu gün büyük gündü. Dünya'nın kaderi bizim elimizdeydi. Ya astreoidi önleyecektik ya da hepimiz ölecektik. Bundan milyonlarca yıl önce dinazorların soyunun tükenmesi gibi insanoğlu dünyadan silinecekti. İnsanoğlunun tek avantajı marsta kurdukları küçük bir koloni. Ancak orası da bildiğim kadarıyla dünyaya bağımlı bir yerdi. Dünya yok olursa orası da fazla yaşayamaz gibi geliyor.

Hala astreoidi önlemek için bir plan yapmamıştık. Sahi bu işler plansız nasıl olacaktı?

Duş alıp verilen yemek anonsuyla yemekhaneye geçtim. Anlaşılan o ki Sky hala bizi şikayet etmemişti. Yoksa çoktan gelip beni bayıltmaya çalışırlardı. Ya da etmiştir, onlar da astreoidi önlememizi bekliyorlardır, bizi öldürmek için. Kim bilir?

Yemeği alıp gelen bir cesaretle Toprak'ların masasına oturdum. Ben oturunca konuşmayı bırakıp hiçbir şey demeden yemeklerine dönmüşlerdi. Tamam istenmiyordum kabul. Ama ben de inattım.

Dakikalar sonra Sky da bizim masaya oturunca uzun bir aradan sonra eskisi gibi hep beraber yemek yiyorduk.

"Astreoid'i nasıl önleyeceğiz?" Diye sordum konu açmak için.

"Bilmiyorum. Bence imkansız" diyen Cat'ti.

Sky "oraya gidince karar vereceğiz. Heraklitos öyle dedi" diye ekledi.

Bunun üzerine daha hiçbir şey konuşulmadan yemekler yenip masadan ayrılındı.
...
Hepimiz yine o bilindik limuzuna binmiş, kaderimize doğru yolculuğa çıkmıştık. Ben sky'ın yanına oturup kolunun altına girmiş, omzuna yatmıştım. Sky'ın dizinin üstünde ellerimiz belki de son kez birleşmişti. Ya ölüm, ya yaşam...

Rüzgar da benim gibi Flash'ın omzuna doğru yatmış, aralarında şakalaşıyorlardı. En çok şaşırdığım ise Cat'le topraktı. Toprak catin dizine rahatça yatmış, tek ayağını koltuğun sırt bölümüne atmıştı. Cat onun saçlarını geriye doğru severken bir şeyler konuşuyorlardı. Anlaşılan herkes kendine bir sevgili yapmıştı. Benim yeni haberim oluyordu. Sahi ben antileri birbirleriyle daha çok yakıştırıyordum ancak biz hariç diğer elementler antileriyle bir olmamıştı.
...
Hoparlörden gelen emirle herkes limuzinden indi. Bizim buraya geleceğimizden haberi olan büyük bir kalabalık vardı. Ne ara haberleri olduğunu bilmiyordum. Bir top sahasına girerken kalabalık "Size güveniyoruz tanrıçalar!" Diye bağırıyordu. Etrafımızda yüzü aşkın güvenlikle birlikte bir top sahasına girdik. Sanki konser vermeye gelmişiz gibi, ya da futbol maçı yapacakmışız gibi sahanın oturma bölümleri tıkış pıkış kalabalıktı..

Sahanın ortasına geçtiğimizde arkamızdan hala güvenlikler geliyordu. Arkama dönüp baktığımda sadece güvenliklerin değil aralarında Yesi'nin de bulunduğu çalışanlar da geliyordu. Yesi'yle göz göze geldiğimizde birbirimize tebessüm ettik. Sky hızla beni kendine çevirip alnımdan öptü. Bu adam hastaydı. Fazlasıyla kıskançtı.

Çalışanlar bilgisayar malzemelerini ve bazı anlamadığım aletleri kurmaya başladığında, astreoidi nokta gibi görebiliyordum. Yukarıda ve her geçen saniye büyüyordu...

Bir kaç inşaat aracı ve niçin olduğunu anlamadığım ultra teknolojik silahlar da sahaya yavaş yavaş sokulmaya başladı. İki tane vinç sahanın dışında dururken kollarıni içeri doğru sarkıttılar. Bunlar nedendi?