𝟏𝟎. 𝐁ö𝐥ü𝐦 : 𝐒𝐚𝐤𝐥𝐚𝐦𝐛𝐚ç

139 21 126
                                    


Çift rakamlı bölümlere başlarken ve nerdeyse 3 K olacakken bölümü de paylaşayım.

Evet bugün attığım 10. bölümle kitabım 3 K okunma sayısı olacak . Yavaş yavaş ilerlesekte temennim o ki birlikte daha çok büyürüz ve hikayemi daha çok okura ulaştırırız...

Bölüme gelince bence eğlenceli ve gizemli bir bölüm oldu ama sizden gelecek yorumları da dört gözle bekliyorum. İnşallah beğenirsiniz...

Satır içi yorumlarınızı keyifle okuyorum. Lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Emek harcıyorum ve sizden sadece bunun karşılığını bekliyorum. Sağlıcakla kalın. İyi okumalar...

🌸🌸🌸🌸

Saklambaç

Oyunlar her zaman eğlence için oynanmazdı. Bazen oyunlar büyük amaçlara hizmet ederdi. Bizde olduğu gibi...

Evet  bir oyun oynuyorduk ve bence bizim oyunumuzun adı tam olarak saklambaçtı. Biz ebeydik, saklananlar ise sahte komşularımız olan insanlardı. Ama bizim saklambacımızda bir kural daha vardı. Sadece suçlu ya da suçluları sobelemek ve aynı zamanda da ebeyken saklanan durumuna düşmemekti. Tek istediğimiz ise bu oyunun kazananı olmaktı.

Ve şu da vardı ki ben ekipten bir isimle saklambaç oyunumuzun içinde saklambaç oynuyordum. Bu kişi ise tabii ki de Demir'den başkası değildi. Kısacası saklanan Demir, sürekli ebe olan benden kaçıp gizleniyordu. Nedeni ise dün akşamki ortaya attığı düzmece hamilelik meselesiydi. Sorulacak bir hesap vardı ama hesabı keseceğim kişi ensesine bineceğim an kayıplara karışıyordu.

Uyanıp aşağı indiğimden beri beni gördüğü her an yönünü değiştirip rotasını başka yer çeviriyordu. Ama şu an tam karşımda rahatça Murat abinin hazırladığı kahvaltıyı ediyordu. Ekibin her üyesi masada olduğundan elim kolum bağlı olabilirdi fakat yalnız kaldığı ilk fırsatta onu kıskacıma alacaktım. O bana bakmazken ben çatala batırdığım yeşil zeytini ağzıma atıp, onun aksine gözlerimi üzerinde tuttum ve sinirle çiğnemeye başladım.

Bir yanımdaki sandalyede Murat abi otururken, diğer yanımda Melis vardı. Karşıma ise sinirlerimi bozan şahıs Demir, Efecan ve Buğra yerleşmişken, Mehmet Amir de en baştaydı. Ağzımdaki zeytini yuttuktan sonra bir parça da peynir aldım ve "Senin menemenin bir başka oluyor Murat. Bu konuda kimse eline su dökemez. Yine harikaydı eline sağlık" diyerek sandalyesine sırtını yaslayan Mehmet Amir'e döndüm. Gerçekten tadına doyamadığım menemen için ben de Mehmet Amir'e katılarak "Evet abi çok güzeldi" dedim. Murat abi yerinde kendiyle övünür gibi gerildi. "Afiyet olsun. Övünmek gibi olmasın da yemek yapma konusunda kendime rakip tanımam. Polis olmasaydım kesinlikle aşçı olurdum"

ÖLÜMDEKİ GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin