Karanlığın ardından çıkan kız ve erkek, sinirimi bozmuştular. Bana istedikleri kadar zarar verebilirlerdi ama kardeşime dokunmakları canımı sıkıyordu. Onları umursamak istemedim. Bir yanım ikisinide döv diyordu, öbür yanımda gereksiz insanlarla uğraşma diyordu.
Tartaros denilen kişi oyun oynanıldığını anlamamı istiyordu. Hiçbir şeyin tesadüf eseri karşıma çıkmadığı, bir plan dahilinde satranç oynanıldığını gösteriyor ve anlamam için aklına ne gelirse yapıyordu. Aniden karşıma insanlar çıkması da buna dahildi.
İnsanlarda felsefe gibi sorguluyordu ama cevapları bulamıyorlardı. Bende cevabı değişkenlik gösteren soruları sormayacaktım. Her şey açığa çıkacak ve o gün hem mağlup hem galip olacaktım. O yüzden şu günlerimi mahvetmek yerine gezmek istiyordum.
Tartaros, insanları görmeyi sevmediğimi biliyor ve o yüzden karşıma insan çıkartıp duruyordu. Bu bana her zaman sakin olmam gerektiği uyarısını yaptırıyordu. Ben ve sakinlik iki ayrı kelimeydi ve bir araya gelemiyorduk.
Barbie benzeyen kız, bana bir şey uzattı. Elindeki şey bir fotoğraftı ve onu almadan yürümeye devam ettim. İkiside istemediğim ottu ve burnumun dibinde bitiyorlardı.
"Adınız neydi?"diye bana baktı.
"Meftun" diyebildim. Kız nazikti ama çocuk öyle bir nefretle bakıyordu ki onu alt etmeyi beceremesem beni avmışım gibi parçalardı.
"Cebinizden düşürmüşşünüz. Bizde size vermek için geldik."diyerek sevimli yüz ifadesiyle fotoğrafı almam için uğraşıyor.
"Ben düşürmedim."diye onun aksine soğuk sesle söyledim. Aptal insanlar! Uğraşmak istemiyorum. Ben sadece hayatıma bakmak istiyorum.
Cebimi istemsizce karıştırdığımda mektubun olmadığını gördüm.
Kızın elindeki şey fotoğraf değil, mektuptu. Almak istemediğim için önüme döndüm.
Yüzümde gülümsemeyi soldurdular ve kendimi mutsuzlukla bunalttım. Oyun oynanılıyor ama ben başrolde olmak istemiyordum. Figüran oyuncu olsam ne olurdu?
Kafam dönüyor, zihnim karanlığa karışıyordu. Hiçbir şey olmuyordu ama zihnim patlama noktasına geliyordu.
"Gidin başımdan."diye onları sertçe uyardım. Yorgun ayaklarımda derman hiç kalmamıştı. Karşımdaki iki kişi vardı fikrimce benden nefret ediyorlardı. Ama hiçbir şey ispatlayamadığım için susuyordum, bir şey yapamıyordum çünkü elimden bir şey gelmiyordu. Birine anlatsam o kadar saçmaydı ki bana gülerlerdi. İyi misin kafayı mı yedin diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu Karadeniz Turu
Teen FictionHayallerimi gerçekleştirmek zordu. Özellikle de işin içine vicdanım girince bunu hak etmediğimi sanmıştım. Umutlarımın bir bir, tek tek ve acımasızca öldürdüğümü düşünmüştüm. Ama unuttuğum bir şey vardı. Ben hayallerimi yok edecek ve onları çok basi...