Hayal dünyası gibiydi yaşanılan olayların gerçekliği. Bir hayal dünyasında gerçekleşen ama aslında gerçek olmayan olaylar sürüsü. Gerçekten bir o kadar uzak ama bir o kadar da ensesinde nefesi. Yaklaşık yarım saatttir kimseden ses çıkmıyordu. Eflal en sonunda konuya girdi. " Hiçbir şey senin sandığın kadar basit değil, her şey çok karmaşık ve bu gelen mektuplar da daha çok karmaşıklaştırıyor. "
"Ben bu karmaşıklığı sizin yüz ifadenizden anlıyorum zaten. Sadece sakin olun ve bana anlatın."
"Anlattığımızda bu kadar sakin kalabilecek misin acaba.."diye mırıldandı Eflal.
"Kumsal sen kafanı bir yere çarparak kaybetmedin."diyerek girdim söze.
"Biliyorum. Yarım saattir bunu anlattım ya zaten."
"Neden kaybettiğini de biliyor musun peki?"
Kumsal sessiz kaldığında Aden devam etti. "Kriz geçirerek kaybettin Kumsal."
"Ne krizi? Kriz falan geçirdiğimi hatırlamıyorum ben."dediğinde gerildiğini hissettim.
"Geri zekâlı hafızanı kaybettin ya hani normal değil mi?"dedi Eflal alayla. Ama alaylı ifadesinin arkasındaki korkuyu görebiliyordum.
Kumsal Eflal'in söylediğini duymazdan geldi.
"Krizin sebebi ne peki? Yani kriz geçirerek olduysa krizin de bir sebebi olmalı."
"Sebebi Eren."dedim ve canım yandı.
"Eren mi? Eren ne alaka ya? Yoksa şey, bu Amerika'ya gidince kıskançlıktan mı girdim krize?"dedi Kumsal.
"Kumsal Eren Amerika'da değil."dedi Aden.
"E nerede o zaman? Amerika'da hukuk okuyor diye biliyorum ben? Hatta dönünce biz beraber davalara girecektik. Yoksa Türkiye'de mi?"
"Kumsal Eren.."derken Eflal elimi tuttu ve sustum. Eflal söze girdi.
"Kumsal Eren öldü."
Ortamı Eren'in ölüm sessizliği sardı. Dünya sanki sonsuza kadar sessizliğe gömüldü.
"Eflal!"diye bağırdı Kumsal ve birden ayağa kalktı. "Bu nasıl şaka? Böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirsin! Eren benim için çok değerli böyle bir şakaya dahil edemezsin!"
"Şaka değil Kumsal."dedim zorla. Artık boğazım acıyordu. "Eren," Yutkundum. "Öldü."
Kumsal benim söylediğimi de duyunca afalladı. "Siz kafayı yemişsiniz! Nasıl şakalar bunlar? Siz ne ara bu kadar kötü oldunuz?"
Aden ayağa kalktı ve Kumsal'ın yanına ilerledi. "Kumsal,"
"Aden,"dedi yalvarır gibi. "Onlar çok kötü insanlar olmuşlar, neler dediler bana, sen değişmedin değil mi sen hala iyisin değil mi?"
"Kumsal doğru söylüyorlar." Aden Kumsal'ın elini tuttu. "Eren'i kaybettik."
"Hayır!" Ellerini hızla çekti. "Siz yalan söylüyorsunuz! Eren beni bırakmaz! Ben Eren'i bırakmadım o beni bırakamaz! O," Dizlerinin üzerine düştü. "Beni terk etmezdi! Bizim çok güzel hayallerimiz vardı! Bırakmaz, bırakamaz o beni!" Gittikçe sesi azalıyordu ve ağlıyordu. Ellerini önce yere vurdu, sonra kafasına. Gözümüzün önünde arkadaşımız kendini yok ediyordu ve biz kıpırdayamıyorduk.
"Kumsal,"diyerek oturduğum yerden kalktım. Yanına yaklaşırken beni eliyle durdurdu.
"Yaklaşma!"diye bağırdı. Yerdeki ölmeye yüz tutmuş sarı çimleri yoldu. "Siz, siz kesinlikle yalan söylüyorsunuz! Benim arkadaşlarım bana yalan söylemez!" Yutkundu. "Benim arkadaşlarım benden bir şey saklamaz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lotus
Teen FictionBirbirinden farklı 4 kişi adeta birbirini tamamlayan bir vücudun parçaları olmuşlardı. Hayatın getirisi onları değiştirecek miydi? Bir bütün olmaktan parçalara ayrılmış bir limana mı döneceklerdi yoksa birbirlerini tamamlamaya devam mı edeceklerdi? ...