12.Bölüm

411 23 9
                                    

Aşk neydi?
Kimine göre mutluluk kimine göre umutsuzluk.
Sanırım bana mutluluktu.
Hep sevgi bekledim, birilerinin beni sevmesini, benimle ilgilenmesini, benim için telaşlanmalarını istedim.
Çok mu şey istedim bilemiyorum ama sadece istedim.
Her insan ilgi ister, sevgi ister.
Yalnızlık kimine göre güzeldir ama altında yatan bir nedenden dolayıdır mesela.
İnsanlardan bıkarsın, kazık yersin, sevilmeyi beklersin ama olmaz ve sende kimseden bir şey beklemeden yalnızlığa sığınırsın.
Peki ben neden sığınamadım?
Neden hep yalnızlıktan korktum?
Neden hep sevilmek istedim?
Annem ve Babamdan göremediğim sevgiyi Arelden görüyordum.
Peki bu durumdan hoşnut muydum?
Kesinlikle, sonuna kadar.
Hayatta kaybetmekten korkacağım insanı kalbim belirlemişti bile.
Beni seven adam, bana papatya gönderen adam, sevgisini notlara döken adam.
Bana ayrılan barın odasında Areli bekliyordum heyecanla.
Beni bir yere götürecekmiş.
Çok sordum ısrar ettim ama 'Sürprizler söylenmez prenses' diyip yanağımı sıkmıştı.
Nereye götürecekti acaba?
Düşünlerimi gelen mesaj sesi böldü.

Gönderen: Arel
Geldim, dışarıda bekliyorum.

Mesajına cevap vermeden küçük odada olan duvara monte edilmiş boy aynasından kendime baktım, sarı uzun ve askılı elbisemi giyinmiştim saçlarım dalgalı olduğu için yapma gereği duymadım, gerçi istesemde yapamazdım o ayrı konu.
Kendimi son kez baştan aşağı süzünce fena olmadığıma karar verdim.
Hızla odadan çıkıp Burak'a el salladım
Gülerek "Görüşürüz kaçak" dedi.
Gözlerimi devirip "Görüşürüz" dedim.
Kaç gündür yalnız bırakıyordum Burak'a ayıp oluyordu ama telafi edeceğimi düşünerek arabaya yöneldim.
Arelin yüzünde her zaman ki tatlı tebessümü vardı.
Arabanın kapısını açtım.
Gözlerimin içine hayran hayran bakıp
"Çok güzel görünüyorsun" dedi.
Gözlerimi kaçırarak "Teşekkür ederim" diye mırıldandım.

Utanınca kızarma gibi bir huyum yoktu genellikle çok bağırınca, ağlayınca kızarıyordum sinirden.

Utandığımda gözlerimi başka yere çevirir odak noktam başka yer olurdu.

O yüzden yine gözlerimi başka yere çevirmiştim.

Araba hareket etmeyince Arele baktım.

Üstüme doğru eğilince ne yapacağımı bilmeyerek kendimi kastım.
O güzel kokusunu içime çektim saçları çeneme değip gıdıklandırıyordu tenimi.
Arelin yaptığı şey ise emniyet kemerimi bağlamak oldu.
Bozuntuya vermeyerek gülümsedim.
Arel ise aklına bir şey gelmiş gibi
"Eliçe torpidoyu açar mısın" dedi.
Kafamı sallayıp açtım torpidoyu.
Minik papatya desenli fularımı görünce şok yaşamadım desem yalan olurdu.
Gerçi alışmam lazımdı Arel böyleydi, insanı her an şaşırta biliyordu.
Yüzümdeki şaşkınlığı görmüş olacak ki erkeksi bir kahkaha atarak "Unutmuştun hep sakladım, uğurum oldu" dedi.
Söylediği şeye güldüm.
Kırmızı ışıkta durduğumuzda Arel elimden aldı fuları, ne yapacağını dikkatle izlerken gözüme bağladı.

"Şaka mı yapıyorsun Arel"
Sahte kızgınlıka"Lütfen gözlerini açma Eliçe, ve rica ediyorum oyun bozanlık yapma, çok az kaldı"

"Peki, peki açmıyorum" dedim pes ederek.
Zaten az kalmıştı, eninde sonunda görecektim o sürprizi, birazcık dayanabilirdim sanırım.

***

Araba durduğunda ellerim gözlerime yeltendi ama benden önce iri eller ellerimi tuttu.

"Sakın Eliçe"

"Ama geldik"

"Ben açacağım" diyip arabanın kapısının açılmasıyla Arelin arabadan inmesini anladım.
Tahminen, beş-altı saniye sonra benim kapım açıldı.
Arel beni dikkatle arabadan indirip nazikçe belimi kavradı.
Heyecanlı bir ses tonuyla "Çok merak ediyorum, lütfen aç artık gözlerimi Arel" dedim son cümlelerim yalvarır gibi çıkmıştı, sanırım dayanamadı durduk.
Elleri bağladığı gözlerimi açtı.
Gözlerimi açtığımda bu güzel manzara karşısında ağlayacaktım.
Her yer papatya doluydu.
Ve bir köşede dereden su akıyordu yerde minderler vardı.
Minderlerin özel olarak hazırlandığı belliydi.
Heyecanla Arele döndüm.
Tebessüm etti "Beğendin mi"
Bunu sorması bile saçmaydı şimdiden buradan gitmek istemiyordum bile.
"Beğenmek mi?" Her cümleye vurgu yaparak "Ba-yıl-dım" dedim sonra gülerek "Beni burada unutabilirsin"dedim.

Nerden bulduğunu anlamadığım bir sepet verip bana "Hadi gel toplayalım" dedi Arel.

İçimden beni mutlu eden bu adama öyle sarılmak geliyordu ki...

Dayanamadım sarıldım.
Her şey için sarıldım.
Bu güzel sevgisi için sarıldım.
Hissettirdiği değer için sarıldım.
İçimi huzurla doldurduğu için sarıldım.
Yanımda olup yalnız bırakmadığı için sarıldım.
Ve gülümsememin başlıca nedeni olan içten tebessümü için sarıldım.
Bırakmadım, sıkı sıkı sarıldım.
Bu saatten sonrada bırakamazdım ki zaten.

Arel yine saçlarımı içine çekerek öptü.
Ellerini ellerime kenetleyerek "Hadi gel tüm bu papatyalar senin" dedi.

***
Papatyaları sepet taşacak kadar doldurduktan sonra derenin hemen yanındaki yer minderlerine oturduk.
Arel sepetin içinden papatyalara uzanarak bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

"Ne yapıyorsun" dedim.

"Sevdiğim, kıza taç yapıyorum"
Çok ciddi bir işle uğraşıyor gibiydi tüm dikkatini papatyalara taç yapmak için vermişti.
Gülmemek için kendimi zor tuttum.
Bir müddet dereden akan suyu izledim.
Burası gerçekten muhteşemdi.
Keşke hep burada kalsaydık.
Herkesten uzakta sadece biz.
Kafama konan şeyle irkildim biran.

Arel tatlı tatlı gülümseyerek "Her zaman ki gibi çok yakıştı"
"Teşekkür ederim" diyip tüm yüzüme yayılan gülümsememi sundum Arele.
Onun kadar güzel gülemesem de içtenlikle karşılık verdim.
Bir an gülerken dudağımda minik bir baskı hissettim, öylece kaldım Arele bakıyordum.

Arel ise ellerini dudaklarıma dokundurarak "Ve adam sevdiği kadını o güzel gülüşünden öptü" dedi.

ArelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin