13.Bölüm

396 20 3
                                        

Güzel yorumlarını için teşkkür ederim,
Keyifli okumalar :*

Aşkla Arele baktım.
Dudaklarına eğilip öptüm.
Öpüşüme nazikçe karşılık verince kollarımı boynuna doladım.
Sanki incitmekten korkuyormuş gibi öpüyordu bunu hissedebiliyordum.
Bir süre nefessiz kalınca geri çekildik.
Arel dizlerime yatınca saçıyla oynamaya başladım.

Gözlerimin içine bakıyordu.
Ve bu bakışlar içimi titretiyordu.
Gözlerinden herşeyi okuyabiliyordum.
Sevgisini, aşkını sözcüklere gerek yoktu aslında gözleri herşeyi anlatıyordu.

Saçıyla oynamadığım boşta kalan elimi aldı dudaklarına götürerek avucumun içini öptü nazikçe.
Hoşuma gidiyordu böyle nazik dikkatli olması, özel hissettiriyordu mesela.

Elimi hızla atan kalbinin üstüne koydu gülümsedim.

Gözlerini tekrar gözlerime çevirerek cümlesine başladı.
"Seni çok değer verdiğim bir insanla tanıştıracağım"
Heyecanıma yenik düşerek "Kiminle" diye sordum.
"Annemle"
Şaşkınlığımı gizleme gereği duymayarak "Ama ben çok heyecanlanırım, hem çok erken ve bu nereden çıktı" peş peşe sıraladığım cümlelere karşın erkeksi bir kahkaha attı Arel.
"Eliçe bir derin nefes al"
Ardından devam etti cümlesine"Hani derler ya erkekler çok sevdiği kızları annesiyle tanıştırır, ben de tanıştırmak istiyorum işte, hem anneme bir sözüm vardı gerçekten sevdiğim kızı mutlaka onunla tanıştıracaktım"
"Ya annene rezil olursam, ya saçmalarsam yanında"
"Şu an sen saçmalıyorsun meleğim, seni tanısaydı eğer kesin gelini yapardı"diyip güldü.
Ayağa kalkıp benide kaldırdı "Hadi gidelim"
Gözlerimi ayırarak "Şimdi mi" dedim
"Evet, hadi"
"Ama Arel-"cümlemi bitirmeme izin vermeden
"Bana güven ve telaşlanma"
Uzattığı eli tutarak arabaya yönlendirmesine izin verdim.

***
Araba durduğunda geldiğimiz yere baktım sonra hızla bakışlarımı Arele çevirdim arabadan iniyordu, Arel inince ben de indim.
Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Bu, burası"
Doğru kelimeyi bulamayınca devam ettim cümleme "Annen, ö-öldü mü?"
Arel bana bakıp başını salladı.
Bu sefer o elini uzatmadan destek verircesine elini tuttum.
Annesinin mezarına yönlendirmesine izin verdim.
Kim bilir ne yaşamıştı Arel, kısa sürede olsa tanımama rağmen duygusal bir yapıya sahipti sanki herşeyi düşünen kafaya takan bir tipti.
Ve söylediğine göre annesine değer veriyordu.
Kim vermezdi ki ailesine değer?
Gerçi ben verdim de ne oldu?
Koca bir hiç.
Ama insan sevdiklerini kaybedince hep bir tarafı yarım kalırdı, acı geçmezdi, bir hatıra bir resim bir sözcük hep hatırlatırdı, kabuk bağlayan yarayı hep kanatırdı.

Arelin durması ile düşüncelerimden koparıldım.
Ben de durup Arelin baktığı mezar taşına baktım.

Düzenli olarak gelindiği, toprağa bir demet konulan papatyalardan belliydi.
Mezar taşındaki yazan ismi okudum.

-Seza Atan

Bakışlarımı tekrar Arele çevirdim.
Boğazını temizleyip acı bir şekilde güldü, içim cız etti.
Özlüyordu, acı çekiyordu.

"Bak, hep bahsediyordum ya sana, getirdim onu anne"

Gözlerim dolu dolu Arele baktım.

Elimden tuttu.

Tekrar acı gülümsemesini sundu.

"Adı Eliçe, çok güzel değil mi? Onu seviyorum"

Artık göz yaşlarım direnemedi sızdı yanaklarıma.

Arel her konuştuğunda içimden bir şey kopuyordu sanki.
Konuşamıyordum ne diyeceğimi bilmiyordum ki konuşayım.

Elimi bırakıp mezara çömeldi.
Elleri toprakla buluşunca fısıldadı
"Seni çok özlüyorum"
Arel duymadığımı sanıyordu ama duyuyordum işte, hatta bağırarak ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.
Ayağa kalkıp "Seni seviyorum" dedi.
Bana dönüp tebessüm etti.
"Gidelim mi?"
Nasıl başarıyordu güçlü olmayı?
Uysalca başımı salladım.
Mezarlığın çıkış kapısına yönelirken Arel cebinden sigara ve çakmak çıkardı.
Şok olmuş vaziyette "Arel sen, sen sigaramı içiyorsun?"
Güldü "Erkekler ağlamaz yalanına inana inana ağlayamadım bunca zaman" omuz silkip "Oturdum bir sigara yaktım ben"

Arelin sigara içmesi, ne yalan söylüyüm garibime gitmişti, sanki herkes içebilirmiş ama o içemezmiş gibi.

Burnumun ucuna baş parmağıyla hafifçe vurup "Hem nedenmiş ben içemez miyim"

"Garibime gitti"

"Sürekli içmiyorum, ayrıca sizde içiyorsunuz küçük hanım"

İmasını duymamış gibi yaparak "İçki içiyor musun" dedim.

Kafasını sallayarak "Hayır, sevmiyorum"

Arabaya geldiğimizde sigarasını yere attı, kapımı açıp beni oturttu kemerimi bağlayıp "Gözümden kaçmadı sanma hiç dikkat etmiyorsun" dedi sahte bir kızgınlıkla.

"Boğuluyormuş gibi hissediyorum" dedim.

"Benim yanımda takmanı istiyorum"

Bir şey dememe izin vermeden kapımı kapattı.
Kendi yerine geçip arabayı çalıştırdı.

***
Görmeye alıştığım eve bakınca Arele soru sorar bakışlarımı yönelttim.

"Orada kalmanı istemiyorum Eliçe"

"Seninle birliktemi kalmamı istiyorsun" dedim.

Kafasını sallayıp "Daha güvenli"

Bir müddet düşündüm.
Barlas pisliği artık bana orada rahat vermeyecekti.
Arelinde "Lütfen" demesiyle yelkenleri suya indirip "Tamam" dedim.
Gerçi Arelle kalmayı daha çok vakit geçirmeyi tabiki isterdim.
Ve bunuda kabul ederek gerçekleştirecektim.

Arel evin kapısını açmasıyla eliyle bana yol verdi.
"Odanı göstereyim" diyip önden gitti.
Misafir odasını tahmin ettiğim beyaz ve su yeşiline hakim olan odaya baktım oldukça ferahtı.

Arel odadan çıkıp yaklaşık iki dakika sonra yanıma geldi
"Yarın eşyalarını alırız şimdilik bunlarla idare et" diyip onun olduğunu tahmin ettiğim beyaz tişörtle lacivert eşofman altını aldım elime.

Giyinmem için müsade edip odadan çıktı.
Üstüme geçirip aynadan kendime baktım gerçekten çok komik duruyordum.

Arel kapıya vurarak "Girebilir miyim?" Dedi.

"Evet"

Arele baktığımda onunda üzerini değiştirdiğini gördüm.
Erkeksi bir kahkaha atıp "Çok tatlı görünüyorsun" dedi.

Gözlerimi devirerek "Dalga geçme Arel" dedim.

"Neden dalga geçeyim, öyle görünüyorsun"
Gülümsedim.

"Hadi dinlen uyu, bir şey olursa uyandırman yeterli" diyip saçlarımı içine çekerek öptü "iyi geceler Meleğim"
Ben de Arele sarılarak "İyi geceler" dedim.

***
Gözlerimi büyük bir gürültüyle açtım etraf karanlıktı saat gecenin kaçıydı acaba.

Hızla yataktan doğrulup Arelin odasına gittim.
Kapı açıktı içeriden de ışık geliyordu.
Kafamı uzatıp içeri baktım Arel ellerini şakaklarına bastırmış oturuyordu.

Yere baktığımda sürahi ve bardağın parçalara ayrılmış olduğunu gördüm.
Seri adımlarla Arelin yanına gittim "Arel iyi misin, ne oldu?" telaşla çıkan sesime hakim olamamıştım.

"İyiyim sadece saçma bir kabus gördüm" dehşet içinde bana bakıyordu.

"Ne gördün?"

"Dedim ya kabus işte, sadece kabus" kendi kendini rahatlatmak istermiş gibi söylemişti bunu.
Konuşmama izin vermeden tekrar başladı cümlesine "Benimle uyur musun Eliçe"
Başımı evet anlamında salladım aksi taktirde Areli bu halde bırakmak istemiyordum.
Güvenli kollara girip başımı göğsüne yasladım.
Arel saçlarımı okşuyordu ve ben mayışıyordum.
"Söz ver bana" dedi Arel.

"Ne için"

"Beni asla bırakmayacığına"

"Söz" dedim

"Seni asla bırakmayacağım ne olursa olsun senin benim yanımda olduğun gibi ben de senin yanında olacağım"

Arel beni sevgiyle iyice sarmaladı.

Birbirimizin huzuruyduk biz, bu huzuru bir kere tatmışken nasıl bırakabilirdik ki?

O benim ilacımdı mesela içmezsem tekrar hasta olurdum.

ArelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin