15) Kurumuş Gül Yaprakları

12 4 0
                                    

Geleceğimin üzerindeki kara bulutlar bir gün çok güzel bembeyaz bulutlara döner miydi, orasını zaman gösterecekti. Geleceğim benim elimde olabilirdi, ama geleceğime karşı hiçbir pozitif bir bakış açım yoktu. Eğer bir şey olursa bu çevremdeki insanların sayesinde olurdu.

Geleceğe umutla bakardım, umutlarımı elimden almıştı zaman.

Her şeyin gelecekte daha güzel olacağını düşünürdüm, her şey daha kötü olmuştu.

Ama geleceğim bu günle sınırlı değildi bunu da biliyordum, belki hayatımdaki insanlar hayatımın bundan sonrasını güzelleştirecekti.

Kumsal vardı, benim aynam olan. Belki benim iyi yanımı yansıtacaktı bundan sonra.

Eflal vardı, iyi yanını gösterip kötü yanını göstermeyen. Belki her halimle kabullenmemi öğretecekti bana.

Aden vardı, kendini seven. Belki bana kendimi sevmeyi öğretecekti.

Leo vardı, vardı. Hep olmalıydı.

Hayatıma aldığım, pişman olmadığım insanlardı bu saydıklarım ve geleceğimi güzelleştireceklerdi.

Buna inanıyordum.

Bu güne dek hep bir sorun çıkmıştı, her seferinde bir şekilde halletmiştik ve bundan sonra da hallederdik.

Çay bardağının kaşığın çıkardığı sesi yaklaşık yarım saattir sürekliliğe dönüşmüştü. Salonda ölüm sessizliği vardı.

Tekli koltukların birinde Kaan birinde Kerem oturuyordu. Kaan çıkıp gittikten bir saat sonra geri dönmüştü. Bu işin peşini bırakmayacağı bu yaptığından belliydi.

Biz de L koltuğa dizilmiştik. Aden de gelmişti ve Aden normal bir durumda asla gelmezdi ama neden geldiklerini duyunca merakına yenik düşmüştü.

Eflal'in gelmesini bekliyorduk, en son yarım saat önce birazdan gelirim demişti. Hâlâ gelmemişti.

Üçüncü bitirdiğim çay bardağımı elime aldım ve ayağa kalktım. "Çayı biten var mı?"

Tam olarak yarım saattir tek diyaloğumuz buydu.

"Bana da getirir misin?"dedi Aden elindeki bardağı uzatarak. Yorgun görünüyordu, bu çok normaldi Aden hâlâ uyumamıştı.

Kaan Aden'in her hareketini izliyordu. Aden ise geldiğinden beri yüzüne bile bakmamıştı.

Aden'e gülümseyerek bardağı elinden aldığımda mutfağa ilerledim. Çay bitmişti ikinci kez çay demleyecektim. Kettle'ın içine su doldururken kapı çaldı. Elimdekini bir kenara koyup kapıya doğru gittim, Eflal gelmiş olmalıydı.

"Çok geç kaldım değil mi? Neyse çok da umrumda değil onların beklemesi, sizi onlarla aynı ortamda beklettiğim için üzgünüm."

"Sorun değil, bir şey olmadı. Aden az daha Kaan'ı dövecekti onun dışında bir problem olmadı yani." Güldüm. "Hallettin mi o işi?"

"Hallettim hallettim. Sıkıntı yok bugün yapmam gerekeni yaptım." Eflal duraksadı. "Kaan ne alâka burada ya?"

"Ya anlayacağız bir dinleyelim şunları."

Eflal beni onayladığında daha fazla beklemeden salona geçtik, gözler üstümüze çevrildi.

"Eflal nerede kaldın?"diyen Aden'in sesi sert geliyordu.

"Beklettiğim için üzgünüm."dedi Aden'e mahcubiyetle bakarak. Sonra gözleri Kerem ve Kaan'a döndü. Kaşları çatıldı. "Siz hayırdır? Önemli demişsiniz?"

Lotus Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin