Yoongi, Jimin ile dağılmakta olan bir ilişki içindedir.Bir gün sarhoş ve depresif bir ruh halindeyken istediği her şeyi yerine getirecek bir İblis çağırır.
Jimin hayatıma girdiğinde hiçbir şey beni bu kadar sarsmamıştı.Onu görür görmez aşık oldum.Onda yanında kalmak istememe neden olan bir şey vardı ama hiçbir şey sonsuza kadar sürmezdi en azından insanlar böyle söylüyordu.
Şuan onun ölü bir şekilde yatıyor olabileceği toprağa bakıyordum.Bunları düşündüğümde beni çok sarsmıştı.Canımı acıtıyordu.İyi ki Jungkook araya girdi.
Onu sevdim,gerçekten sevdim... ama ne zaman bu hale geldik.Ağlarken başım ellerimin arasına düştü.
Neden...Neden...
İKİ YIL ÖNCE
"Hayatım gitmeye hazır mısın?" Banyoya girdiğimde Jimin'in hala makyaj yaptığını gördüm.
"Harika görünüyorsun hadi gidelim." Jimin gülümsedi.
"Biliyorum ama makyajın yarısı bitmiş halde dışarı çıkamam bebeğim." Sadece gülüp onu yanağından öptüm.Makyajını bitirirken şakacı bir şekilde bana vurdu.
"Çok sinir bozucusun Yoongs ! "
"Acele etmezsen seninle ya da sensiz çıkıyorum." Jimin'in aceleyle koşarak yanıma geldiğini gördüm.
"Senden nefret ediyorum." Beni öptüğünde kıçına tokat attım
"Benden nefret mi ediyorsun? Adamım sanırım hep gitmek istediğin o pastaneye gidemeyiz." Jimin'in sızlandığını duyuyordum
" HAYIR! Senden nefret etmiyorum! Seni seviyorum, çoooook seviyorum."
Bu haline biraz daha güldüm.
"Tamam tamam hadi gidelim artık"
Pastaneye geldiğimizde ben sadece biraz çay ve bir simit almıştım ama Jimin'in önünde 3 tane küçük kek,makaron ve kahve vardı.
Hala nasıl şeker hastalığına falan yakalanmadığını bilmiyordum ama arkama yaslanıp onu izledim. İlk ısırığı aldığında yüzünün o halini görmek çok tatlıydı.Rahatlayarak iç çekti
"Ahh bunu çok özledim." Gözlerimi devirdim.
"Sadece bir hafta oldu."
"BİR HAFTA ÇOK UZUN!"
Çayımdan bir yudum alırken ona baktım
"O zaman sanırım eve de birkaç tane almalıyız."
Kaşımı kaldırdığımda gözleri parladı ve "GERÇEKTEN! Mİ? " diye ciyakladı. Ağzı bunu söylediğinde lanet olası bir munchkin gibi görünüyordu
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Munchkin bu kedi)
"Evet gerçekten, prensesim için yapmayacağım hiçbir şey yok."
Tekrar ciyakladı ve önündekileri bitirdi. 3 kutu sipariş edip eve gittiğimizde sadece yatakta uzanıp günün geri kalanında uyumaya karar verdik. İlişkimiz mükemmeldi. İnsanların her zaman sahip olmak istediği şeydi ve buna aldırış etmiyordum.
Onu seviyordum ve mutlu olduğumuz için şükrediyordum.Yaklaşık 2 yıldır beraberdik ve bu yıl bizim için güzel bir güven ve sevgi ilişkisinin olduğu bir yıl oldu diyebilirim.O uyurken ona bakmadan edemiyordum ve ben de yanında uyuyakalmadan önce onu başından öptüm.
BİR AY SONRA
"Hayatım kapıyı açar mısın?" Jimin'e sordum.
"Hayır! Benim işim var, sen aç." "Söylenmeye başladım
" Ama geçen sefer ben açtım!!! "
"ÇOK KÖTÜ ama yapacak bir şey yok" o öflerken kalkıp kapıyı açtım
"Hey dostum."
Gelenin Namjoon olduğunu görünce gülümsedim
"Naber adamım?" İçeri girdi.
"Pek bir şey yok,Jin ile İngiltere'den yeni döndük, dostum mükemmeldi." Gülümsedim
"Çok sevindim." Etrafına baktı.
"Jimin nerede?"
"Çalışıyor" Başımla yan odayı işaret ettim
"Nasılsınız" diye sorarken başını salladı.Sadece omuz silktim
" Harikayız, yine de ilk birkaç kavgamızı yaptık, gerçi aptalca şeyler yüzündendi. Çabuk atlattık."
Tekrar bir ahh hareketiyle başını salladı.
"Evet, o sinir bozucu kavgalar, seni etkilerler. Fazla büyümesine izin vermeyin. "
Başımı salladım", Evet, biliyorum."
Biraz daha konuşurken bir şeyler içtikten sonra Namjoon veda edip gitti. Jimin'in yanına gittim
"Hayatım, gece oldu, biraz yemek yiyip sonra da yatalım mı?"
Önce işine baktı sonra bana döndü.
"Tamam, bunu zaten sabah bitirebilirim." Gülümsedim ve mutfağa gittik. Akşam yemeğini hazırladıktan sonra yemeye başladık.
"İşler nasıl gidiyor?" Jimin iç çekip konuşmaya başladı.
"Çok sinir bozucu, sanki kimse işini nasıl yapacağını bilmiyor ve hepsini ben yapmak zorundaymışım gibi hissediyorum ama neyse ki o kadar da zor değil."
Bunu seviyordum, arkasına yaslanıp her şeyi boşverebilmesine ve onu neyin strese soktuğu hakkında rahatça konuşabilmesine bayılıyordum.
Ben de dinlemeyi umursamıyordum, sadece arkama yaslanıp dinliyordum ve ona işinde iyi olduğunu söylüyordum.
Yemeği bitirip yatağa gittiğimizde üstüme uzanıp yavaşça uykuya daldı. Kafamı aşağıya eğip ona bakarken fark etmiştim onu gerçekten seviyordum.Başının üstünü öpüp gülümsedim.Onu sımsıkı tutarken yavaşça uykuya daldım