8.Bölüm

426 30 2
                                    

Notu tekrar cebime koydum.

Neden Barlas olmadan önce bu notlar beni heyecalandırıp etkiliyordu neden seviniyordum?

Barlasın olduğunu öğrenince ne değişmişti?

Yoksa Arel mi olmasını isterdim.

Kafamı hızlıca iki yana salladım saçmalama Eliçe neler düşünüyorsun öyle, hem onu ne kadar tanıyorsun ki? Kendine gel.

Biri beni bu halde görse şizofren sanacağına yemin edebilirim.

İşe devam edecektim ama arabamı satıp bir ev almam lazımdı iyi kötü bir ev, barda kalamazdım artık.

Ve ayrıca yarın ilk işim gizlice eve gidip tüm kıyafetlerimi almak olacaktı.

***

Arabayı sokağın köşe başına görülmeyecek kadar park ettim.

Telefondan saate baktığımda annemgilin evden çıkış saati olduğuna kanaat getirdim.

Telefonu elbisemin cebine atıp kafamı uzattım.

Bir dakika sonra annem ve babam görüş alanıma girdiler kafamı hızla geri çevirip duvara yaslandım derin nefes alıp

gözlerimi kapattım.

Düşünme Eliçe onları düşünme.

Kafamı tekrar duvardan uzatınca arabanın uzaklaştığını gördüm.

Arabama binip evin kapısının önüne park ettim.

Aklıma gelen fikirle torpido gözüne yöneldim.

Gözüme çarpan arabamdan hiç çıkmayan evin yedek anahtarlarını elime aldım.

Seri bir şekilde arabadan inip bahçenin kapısını açıp içeri attım kendimi.

Anahtarları deliğe girdirdiğim halde dönmüyordu.

Sinirle çevirmeye çalışıyordum ama, yok olmuyordu işte.

Kapının açılmasıyla olduğum yerde kaldım.

Hizmetçi ne diyeceğini bilmez halde adımı söyledi.

"Neden açılmıyor" diye sinirle soludum.

"E-Eliçe hanım anneniz"diyip cümlesini yarıda kesti, uygun cümleyi arıyor gibiydi.

Devam etmesi için kollarımı göğsümde kavuşturup başımı salladım.

"Kiliti değiştirdi efendim"

Suratım nasıl bir hal aldı merak ediyordum.

Gözlerim yanıyordu.

Tam içeri gireceğim sırada yine lafa girdi hizmetçi.

"Ve efendim eşyalarınız hazır. Valizlerinizi getiriyim, kesin talimat Yasemin hanım içeri girmenizi istemiyor"

Göz yaşlarımın boynuma doğru yol aldığını hissedebiliyordum.

Kafamı salladım sadece.

Hizmetçi aceleyle içeri girdi.

İki koca sarı valizlerimi getirdi.

"Arabanıza kadar götüreyim efendim"

Duymamış gibi yaparak valizleri aldım elinden sürükleye sürükleye arada dengem bozularak valizlerin tekerleği takıla takıla

güçlükle getirdim.

Bagajı açıp -en zor kısmı- valizleri koydum.

Bagajı kapatıp yerimi aldım.

Hızla bara doğru sürdüm arabayı.

***

Bara girdiğimde Burak yanıma gelerek "Barlas bey Eliçe geldiğinde hemen yanıma gelsin" dedi.

"Ne istiyormuş" dedim bıkkın sesle.

Hiç derdim yokmuş gibi birde bu adamı çekemezdim.

"Bilmiyorum ama gitsen iyi olur sinirlenince pek iyi olduğu söylenemez" son cümlelerine doğru suratını buruşturdu.

Keyfim olsa bu sevimli haline gülebilirdim.

Başımı sallayıp merdivenlere doğru yöneldim.

Barlasın odasına girdim ama kimse yoktu.

Gözüm masaya odaklandı.

Geçenki papatya hala masanın üzerindeydi.

Beklemek ve beklememek arasında kalırken omuz silkip odadan çıktım koridorun sonundaki oda yarım açıktı ve içeriden iki

erkek kahkaha sesi geliyordu.

Biri Barlastı ama diğer kişinin sesini çıkaramadım.

Seslerin geldiği odaya doğru yöneldim elimi kaldırıp kapıyı iteceğim sırada duyduklarım beni frenledi.

"Cem Arelin surat ifadesini görmen gerekiyordu" diyip tekrar sinir bozucu kahkaha attı Barlas.

Cem denen adam "Hayal edebiliyorum" diyip karşılık verdi Barlasa.

Barlas gülmesini keserek "Kızda hemen inandı yalnız"

Cem kendini durduramıyordu "Oğlum sen kim aşık olmak, çiçek almak, güzel notlar yazmak kim"

Ceme karşın Barlas çok ciddi bir ses tonuyla"Bu sefer Areli bitireceğim Cem bu sefer gerçekten bitecek ve bura benim olacak"

Cem gülmesini kesip "Acıyorum Arele"

Ağzım açık dediklerini şeyleri hazmetmeye çalışıyordum.

Ne yani Barlasın yaptıkları oyunmuydu?

Çiçekler notlar Ares mi göndermişti?

Peki Barlasın Arelle alıp veremediği ne vardı?

ArelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin