Hayat Oyunu

26 3 33
                                    

Bölüm 14/ Hayat Oyunu

      Buraya geleli sadece birkaç gün geçmişti, çok uzun süre sayılmazdı ancak ben çok bunalmıştım. Neredeyse her gün verdikleri vitaminleri içmek için zorundaydım. Söylediklerine göre beynimin gücümü daha kolay kavramasını sağlıyorlardı ancak onları içmekten hiç hoşlanmamıştım.

Blake'i her zaman dışarıda görüyordum, onu erkenden gönderiyorlardı ve gece çok geç saatlerde gelebiliyordu ki bu, bana bilgi vermesi açısından işimi zorlaştırıyordu.  Neredeyse hiç dışarıya çıkamıyordum, genelde odadan çıkmama izin yoktu. Özellikle geçen gün yaşadığım olaydan sonra, herkes daha da katı olmuştu. Çıktığımda, gereksiz beyaz ve altın kan kaynaşma yemeklerinden yapıyorlardı. Her biri sahte gülücükler ve memnuniyet havası takınıyor benim küstahlığımı idare etmeye çalışıyorlardı. Bir çocuk gibi davranıyordum çünkü ancak bu şekilde her şeyi burunlarından getirebilirdim ve bundan pişmanlık duymuyordum.

"Yemekten sonra dışarı çıkacaksınız demek" Blake'in sesini duyduğum an bakışlarım ona döndü. Sonunda boş bir zaman yakalamış olmalıydı.  Blake gözlerini odamda gezdirdi. Onun sorduğu soruyu es geçerek,

"Senin odana giremediğim için sürekli buraya gelirsen dikkat çekmez mi?" dedim. Artık onun odasına girmeme izin yoktu. Hiçbir soylunun odasına giremez, hatta yaşadıkları yerin yakınına bile giremezdim. Bana baktı ve başını iki yana sallayarak beni reddetti. Bu

"Buraya geldiğimden kimsenin haberi yok,"

"Nasıl?" dedim alayla kaşlarımı kaldırarak. Burada uçan kuştan haberi olan Vincent'dan bahsediyorduk.

"Gücümü unuttun galiba, onlar şu an çalıştığımı sanıyorlar, kimse bir şey sorgulamaz merak etme. Bunu her zaman yaparsam anlaşılır ancak sıklıkla yapmadığım için sorun yok. Önemli bir şey söylemeye geldim." Blake'in gücü duyguları manipüle etmek olduğu için kolayca buraya girmişti. Son derece ciddi ifadesi söyleyeceği şeyden dolayı hafif bir endişe duymama neden oldu. Gözleri gözlerimle buluştuğunda gergince kıpırdandım. Gece gibi kopkoyuydu...

"Bugün akşam Vincent'ı iyileştirmeni sağlayacaklalar." Doğruldum ve başımı iki yana salladım. Bunu yapmazdım, yeterince şey bilmiyordum ve gücüm yeterince gelişmiş değildi.

"Hazır değilim." Korkuyla konuştuğumda bana doğru bir adım atıp sıkıntılı bir nefes aldı ve beni sakinleştirmek istercesine ellerini kaldırdı.

"Biliyorum ve bundan kurtulmalıyız. Eğer onu bugün iyileştirişsen, ölürsün. Sadece bugünü atlat yeter. Geri kalanında gücünü geliştirmen için sana yardım edeceğim. Bugün buranın çok yakınında bir yer keşfettim. Sadece bir bahane bulup atlatırsan, sana yardımcı olabileceğim Liana." Ona baktım, derin bir nefes aldım. Beni kendimle baş başa bırakması içimde bir dehşet duygusu oluşturmasına neden oldu.

"Pekâlâ, ya yapamazsam? Ya bir yolunu bulamazsam?" Gözlerini camdan dışarıya dikti,

"O zaman ben yapacağım. Sadece sen kendine ve başka hiçbir şeye zarar vermeden basit bir bahane üretebilirsin. Benim yaptığımsa daha büyük olacak ve büyük ihtimalle Vincent'ın her şeyi öğrenmesine yol açar. O nedenle başarsan iyi olur." Hafifçe gülümseyince kaşlarımı çattım, "Eğer ben başaramazsam ne yapacaksın?" dedim Gözlerinin gözlerimle buluşmasına neden olarak. Sıkıntılı bir nefes verdi ve hemen ardından,

"Liana." dedi "Biraz düşünmeye ihtiyacım var. Bir plan kurmalıyım, en azından detaylarını belirlemem lazım." Ona yaklaştım,

"Plan benimle ilgili, bilmeye hakkım var değil mi?" Beni onayladı,

"Hakkın var ancak o odada akıl okuyucular da olabilir. Henüz seninle önemli şeyleri paylaşamam." Söyleyebileceğim bir şeyim kalmamıştı. Bana çok az şey anlatıyordu ve bu bazen onunla ilgili huzursuz olmamam neden oluyordu.

RAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin