Bölüm-16 Cumhurbaşkanı

108 16 10
                                    

Aptal aptal ikimiz de Heraklitos'a bakıyor, hiçbir şey yapmıyorduk. O anın şokuyla da Sky'a "sky beni bıraksan?" Diyemedim. Heraklitos bir süre bizi izleyip sırıtmasından ödün vermeden ve hiçbir şey demeden odayı terk etmesiyle Sky'a dönüp sırıttım. O da gülümseyince oluşan gamzesinde parmağımı gezdirdim. "Bırak beni..." Diye mırıldanıp elşerimi omzuma yerşeştirdim. Sakince beni yere bıraktığında, ayakta durmakta güçlük çektim.
Napmıştık lan biz? Sky'a baktığımda hala gülümsüyor, mavi gözleriyle beni zevkle izliyordu. Bakışlarımı utançla yere çevirip, yutkundum. Normal insanlar seviştikten sonra ne yapardı? İç sesim öfkeyle yanıtladı "Gerizekalı! Siz normal kategorisine girmiyorsunuz! Normal dediğin imsanlar, birbirlerini severler. Ya sen?" İç sesimin her zaman haklı olması hep canımı sıkmıştı. Derin bir iç çekip utançtan Sky'a bile bakmadığım için hiçbir şey demeden Heraklitos'un yaptığı gibi odayı terk ettim.
Yemek yemeye gidip de Sky'ı bir kez daha görmek istemiyordum. Sahi ben neden yapmıştım bunu? Kesin ilaçların etkisiydi...
Dürüst olmak gerekirse etkilenmiştim. İlk kez "kızsal" duygularım devreye girmiş bas bas "Sky çok yakışıklı!" Diye bağırmışlardı. Kendimin bile kabul etmediği hayvan kadar gerçek işte bu.
Unut gitsin. Herkes öpüşüyordu. Öpüşmek, sevişmek hatta seks bile basit olaylardır. Vücudu tatmin etmektir. Bir ihtiyaç. Herkes öpüşür. Bu benim Sky'ı sevdiğim veya aşık olduğum veyahut onunla sevgili olduğum anlamına gelmez.
Ayaklarım ben düşüncelere daldığımda otomatik hobi odasının önüne getirmişti. Şu an herkesin yemekte olduğunu bildiğim için içeriye rahat bir şekilde girdim. Boş odada üst kata çıkıp, geçen sefer bıraktığım paletteki renge parmağımı dokundurup kuruluğuna baktım. Kurumuş... Harika. Tekrardan aynı rengi aramaya koyuldum. Biraz sarı biraz kırmızı bazlı yeşil ve yağ... Olmadı biraz beyaz, şimdi de fazla açıldı biraz koyu yeşil....
...
Yüksek sesli alarmla yerimden zıplayıp tabloya fazla belirgin yanlış bir fırça darbesi attım. Işık yine kırmızı yanıp sönüyordu. Bunun anlamını artık iyi biliyordum. Anons da beni teyit ettiğinde hızla elimdeki fırçayı bırakıp idman salonuna koştum. Yolda diğer elementlerle karşılaşıp, hep birlikte süratle idman salonuna girdik. Heraklitos ve sarı kafalı yardımcısı bizden önce gelmişerdi. Hızla numaralarımıza göre sıraya dizilip, hepimiz Heraklitos'un açıklama getirmesini bekledik. O da zaten durumu uzamatdı. elinde tuttuğu İpad'den kaşlarını çatarak bir şeylere bakıp ardından bizlere "Çocuklarım, cumhurbaşkanını teröristler, bir ev ziyaretinde yakalamışlar. Adamı öldürmekle tehdit edip, bir şeyler istiyorlar."
"Bizden buna ne?" Diyen topraktı. "Siyasi görüşlerinizi lütfen kendinize saklayın. Bizim yapacağımız belli. Gidip cumhurbaşkanını kurtaracağız" toprak anlayamadığım bir şeyler mırıldandı.
"Fazla vaktimiz yok, limuzine hadi. Orada plana karar veririz"
...
Limuzine binip olay yerine gergin bir şekilde ilerlemeye başladık. Sky yine geçen seferki karşıma rahat bir şekilde oturup bacak bacak üstüne atmış beni seyrediyordu. Ama bu sefer gözlerinde nefret değil başka bir duygu vardı. Mavi gözleri koyulaşmış bana bir şeyler anlatmak istercesine yoğunlaşmıştı. Bir şahaeserdi. Siyahlar içindeki mavi gözleri "ben buradayım ve çok güzelim" diyorlardı adeta. Topla kafanı kızım. Saçmalama.
Bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim. İnsanlar... Her zamanki gibi sıkıcı hayatlarını işe veya okula giderek idam ettirip rahat rahat yaşıyorlardı. Ama biz? Biz de olaydan olaya koşuyor, kendi içimizdeki tilkilerle uğraşıyor, tehdit ediliyorduk. On numara hayat(!)
....
Olay yerine geldiğimizi belli eden kalabalık etrafı bir sis misali sarmıştı. Aracın ivmesi yavaşlamış insanlar yanımızdan akarak ilerliyorlardı. Bağırış seslerine eşlik eden polisin anonsu daha baskın geliyordu. Acaba güvende miydik?
Heraklitos'un tok sesi limuzinin küçük hoparlöründen yankılandı. "Çocuklarım, olay yerine geldik. Lütfen araçtan inin ve toplu kalın" hızla arabadan inip birleştik. Bu sefer geçen sefere nazaran daha fazla güvenlik timi vardı yanımızda. Etrafımızda bi daire oluşturduklarında polislerin önünde beklediği eve doğru yürümeye başladık. Rüzgar da benim gibi gergin olacak ki bize hava akımından oluşan güçlü bir kalkan açtı. Kimse rüzgarın bu hareketi ne olumlu ne olumsuz bir şey demedi. Olay yerine varıp en öndeki polis araçlarının dibinde durduğumuzda polisler işi bırakıp bizi seyrediyorlardı.
Sky polis arabalarının birinin kaputuna bir sıçrayışta oturup "Ee?" Dedi.
Heraklitos boğazını temizleyerek "Sizden fikir alacağım" dedi.
Sky hızla söze atıldı "Ben alıp gelirim başkanı, bebek oyuncağı"
Heraklitos kafasını iki yana sallarken alayla "alırsın tabi ama senin içeri girdiğini görürlerse başkanı öldürürler" dediği anda tüm bakışlar Flash'a çevrildi.
Flash göz devirirken "İyi napıcam?" Dedi umursamaz bir ses tonuyla.
Sky tekrar söze girdi. "Ateş ve biz evdekilerin dikkatini dağıtalım. Flash da o anda içeri girip kaşla göz arasında başkanı alıp buraya getirir, sonra da ateş adamları öldürür"
"İyi plan" diyen rüzgardı.
"Tamam o halde başlayalım." Heraklitos ileriye gidip polislerle birkaç şey konuştu. Buradan duyamıyordum sahi duymak da istemezdim. Polisler bize baktığı için planı anlatıyor olabilirdi. Sky arabanın üzerinden inip tam önümde bittiğinde tepki vermedim. Elini çeneme koyup "Biraz eğlenelim.." diye mırıldandı. Diğer elementlerin bakışları altında ezikirken kafamı sertçe sola yatırıp elinden kurtuldum. Şaşkınlıkla bana bakan gözlerini umursamadan polis arabalarından birinin yanına gidip aynı onun gibi arabanın kaputuna oturdum. Heraklitos geri gelene kadar şaşkın şaşkın beni seyretmesi de cabası.
"Elementlerim, polisler geri çekilecek. Başlıyoruz. Yerlerinizi alın"
Ayaklanıp Sky'la yanyana villaya doğru yürümeye başladım. İçerideki adamlardan biri bağırdı "Yaklaşmayın, öldürürüm başkanı!"
Sky'la anlık olarak göz göze gelip birbirimize tebessüm ettikten sonra sanki birbirimizin aklını okumuş gbi enerjilerimizle havalandık. Havada birbirimize kafa sallayıp eve vurmayacak tusunamiler yaratmaya başladık. İçerideki adam bize ateş etse de bize gelmiyordu. Sky bağırdı "Flash şimdi!" Kaşla göz arasında Flash bir anlığına kaybolup başkanı bir bebek gibi kucaklayarak geri geldi. Onun gücü müthişti be. Elementim aktif olduğu için flash'ın başkanla yaptığı kınuşmayı duyuyordum. Başkan "Şey, te-teşekkür ederim beni bırakır mısınız? Midem bulanıyor" diyordu. Flash ise "Aaahh bebeğim daha gece de takılıcaz erken gdiyorsun" diye yanıtlıyordu. Sesli bir şekilde güldüm.
Sky'ın neye güldüğümü anlayıp anlamadığını bilmiyordum ama o da sırıyordu. Göz göze geldiğimizde tekrar başını salladı. Vay canına bana emir vermiyordu. Sky enerjisini kesip geri kalan işi bana bıraktı. Elimde büyük bir alev topu oluşturup onun enerjisini atmadan önce "Rüzgar Şimdi!" Diye bağırdım. Rüzgar anlık şaşırıp ne yapacağını bilemese de sonradan anlayıp ileriye sert bir rüzgar estirip kaos yarattı. Elimdeki ateşi esen rüzgara verdiğimde evin cehennemden farkı kalmamıştı. Aşağı inip diğer elementlerle birlikte evin yanışını seyrettik. Cumhurbaşkanı Flasha bu sefer sinirli bir şekilde "Bırak beni!" Dedi. Flash da küçük bir çocuk gibi onu kucağında sallarken "Bebeğim ben emirleri senden almıyorum, şu yakışıklıyı görüyor musun? O bırak derse bırakabilirim. Şimdi uyu. Eee. Eee" herkes Flasha gülerken sky "bırak adamı Flash" diye emretti. Flash adamı yavaşça yere bırakırken "Emredersiniz lider" deyip asker selamı verdi.
Cumhurbaşkanı eliyle anlını tutup sendelediğinde başının döndüğünü anladım. Flash hızla açıklama getirdi. "Işık hızına normal bir insan çıkamaz, çıkarsa da midesi bulanır başı döner. Birkaç güne geçer. Vücudu kaldıramadı" dedi.
Cumhurbaşkanı merakla bize bakarken biz de merakla ona bakıyorduk. En sonunda adam konuştu "En yetkiliniz bu siyah saçlı çocuk mu?" Sky tebessüm edip başını iki yana sallarken "Ben değilim. Arkandaki" diye yanıtladı. Cumhurbaşkanı arkasını döndüğünde Heraklitos büyük bir tebessümle elini uzatıp kendini takdim etmişti.
Tam tanışma faslı bitiyordu ki Silah sesleri duyuldu. Biri neredeyse kafama gelecekti. Kulağımın yanından vızz diye geçti. Korkuyla yere eğilip kendimi korumaya çalışırken rüzgar kalkan açıp bağırdı "Bu aptallar niye bize ateş açıyor!"
Sky kalkanı güçlendirmek adına suyla destekledi. Heraklitos "Cumhurbaşkanına zarar vereceğimizi düşündüler herhalde!" Dedi. Cumhurbaşkanının "Ateş etmeyin!" Diye bağırması havada asılı kalırken daha çok ateş açılmaya başladı.
Biz ne olduğunu bile anlamadan arkadan iki farklı inleme geldi. Arkamı döndüğümde cat'in iki polisi yere yatırıp onların silahlarını aldığını gördüm. Sinsi bir gülümseme yüzüne yayıldığında arabaların üstünde atik bir şekilde atlayarak etrafımızda dönüp bize ateş açanları ustalıkla vurdu. Öylesine hızlı hareket ediyordu ki, onu isabet alamıyorlardı. Ama o hareket halinde bile onları vuabikiyordu. Ağzım Küçük bir o şekli alırken cat bizim açtığımız kalkanın önünde durup tüm gücüyle bağırdı "Bize saşdırmayın! Siz zararlı çıkarsınız! Başkana da bir şey yapmayacağız! Sadece konuşuyoruz aptal herifler!" Bize doğru yürüdüğünde sky ve rüzgar kalkanı onun girmesi için açıp geri kapadı. Şaşkınlıkla onu izlerken benim yanıma gelip "Nasıldı kanks? Senin kadar iyi olmasa da" diyip gülümsedi. Ağzımı açamıyordum şaşkınlıktan ki "çok iyisin" diye bileyim. Kafamı ağır ağır sallamakla yetindim.
...
Kısa bir an sonra evdeydik. Evet artık buraya ev diyordum. Hep birlikte şirket binasına girerken adımlarımı hızlandırıp Heraklitos'a yetiştip "Yesi nerede?" Diye sordum. Bana bakmadan "İçeride, benim çalışanlarımdan biri artık. Odana gönderirim" diye açıklama getirdi.
"Gerek yok" diyip adımlarımı yavaşlatıp onun önden gitmesini sağladım. Onunla yanyana yürümek bile ağır geliyordu.
...
İçeri girdiğimizde Heraklitos'un baş yardımcısı koşar adım yanımıza gelip
"Felket!" Dedi nefes nefese.
"KIYAMET GELİYOR!"

***
(Bebeklerim kitap yavaştan bitmeye başladı. Daha fazla uzatmak istemedim. Bu bölüm boş gelmiş olabilir ancak gelecek bölümlerde ne kadar değerli olduğunu anlayacaksınız. Buraya kadar okuyan üzümlü keklerime teşekkür ederim <3. Umarım kitabın bir kaç bölüm sonraki finalinde de olursunuz, sevgilerimle -Ateş)

Mavi Ateş (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin