2) Bitmeyen Hikaye

48 9 0
                                    

Onu gördüm.. Kaç yıl geçti aradan hiç değişmemişti. O zaten hep aynıydı. Asla değişmesini istememiştim ve hayatımda hep aynı olup değişmeyen ilk ve tek kişiydi. O çocuk ruhlu, o ruhu asla kaybetmeyen çocuk oyun parkında çocukları kovalayıp kendi oynayan, deli dolu kız şimdi karşımda duruyordu.
"Aden?" dedim şaşkınlıkla ve özlemle.
Yüzüme gülümseyerek bakıyordu. "Umay sen misin?" dedi.
"He ben tanıdım sen tanıyamadın yani." dedim alayla. Sırıttı. Koşarak yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. Karşılık verdim. Onu özlemiştim. 𝑴𝒂𝒏𝒚𝒂𝒌.
Ayrılınca bana bakarak "Çok değişmişsin ama hala aynısın." dedi. "Sen hiç değişmemişsin hala uyuzsun." dedim gülerek. "Ya sus be." diyerek beni geriye itti.
İkinci kez ve yine leoya çarptım. Onu tamamen unutmuştum. O da şaşkınlıkla bakıyordu bana. Ona hep arkadaşın var mı hiç diyerek defalarca sormasına rağmen hiçbirini anlamamıştım. Ve o da bir gün sormayı bırakmıştı.
"Tanıştırayım Aden Leonardo, Leonardo Aden". El sıkıştılar.
" Leonardo çok uzun olduğu için ben leo diyorum sen de öyle diyebilirsin."

"Sorup sorup anlamadığın arkadaşını neden daha önce anlatmadığın belli oldu." deyince Leo'nun karnına dirseğimi sapladım. Beklemediği bişi olduğu için ani refleksle öksürdü.
"Ne diyor?" diye sorunca Aden'e dönüp " Ne desin çok memnun oldum diyor".
"Ben de çok memnun oldum sen de ona söyle." dedi.
Leoya dönüp " Arkadaşıma sarkarsan yakarım" dedim perdelediğim sinirimle. "Aslında konuşmam gereken bir konu var Umay. Nerede konuşalım?".
" İki sokak ötede evim var oraya gidelim konuşuruz".
"Evin mi var?" dedi şaşkınlıkla. "Sokakta yatamıyorum Aden sırtım tutuluyor bari eve çıkayım dedim." sırıtarak.
"Ya" dedi koluma vurarak. "Sen ve saçma sapan espritüelliğin.. Çok özlemişim." dedi ve yine sarıldı.
"Artık gidelim mi?" dedim ve yürümeye başladık. "Nasılsın Umay?" dedi.
Düşündüm, nasıldım acaba içimde neler yaşıyordum, ne diyecektim bir kuyunun içinde debeleniyorum mu? Asla. Ben içimden geçenleri hiçbir zaman dışa vurmadım ve vurmayacaktım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Karşımdaki kız beni en iyi tanıyan kişilerden biriydi.
Her zamanki gibi "Stabil" dedim alayla. "Sen nasılsın?". " Her zamanki gibi." dedi.
Bu konuşmadan sonra eve varana hiç konuşmadık. Binanın önüne gelince "Binanın dışı bu kadar güzelse içini tahmin edemiyorum" dedi bana bakarak. "Tabii, sen bir de içeriyi gör." dedim gülümseyerek.
Eve çıktık Aden'i terasa götürdüm. Leo da iyi geceler dileyip evine geçti. İki kahve yapıp Aden'in yanına terasa çıktım. Koltuğun üstündeki şalı alıp "Çok soğuk değil ama serin biraz al bunu üstüne." "Teşekkürler" dedi.
Bir süre sessiz sessiz kahvelerimizi yudumladık.
Konuşmayı ilk başlatan ben oldum. "Eee, seni hangi rüzgar attı? Amerika'dan kalkıp geldiğine göre önemli bir şey olmuş. "Amerika'da Yazılım Mühendisliği okuyordu. Hangi üniversiteydi bilmiyordum ama iyi bir yere gittiği kesindi. Çünkü beni teşvik edip şuan bulunduğum yere gelmek için bana emek harcayan biriydi. Beni bu kadar iyi bir yere getirdiyse kendini tahmin edemiyordum.
"Aslında evet oldu.  Yani bu hepimizi ilgilendiren bir konu. İlk sana geldim çünkü diğerlerini ikna edebilecek tek kişi sensin."
"Ne oldu?" dedim sormak istemeyip sorarak.
"Geçen gün okuldan evime geçince kapıda bir zarf buldum. Bunu anlatabileceğimi sanmıyorum al kendin bak." zarfı çıkararak bana uzattı. Zarfı yavaş yavaş açtım.
Bir kağıt bir de küçük bir kart çıktı. Kartta bir Lotus çiçeği vardı ama bu karttaki lotus çiçeği normal bir çiçek değildi. Lotus bizim sembolümüzdü ve  tek sorun bu değildi. Kartın üzerinde kırmızı bir leke vardı. Ama bu da normal bir leke değildi. Bu bir kandı. Şok içerisinde kağıdı açtım. Ve şunlar yazıyordu..

BİTTİĞİNİ SANDIĞINIZ OYUN DAHA YENİ BAŞLIYOR :))

                              .🖤.

Selam Zeynep ben. Ne diyeceğimi de bilmiyorum sjfndkfjxkfjdkfj. İlk bölümden sonra baya bir bekletip bölüm yazdım çünkü pek vaktim olmadı ama olsun, yazabilirdim ama baştan savma yazmak istemedim. Öyle işte skfjkdfjkdkdk. Umarım beğenirsiniz. :)

Lotus Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin