"Planın ne peki? Ben bir şey yapıyor muyum yoksa hepsini sen mi yapacaksın?"
İblis önceden Jimin'le ikimizin olan koltukta oturuyor ve sadece bana bakıyordu.
"Eh, bazı noktalarda yardımına ihtiyacım olabilir ve bazı zamanlarda da olmayabilir" Kaşlarımı çattım
"Tamam .... ne zaman başlayabiliriz?"
Umutsuz gibi görünmek istemem ama ne kadar çabuk başlarsak Jimin'i o kadar çabuk geri alabilirim.
Onun tatlı naneli armut kokusunu ya da sevimli küçük ellerini kazağının içinde tutmasını ya da istediği saç rengini seçerken nasıl somurttuğunu ve bu onu daha sevimli yaparken aynı zamanda seksi göstermesini özlüyordum. Ben onu çok özledim .
"Dediğim gibi biraz zaman alacak, iş yerine girip nasıl çalıştığına bakacağım, işini azaltıp azaltamayacağıma bakacağım. Eğer azaltabilirsem daha sonra,iş dışında neler yaptığına ,seni özleyip özlemediğine ya da geri gelmek isteyip istemediğine bakacağım "Başımı salladım.
" Kolayca onu geri getirecek bir senaryo bulabilirim ama işe yarayıp yaramayacağını anlamadan önce daha çok araştırma yapmak zorundayım. "
İblisin dediklerini düşündüm ve oldukça mantıklı geldi.
"Tamam o zaman her şeyi sana bırakacağım." Çantamı alıp kapıya yöneldim.,
"Nereye gidiyorsun? "Ona şaşkın şaşkın baktım.
"Uh .. İşe? Yapacak bir işim var." Başını salladı ve ayağa kalktı.Kafamı biraz daha karıştırırken bana tepeden bakıyordu.
"Hm?" Ben de ona bakıyordum
"Neden kalkıyorsun?" Ağzı neredeyse Ah sesi gibi açıldı.
"Seni işe götürüyorum." Şimdi gerçekten kafam karışmıştı.
"Hı? Gerçekten gerek yok kendim gidebi-"
Doğruca bana doğru yöneldi ve eli yanımdan geçip kapıya yerleşti. Sanki kapana kısılmış gibi hissediyordum, sanki beni öpmek üzereydi.Ama tüm bunlar kapının açıldığını duyduğumda değişti.
"Seni ben götürüyorum, trene binersen 10 dakika geç kalacaksın."
Beni yavaşça kenara itti ve dışarı çıktı. Orada bir saniye boş bakışlarla durdum.Beni öpeceğini sandım .... Beni öpeceğini sandım ....Öpmesine izin verecektim ... bekle .. İzin verecek miydim ? ! ? !
Yanaklarımı tokatladım ve başımı salladım, hayır hayır hayır sen bir semesin Yoongi Bekle bu önemli değil ki !! Aman Tanrım
"Geliyor musun?"
Zihnimde kendime bir tokat attım ve kapıyı kilitleyerek dışarı çıktım.
İş yerine geldiğimizde tam aradan çıkmak üzereydim ama iblis beni durdurdu.
"Henüz dışarı çıkma." Ha??? Tam o sırada iblisin kapısına bir adam geldi.
"Günaydın efendi Jung, eşyalarınızı alabilir miyim?" Başını salladı ve dışarı çıktı.Gözlerim büyüdü. E-Efendi ?? Sikeyim az önce kekeledim mi ben ?
"Merhaba Bay Min." Adam adımı söyleyip kapımı açtığında biraz sıçradım. Çabucak çıkarken iblis bana bakıyordu.
"Hadi içeri girelim." Başımı salladım ve yürümeye başladım.
"En tepeye çıkana kadar soru sorma."
Asansöre binerken sessiz kaldım. Rakamlar geçerken izliyordum,çalışma katım olan 24. katı görüyordum,kat geçti ama hala devam ediyorduk. Gerçekten zirveye mi çıkıyoruz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST SAY THE WORD (SOPE)
Novela JuvenilYoongi, Jimin ile dağılmakta olan bir ilişki içindedir.Bir gün sarhoş ve depresif bir ruh halindeyken istediği her şeyi yerine getirecek bir İblis çağırır.
