Yaşam yorardı her insanı. En büyüğünden en küçüğüne insan bir gün yorulurdu. Ve her insan sadece kendisi yoruluyormuş gibi düşünürdü. Çünkü herkese kendi hayatı zordu. Bir başkasına senin hayatın çok basit gelirken sana kendi hayatın çok zor olurdu. Verdiğim karar belki hayatımın sonu olacaktı, ama en azından bitecekti. Benim için.
Kararı vermemin üzerine sabah erkenden okula gittim ve dördüncü yılımı dondurmak için dilekçemi verdim. O da birkaç güne açıklanırdı. Geriye kalan tek şey başımıza sarılan oyunu kendi lehimize çevirmekti.
Eve geçtim. Her gün sabahın köründe kalkan Aden hala uyuyordu. Mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım. Normalde evde pek bir şey yapıp yemezdim. Sabah evden çıkarken kahvaltı yapmazdım. Günün geri kalan kısmında da dışarıda yerdim. Tost ekmeğini çıkarıp tost makinasının içine koydum. Çay için su koyup beklemeye başladım.
O sırada Aden'in sesini duyunca irkildim."Günaydııııın!"
"Niye bağırıyorsun be!"
"Ne bileyim öyle bir içimden geldi, hayırdır ne yapıyorsun?"
"Horon tepeceğim gel yanıma beraber tepelim, ya hayret bir şey ne yapıyor gibi görünüyorum Aden?"
"Ne bu afra tafra yine tersinden mi kalktın?"
"Hiç yatmadım ki, neyse sen niye bu kadar geç kalktın? Geç kalktığın nadir günlerden biri diyebilir miyiz?"
"Niye saat kaç ki?" deyip duvardaki saate baktı. Saatin 11'e geldiğini görünce gözleri kocaman açıldı.
"Ya, iki gündür uyumuyorum ben ondan, az bile uyumuşum."
"Eminim ondandır. Ya sen bir saatlik yolda bile yolda uyuyorsun, on dört saatlik yolda hiç uyumayacaksın, ya Aden sen kime ne anlatıyorsun?" dedim alayla.
"Bir şeyi de bilme be bir şeyi de bilme. Ya ne uyudum işte haram mı Allah Allah."
"Tamam tamam bir şey demedim." Aden'le konuşurken çay kaynamıştı. Sallama çayları bardaklara koyup üzerine suyu ekledim. Ekmekleri de makinadan yanmadan çıkardım. Yanına dolaptan zeytin ve peynir çıkardım.
Aden buna şükür etmeliydi evde hiçbir şey de olmayabilirdi."Geçiniz hanımefendi kahvaltınız hazır." dedim imayla.
"İyi ki bir kahvaltı hazırladın he. Tamam sen de benim yanıma gelirsen ben sana daha güzelini hazırlarım."
Daha fazla konuşmadan kahvaltıya başladık.
Birkaç dakika sonra kahvaltıyı bitirdik. Mutfağı topladım. Salona geçip Aden'in yanına oturdum. Telefonumu çıkardım."Ne zaman gidiyoruz?"
"Yarın."
"Neyle gideceğiz?"
"Deveyle."dedim sırıtarak. Derin bir of çekti Aden.
"Ya saçma sapan sorular sorma sen de! İngiltere'ye neyle gidebiliriz Aden?"
Birkaç dakika sustu. Sonra tekrar konuşmaya başladı. Yıllar geçmişti ama hala çenesi düşüktü.
"Biletini aldın mı?"
"Şu an bakıyorum."
"Tamam bana da al bir tane sonra hesap numaranı gönder hiç uğraşamam şuan biletle."dedi mutfağa doğru ilerleyerek.
"Manavdan limon alıyor sanki." dedim alayla.
"Ya, seni duydum sussana aaaaaağ!"
"Duymaman için bir çaba sarf etmedim zaten." Birkaç saniye sonra yanıma geldi.
"Neden hala bu kadar uyuzsun?"
"Peki sen neden bu kadar safsın hala?"
"Ya ne yapayım senin gibi fesat mı olayım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lotus
Fiksi RemajaBirbirinden farklı 4 kişi adeta birbirini tamamlayan bir vücudun parçaları olmuşlardı. Hayatın getirisi onları değiştirecek miydi? Bir bütün olmaktan parçalara ayrılmış bir limana mı döneceklerdi yoksa birbirlerini tamamlamaya devam mı edeceklerdi? ...