𝟕. 𝐁ö𝐥ü𝐦 : 𝐊𝐚𝐥𝐛𝐞 𝐃ö𝐤ü𝐥𝐞𝐧 𝐘𝐞𝐧𝐢𝐝𝐞𝐧 𝐃𝐨ğ𝐮ş𝐮𝐧 𝐊ü𝐥𝐥𝐞𝐫𝐢

140 29 43
                                    



Merhabalar, yeni bölümü getirdim sizlere...

Kafamdaki kurgu final  bölümüne kadar hazır, sadece bunu kelimelere serpmem gerekiyor ve bunun içinde motivasyon...

Ve önümüzde  bir hayli uzun yol var zira hikayem 50 bölümden aşağı olmayacak. Ama geçen bölüm sadece 16 oy aldığı için emeğimin karşılığını alamıyorum. Bundan sonra  da hikayeme oy ve yorum sınırı koyuyorum . Kurgumu sevenler bu sınırı kıracaktır elbet. 30 oy ve 30 yorum aldığımda diğer bölümü paylaşacağım.

Lütfen oy ve yorumlarınızı unutmayın...

Keyifli Okumalar....

🌸🌸🌸🌸🌸🌸

Kulaklarımda uğuldanmalar hissederken, başım da zonkluyordu.  Kendime gelmek adına kafamdaki ağrıyı biraz olsun dindirmek için elimi şakağıma götürmek  istesem de, parmağımın ucundaki ve kolumda varlığını hissettiğim şeyler buna mani oluyordu. Kaşlarımı çatıp yüzümü  buruşturdum ve beynimi saran  sızıları yok etmek isteyerek hafifçe başımı salladım. Ciğerlerimin  sanki hasret kalmış gibi içine çektiği derin bir solukla birlikte, göz kapaklarımın açılmaya pek gönlü olmasa da  kirpiklerimi oynattım. O an  aradan  sızan ışık, irislerimin görüşünü puslayıp gözlerimi tekrar kapatıp  açmama neden oldu.

Gözlerimi ışığa tamamen alıştırmak için birkaç saniye açık tutmamın ardından buğulanmış bir insan   silüeti girdi görüş açıma. Netleştirmek için irislerimin üzerine tekrar   göz kapaklarımı çektim  ve geri  açtım. Bu defa gözlerimdeki pus silinmiş, görüş açım serbestleşmişti ama gözlerimi açtığımda gördüğüm insan sayısı ikiye çıkmıştı. Yukarıda bana bakan tanımadığım bir erkek ile bir kadın  vardı ve beni izliyorlardı.  Erkek  olan kişi elinde kağıtlar tutuyordu ve üzerinde  ise  beyaz bir önlüğü vardı. Beyaz saçlı mavi gözlü, oldukça yaşlı biriydi. Beni izleyen kadının üzerinde ise açık mavi alt ve üstlü takım vardı. Sarı uzun saçlı, genç bir kadındı.

Neler oluyordu?  Neredeydim ben? Neden bu şekilde uzanmış yatıyordum? Bu insanlar da kimdi?

Beynime  nüks eden sorularla birlikte bakışlarımı onlardan çekip toparlanmaya çalıştığım sırada boğazımda sızılar hissettim. Beni izleyen kadın yanıma gelip beni hafifçe geri  yatırdı ve yatağın kenarındaki kumandaya basarak doğrulmam için yardımcı olurken "Fazla hareket etmemen gerekiyor" diyerek nazikçe uyardı beni.

Yatakla birlikte kalkan bedenimi gördüğümde sağ kolumda serum ve  parmağımın ucunda ise bir aletin takılı olması dikkatimi çekti. Beynimdeki sorular yavaş yavaş cevaplarıyla eşleştiklerinde, hastanede olduğumu daha yeni anlayabilmiştim.

Düşüncelerimi derinleştirdikçe, beynimdeki  görüntüler daha da netleşti  ve belleğime sırasıyla yerleştiler.  Ekip ve görev, Savaş Çandar, onun evine gidişimiz, Savaş'ın tuzağına  düşmem, ormandaki kaçışım, ekiple tekrar irtibata geçmem  ve Savaş'ın beni boğmaya çalışması...

ÖLÜMDEKİ GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin