Eve gittigimizde İlyas "Doğu Karadeniz'e gitmeyi düşünüyor musunuz?"diye sordu. Bunu bende çok merak ediyordum ama sormaya dilim varmıyordu. İçimde aniden bir şey olumuştu ve bu çok saçmaydı. Altı üstü bir şehirdi, zihnim niye bu kadar fazla istiyordu ki?
Annem "Hayır, pek yoktu ama isterseniz gidebiliriz."diye bize baktığında çok istememe rağmen bir şey diyememiştim.
Efra "Eğer kafanızda böyle bir şey varsa ne olur gidelim."diye annemle babamın gözlerinin içine yalvarırcasına baktı. Masum küçük şeytan! Bu bakışla onların kalplerini fethettiğini biliyordu tabii.
"Bence de gidelim. Sıkıldım buradan. Ayrıca Akdeniz'in sıcaklığı çekilmiyor. Orada gezelim biraz." Pat diye söyledim. Bir anda söylemek iyi olmuştu.
İlyas "Eğer Beragil ile gitmeye yakın gidersek aynı yerleri gezeriz ve rehber sayesinde birçok bilgi öğreniriz." dediğinde babamın kafasına yatmıştı.
Annem "Çocukların başına dikilen bekçi gibi olmayalım şimdi."dediğinde babamla birlikte bakıştılar. Gözleriyle birbirlerine bir şeyler anlattılar ama anlamadım.
"Onlarla takılmayız ki. Sadece gitmesi zor bir yere giderken gideriz. Sonra biz ailecek takılırız. Onlarla gitmeyiz, ne onlar rahatsız olur ne biz." dedim.
Ailemle gezmek istiyordum. Başka hiç kimsenin şımarıklığını, aptallığını, pisliğini çekemezdim. Kimse beni çekmiyordu ben de onları çekmek istemiyordum. Herkes kendi kendine takılırken sadece kendilerini umursuyordu ve insanlara gülerek baktıkları için sevimli olurlardı; benim gibileri ise umursamadıkları insanların yüzüne gülmedikleri için her zaman bencil damgası yer ve onunla anılırlardı.
İki yüzlü olmadığınız sürece en bencili, en kötüsü, en vurdumduymazı, en iğrenci sizdiniz. Kendileri bilmem kaçıncı yüzleriyle olmayan karakteriyle caka satarken başkalarını aşağılarlardı. Mide bulandırıcı pislik bir hastalığı başkalarına bulaştırdıkları için yine başkalarını suçlarlardı.
Sırf yüzüm asık duruyor diye en kötüsü bendim ama kimse benim neden suratım asık diye sormuyordu. Neden bu kadar üzgünsün, neden kendini bu kadar hırpalıyorsun, sende insansın çok fazla düşünme demiyorlardı sadece ama sadece bencil bir insan olduğumu suratıma gösteriyorlardı.
Sence de haklı değiller mi Meftun? Sen insanları bu kadar umursamazken onları kapı dışarı değilde zihninin en uzak okyanuslarına iterken bir de utanmadan onlardan senin için iyi şeyler mi düşünmesini istiyorsun. Aptal olma! Kendine gel! Bu kadar canavarken insanlar seni sevmiyor ve hâliyle sana katlanamıyorlar. Her zaman önceliğin kendin ve ailen. Sana bir adım atan kişiyi kilometrelerce uzaklaştırıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğu Karadeniz Turu
Teen FictionHayallerimi gerçekleştirmek zordu. Özellikle de işin içine vicdanım girince bunu hak etmediğimi sanmıştım. Umutlarımın bir bir, tek tek ve acımasızca öldürdüğümü düşünmüştüm. Ama unuttuğum bir şey vardı. Ben hayallerimi yok edecek ve onları çok basi...