Gizemli Rehber

33 11 44
                                    

4

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4. BÖLÜM

Gizemli Rehber

     Sarsıntıyla uyandığımda gözlerimin bağı çözülmüş ellerim serbest kalmıştı. Kaşlarımı çatarak doğruldum ve korkuyla etrafımı süzerek sırtımı arabanın kapısına yasladım. Büyük, siyah bir arabanın içerisinde engebeli yollarda ilerliyorduk ancak bu insanlar avcılar değildi. Yanımdaki bir kadın kolumu sarmayı yeni bitirmiş görünüyordu. Ellerindeki kanı onun eline su döken başka bir kadın sayesinde temizlerken tahammülsüzce beni süzdü. Onlara tedirgin bir bakış atıp gözlerimi ön tarafa diktim. İki kişi oturuyordu, bakışlarım camdan dışarıya kaydığında nerede olduğumuzu tanıyamadım.

"Kimsiniz siz?" dedim sert bir sesle, açıkçası şu an tehdit edecek bir pozisyonda olmadığımı biliyordum ancak yine de güçlü duracaktım.

"Sakin ol kızıl kan, sizi tepenin öbür ucunda bırakacağız. Ufak çocuk ve arkadaşın da öbür arabadalar." Onların da güvende ve benimle olduğunu anladığımda derin bir nefes aldım. Onları süzdüğümde pembe olduklarını tahmin edebiliyordum. Bana kızıl diyerek kendinden farklı olduğumu düşündürtmüştü ancak toplumdaki yerlerimiz farklı sayılmazdı.

"Beni neden kurtardınız?" Öndeki oğlan eliyle siyah saçlarını karıştırdı ve bana kaçamak bir bakış attı. Yüzünde hafif bir sırıtış oluştuğunda ona, ters bir şekilde bakmaya devam ettim.

"Onlar bizim bölgemize girdi. Dağcıların bölgesine giren her avcı mümkün olduğunca çabuk buradan paslanır." Dağcılar, bu adı bir yerden duyduğuma emindim. Sadece hiçbir zaman üzerinde durmamıştım. Bir bölgeyi ele geçirdiklerinden, beyazların onlara bulaşmadığından ve kaçak işlerde onları kullandığından bahseden bir dedikodu ana kenti sarsmıştı. Kırmızıların onlar için yaptıklarının karşılığında o bölgeye avcıların girmesini yasaklıyorlardı.

"Bütün şehir, hatta ülke seni arıyor." Öndeki kızıl saçlı kadın konuştuğunda bakışlarım hızla ona çevrildi. Sert yüz hatları ve umursamaz görüntüsüyle insanın tüylerini diken diken ediyordu. Benimle göz teması kurmuyor ve elindeki silaha mermi dolduruyordu.

"Aslında para ödülü de koymuşlar yaklaşık yüz bin Silion yani..." Şaşkınlıkla duraksadım

"Bir milyon Kuart ediyor." Bu bir kırmızının kendi dünyasındaki zenginlerden birisi olması demekti. Benim için neden o kadar yüksek bir ödül koymuşlardı? Bilmiyordum.

"Çok saçma, ben bu kadar önemsenecek bir şey yapmadım." dediğimde önceki oğlan omuz silkti ve

"Bomba sende patlamış." dedi. Beni teslim edeceklerini biliyordum hangi aptal etmezdi ki, bir plan düşünmeliydim bu nedenle emin olmak isteyerek hafifçe boğazımı temizledim ve

"Beni teslim edecek misiniz?" diye sordum. Kızıl kadın sıkılmış bir iç çekip benimle göz göze geldiğinde gergin bir şekilde ona baktım.

"Aslında edecektik ancak patron kendi kanımıza yani pembelere ve kırmızılara ihanet etmemizi istemiyor. Sırf bu nedenle sizi güvenli bir bölgeye bırakacağız."

RAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin