İmparatorluk Savaşları

11.BÖLÜM-PARTİDE KARGAŞA

Bu akşamki partiye zorla katıldım ama iyiki de katılmışim, şu an elimde bir çok bilgi var.

Saat 19:00 da hazırlamaya başladım. Üstüme eskiden annemin olan ve onun sürekli giydiği elbiseyi giymeyi istedim. Elbise staplez, eteği kısa ve alta doğru açılıyor ayrıca arkasında da Shiroka birliklerinin amblemi var. Amblem kafes içinde ateş , su, rüzgar, toprak, ölüm ve kara büyülerinin sembolleri.

Saat 19:50 de salonun önüne geldim. Tek kelimeyle TIKLIM TIKLIMDI. O kadar çok insan vardı ki nefes alamıyordum. Sonra ileride Ako ve Riko'yu gördüm. Onlar da beni görünce yanıma geldiler. Elbisemin çok güzel olduğunu söylediler. Ben de aynı şeyi yaptım. Sonra Souma ve Emiya ' yı gördüm. Ardından komutan ağabeyi ile konuşarak geldi. Sonra kafasını bize çevirdi ve o anda dili tutuldu :

- M-m-merhaba, dedi. Biz de Merhaba dedik. Bana dönüp:

- E-e-elbisen üzerine tam oturmuş , dedi. Bunu söylerken sanki biraz utanıyordu.

Saat 20:00 da başladı parti. Ilk önce yemek yendi sonra dans edildi. Tabi ben kenarda oturup öylece izledim. Tam o sırada büyük camlardan iki tanesi bir anda kırıldı. Herkes telaş içinde camlardan uzaklaştı. Öğretmenler kılıçlarını çıkardılar. Komutan hemen önümüze geçti. Birden camdan içeri bir kız bir erkek girdi. Bu kız benim geçen gece gördüğüm kızdı! Yanındakinin kim olduğunu bilmiyordum ama yüz tanıdık geliyordu. * Kesin benim için geldiler* diyordum içimden. Sonra kız konuşmaya başladı :

- Sevgili dostlar, ben Nida Ratoroskr. Buraya sadece bana ait olan bir şeyi geri almak için geldim. Ben Allen Walker'ı arıyorum. Şu an burada olduğunu biliyorum. Saklanmanın faydası yok, dedi. Herkes dönüp bana bakti. Nida da bana bakti:

- Evet şimdi onu geri ver, dedi.
- Neden bahsettiğini anlamıyorum. Niye beni arıyorsun? Ne istiyorsun?! Bana:

- Ben senin gücünü istiyorum, Ejder ruhunu istiyorum, dedi. Tabiki 'Hayır ' dedim. Sonra biraz bekledi, sonra da eline bir kunai alıp (kunai= bıçak) bana doğru fırlattı. Bana gelecekken komutan önüme geçti ve bir kalkan oluşturup atışı durdurdu. Sonra kız aşağı inip bana doğru yürümeye başladı. Kimse hiç bir şey yapmadi. Bana bir iki adım kala öğretmenler kıza büyüyle ateş etmeye başladılar. Demek hocalar benim Yüreğimin ağzıma gelmesini beklemişler. Sonra kız geri çekildi ve bana dönüp:

-Gelip er ya da geç senin gücünü alacağım! dedi ve pencereden çıkıp gitti.

Öğretmenler şu an salonda açılan iki koca deliği kapatmaya çalışıyorlar. Komutan ve bizim ekip hala olay yerinde olayın şokunda. Ben ise korku ve utanctan odama kaçarak şu an yatağımda yatıyorum. Ama en azından şu adı batasıca kızın niyetini öğrendim ve yanındaki meymenetsiz çocuğun kim olduğunu hala bilmiyorum.