Kahvaltımızı yaptıktan sonra çay döküp içiyorduk. Balkon küçüktü ama ev, sonuncu kat olunca arkasındaki dağlar çok rahat gözüküyordu. V şeklinde dizilmiş ve bize bakıyordu.
Tuhaftı sesi yoktu ama beni, birçok insandan daha iyi anlıyordu. Kendime gelmem için gerekenleri yaptım. Son bir hamle kalmıştı ama o hamleyi karşı tarafın hamlesinden sonra yapacaktım.
Karşısındaki beklediği gibi çıkmayınca üzülen insanlar, artık herkesi yenebilme gücüne sahipti. Beklenti insanı ayağa kaldırır gibi durur ama yere düşürürdü. Acı ise yere düşürdüğü gibi ayağa kaldırırdı.
Hiç kimse beklenti kurulacak kadar değerli ve önemli değildi. Hepimiz çıkarlarımız için çalışıyorduk ondan sonra da insanlardan beklenti içine giriyorduk. Keşke beklenti kurduğumuz kadar o beklentileri de karşılasak.
Merhemi kendi elime almayı öğrenmiştim. Hiç kimseye vermezdim. Düştüğüm zaman acıma merhemi ben sürerdim. İnsanlara verdiğim merhemle acılarım daha çok büyüyordu.
Çayımı yudumlarken esen rüzgara kalbimi bıraktım. Gözlerim karşımdaki dağa bakıyordu ama zihnim çok farklı yerdeydi. İçimde bir şeylerin halledebilmişliğin mutluluğu ve halledememişliğin üzüntüsü vardı.
Duyguların kendine gelsin, Meftun! Şu an iyisin ve iyi olmaya devam edeceksin kimse seni yere düşüremez. Sadece olduğun yerde sarsabilirler.
İç dünyam kendine geliyordu ve beni yerden kaldırıyordu. Yıllarca yerde durmak ruhuma aykırıydı. Ben güçlü olmak değil kendime güzel şeyler katmak istiyordum. Fiziksel gücüm, duygusal gücümden üstün olması içime oturuyordu ama şimdi öyle gelmiyordu. İkiside benim duygularım, benim içimdeki olaylardı. İkisinden biri güçlü olunca kötü olmuyordu.
Güneşin tadını çıkarmak için karanlığın etkisini görmen gerekirdi. Bende etkisini görmüştüm. Her şey bundan sonra nasıl ilerleyecekti bilmiyordum ama sanki her şeyi yapabilirmişim gibi geliyordu. Bunu engellemeye çalışanlara inat yapabilirdim.
Tövbeler olsun ki düştüğüm zaman yerde oturup beklemeyecektim. Bir şeyleri düzeltmek için elimden ne geliyorsa yapacaktım. Beni bir tek ben iyileştirirdim ve kendimi de kaybetmek istemiyordum.
İlyas yanımda bir şeyler düşünüyordu. Kafasını kurcalayan şeyler benim meselelerimmiydi? Öyle olmasın. Benim için bu kadar kafa patlatmasın. Tamam ilk başta hoşuma gitmişti ama şimdi sadece hüzün veriyordu. Kaç yaşına gelmiştim artık tek başıma iyileşip sevdiğim insanları yormamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu Karadeniz Turu
Teen FictionHayallerimi gerçekleştirmek zordu. Özellikle de işin içine vicdanım girince bunu hak etmediğimi sanmıştım. Umutlarımın bir bir, tek tek ve acımasızca öldürdüğümü düşünmüştüm. Ama unuttuğum bir şey vardı. Ben hayallerimi yok edecek ve onları çok basi...