Radyonun Kalbi

266 9 0
                                    

Geçmişi attıkça gelecek rahat nefes alıyordu.

Yay gibi yıllardır geriye çekilmiştim ama şimdi hedefi vurma sırası bendeydi. Geri çekildiğim kadar ileriye atıldım ve o hedefi tam ortadan vurdum.

Tohumları ekilen toprağı her gün belirli bir seviyede sulayıp rahat bırakmak gerekiyordu. Benimde toprağım yeni ekin aldı. Ağaç olup meyve vermeyi bekliyordum.
Kendimi kurtarmıştım. Geleceğimi kurtarmıştım.

Kendini korumanın yolu, insanları zihninde kötülemekten geçmiyordu. Önceden de biliyordum ama yine de onlara yenilmekten korkuyordum.  İnsanlara güvenerek kendinizden ödün vermiyordunuz. Elbette hatalar yapacak, güveninizi kıracak kişiler olacaktı. O zaman ona göre davranmanız gerekiyordu ama bu tüm insanları içine alarak nefret kusmaktan geçmiyordu. Böyle kendinizi koruyamazdınız. Kendini korumanın yolu, istediğin hayatı kurabilmek ve istemediğin şeyleri yapmamaktan geçiyordu.
Bende bu saatten sonra  buna emek göstermek istiyordum. 

Bende yarattıkları enkazlar hırçınlaşmama neden olmuştu. Hırçınlaşmaya müsait bir yapım vardı zaten onlarda daha fazla teşvik etmişlerdi. Her şeyi kendi içimde çözünce hırçınlığımın azaldığını hissediyordum. Elbette karakterim gereği tamamen silinmese de sanki tetiklenmelerim yavaş yavaş azalıyor gibiydi.

Arabamıza binip evimize doğru yol alacaktık. Eşyalarımızı aşağıya indirmeye başladık. Annemle babama dünkü olan her şeyi detaylıca anlatmıştım. İlyas'da destek olmuştu.

Onlara Ufuk hakkında "Beni uyuşturucu satmak ithamından kurtardı ama bize yalan söyledi."dediğimde ona çok kızmışlardı ama yaptığı iyiliği duyunca çok bir şey dememişlerdi.

Annem onu çok severdi. Dört yıl önce mahkemede seni savunur dediğinde ona inanmamıştım ama gerçektende o beni savunmuştu. Ona çok ayrı bir güveni vardı. Şimdi yıkıldı mı bilmiyorum ama hâlen daha seviyordu.

Ufuk'la küçükken bir ara tıp hakkında konuşmuştuk.

"Sen doktor olmak istemiyormusun?"diye gözlerimi kocaman açarak sordum.

"Herkes doktor olmak zorunda değil Meftun!"diye oyuncak arabasıyla oynamaya başladı.

"Tabii ki değil! Ama... Hey beni dinle!"diye oyuncağını elinden aldım.

"Tamam, dinliyorum."dediğinde oyuncağını almaya çalıştı ve ona vermedim. Bir şey anlatırken dinlenilmemesi sinirimi bozuyordu. "Almaya çalışma!"diye kızdım. Biz 9 yaşındaydık hâlen daha oyuncakla oynuyordu.

"Sen niye doktor olmak istiyorsun?"diye bana sordu. Bu soruyu beklediğim için hemen konuşmaya başladım.

"İnsanlara iyi gelmek istiyorum. Onların yaralarını sarmak istiyorum. Birçok kişi çok fazla kalp kırıyor. Ben onlardan olmak istemiyorum. İnsanlara iyi gelmek istiyorum."dediğimde güldü.

"Daha yaşın kaç ki insanlara iyi gelmek istiyorsun?"diye alaylı sordu. Onun koluna vurdum. "Yaşımın kaç olması önemli değil. Önemli olan bu kadar insanın kalbi kırık olması. Bence ben onlara iyi gelebilirim." dedim.

"Ayrıca sen 9 yaşında oldun hâlen daha oyuncakla oynuyorsun."diye arabasını ona verdim. "Benimde kalbimi onarır mısın? Çünkü küçük kızıl saçlı bir kız beni üzüyor."diye bana güldü.

Doğu Karadeniz TuruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin