Merhaba... Nasılsınız?
Fazla uzun olmayan ama güzel bir bölüm getirdim sizlere, umarım beğenirsiniz...
Oy ve satır içi yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen es geçmeyin. Keyifli Okumalar...
🌸🌸🌸
Mazi ve Acı
Bazı yaralar asla iyileşmezdi. Hayata yarım kalmış bir vaziyette devam etmek zorunda kalırdın. Demir'in benimle paylaştığı son cümle, minnetten daha çok acıyı yansıtıyordu. Asla iyi olmayacak ve daima sızlayacak bir yara. Evvelde ne yaşadıysa ona verdiği hasar benimki gibiydi, şifası bu evrende yoktu. Ama ses tınısı ve gözleri anlatıyordu, onun da kalbi bir umut merhemi için atıyordu. Belki de Demir ile farklı acılar yaşayıp aynı derin yarayı almıştık. Bilmiyordum... Bu bir muammaydı ama tek bildiğim geçmişin onun da peşini bırakmadığı idi...
"Ne demek istedin Demir?" dedim uzandığım yerde doğruldum.
O ayağa kalktı ve arkasını döndü. "Boşver"
"Bir şey söylediysen devamını getir. Geçmişte sana ne oldu?"
Demir iki elini başına koydu sinirle nefes verip "Ne olduysa oldu. Seni ilgilendirmez" dedi ve yönünü tekrar bana çevirdi. "Neden merak ediyorsun?"
"Bilmiyorum" dedim başımı iki yana sallayarak. "Sadece bunu istiyorum. Seni tanımak, seni anlamak, seninle ilgili bir şeyler öğrenmek." Ona yaklaşıp önünde durdum ve gözlerinin içine baktım. "Ama nedenini sorma olur mu? Bunu gerçekten ben de bilmiyorum"
Demir gözlerimin içinde gezindi sadece, tepkisiz kaldı. Ardından dudaklarını ıslattı. "Demek nedensizce benim hakkımda bir şeyler öğrenmek istiyorsun. Git üzerini değiştir"
Kaşlarımı gözlerimin üstüne indirdim. "Anlamadım"
"Dışarı çıkıyoruz. Üzerini değiştir. 5 dakikan var"
Suratındaki bilinmezlik yüzünden daha fazla soru sormadım ve dediğini yaptım. Dolaptan bol bir pantolon ve tişört alıp banyoya girdim. Üzerimdekilerden kurtulup alelacele aldıklarımı giydim ve bir kez bile aynaya bakmadan kapıyı açtım. O dolabın aynasında kendini endişeli bir şekilde izliyordu ve sanki aynadaki yansımasına düşmanıymış gibi bakıyordu.
"Hazırsan" dedi kendini hala izlerken. "Yaşadıklarımdan sadece bir küçük kesiti aralamaya gidiyoruz"
Bu cümleyi kurup kapıya yöneldiğinde "Hazırım" deyip peşine takıldım. O önde ben arkada koridoru arkamızda bırakırken merdivene yaklaştığımızda birden durdu ve yanıma gelip elimi tuttu. Gerçek hayatımızı sürdürürken sahte hayatımızı da unutmuyordu asla. Tuttuğu elim karıncalanmaya başlarken yavaş yavaş alt kata indik ve göreve hâlâ devam eden arkadaşlarımızı gördük. Efecan kızarmış gözleri ile karşıdaki televizyona bakarken, Buğra ise bitse de gitsek modundaydı. Aslı ve İrem ise televizyonda odaklı kalmışlardı. Buğra bizi fark ettiğinde aniden ayağa kalktı. "Ne oldu? Bir şey mi var?"
Buğra'nın sorusu ile bütün bakışlar bizi bulurken, Efecan da bana bakarak kalktı. Demir elimi bırakıp omzuma koydu ve diğer eli ile bel kıvrımından dürtüp beni birazcık eğilmem için zorladı. "Azra'nın biraz ağrısı var. Acile görüneceğiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMDEKİ GİZ
Mystery / ThrillerYalanlar, gerçeklerin buğulanmış yansımasıdır... Hikayem devam ediyor...