9.Bölüm: Dönme Dolap

286 18 2
                                    

Onun varlığını burada kabul etmek istemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onun varlığını burada kabul etmek istemedim. Bir insanı yokmuş saymak, benim en sevdiğim huyumdu.

Göz ucuyla baktığımda etrafına bakıyordu. Onun ne düşündüğünü merak ediyordum. Keşke zihinleri okuma gücümüz olsada sanatın en güzeli bizim olsaydı.

"Selam demek yok mu?"diye bakışlarını ve vücudunu bana doğru çevirdi. İçimden cevap vermek gelmiyordu.

"Demek, yok."diye kendi sorusuna kendi cevap verdi. Ne akıllı çocuk!

"Beynin çalışıyormuş."diye gözlerimi ona çevirdim. Bu kadar yorgun bakışlar beklemiyordu, şaşırdığı her halinden belliydi.

Kafasına dokunup "Arada işe yarıyor takoz."dedim. Bu beni eğlendirmişti. "Arada olması da iyi ya hiç olmasaydı." dediğimde bir şey demedi. Yanıma babasının hayranına mı oturmuştu?

"Bu iki oldu. Ne diye karşıma çıkıyorsun."dediğimde zihnim bir şey fark etmiş gibi ona tamamen döndüm.

"Tesadüf işte. Kader bizi buluşturuyor. Sen tesadüfe inanmaz mısın? Ben çok inanırım."dediğinde gözlerinde mutluluk vardı.

"Bende inanırım ama nedense seninle tesadüf karşılaşmışız gibi hissetmiyorum."diye ona içimdekileri söyledim.

Bana biraz daha yaklaşıp "Seni takip etmemi mi isterdin?"diye ona yakıştırmadığım bir gülüşle ve ukalalıkla sordu.

"Ne münasebet!"diye dirseklerimi banka koydum.

"Yakışıklı olduğumu biliyordum ama... Benimle tanışmam için böyle oyunlara gerek yok. Seni takip etmiyorum ama isterdin değil mi takip etme mi?"diye yüzünde oluşan küçük gülümsemeyle gözlerime dik dik baktı. Dediği şeyler saçma geldiği için şaşırdım.

"Yakışıklı mı? Sen mi?"dediğimde kendime gelmeye başladım. Bu kendini beğenmiş pisliğe bir şey diyemezsem çok üzülürüm.

"Sen kendini yakışıklı mı buluyorsun? Sarı papatya."dediğimde bu sefer taht benim ve o tahtın tacı bana ait. Her zaman ki gibi.

"Sarı papatya..."diye söylediğimi tekrar etti.

"Ne sandın? Gerçekten kendini yakışıklı mı buluyorsun?"diye bacak bacağa attım. Yakışıklı olduğunu düşünmüyordum. Evet gideri vardı ama o kadar. Türkiye standartlarının hafif altında kalıyordu. Özgüveni tavan olduğu için kendini beğenmiş olması normaldi.

"Sende güzel değilsin. O yüzden sıkıntı yok."diye benim yaptığım gibi bacak bacak üstüne attı.

"Buna alınmam mı gerek?"diye işaret parmağımı yanağıma koydum. "Eğer öyleyse alınmadım da. Birinin beni güzel veya çirkin bulması önemli değil."dedim. "Önemli olan zeki olmam. O da çok şükür ki bende bol."dedikten hemen sonra kafasına hafif vurup "Ne yazık ki sende tam yokmuş. Teneke sesi gibi geliyor kafanın içi."dedim.

Doğu Karadeniz TuruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin