Hemşire, ağır adımlarla ilerliyor, etrafına bakınıyordu. Elleri titriyor, kalbi güm güm atıyordu. Sonunda odaya girebildi ve kapıyı yavaşça kapattı. Şırıngasını önlüğünün cebinden çıkardı. Hazırladı şırıngayı ve kan torbasına enjekte etti.
Vaktinin az olduğunu biliyordu. Daha yukarı kata çıkması ve ikinci bir şırıngayı Nur'un kan torbasına enjekte etmesi gerekiyordu. Bundan dolayı hızla hasta odasından çıktı. Asansöre bindi ve bir üst katın düğmesine bastı.
Jale, bir tane bile polisin katta olmadığını görünce bir şeylerin ters gittiğine emin oldu. Aras'a baktı ve "sen Nur'un yanına git!" dedi.
"Ben de Muzaffer'e bakayım."
Aras, "tamam." dedi ve koşmaya başladı. Asansörün meşgul olduğunu görünce merdivenlere yöneldi. Hızlı ve büyük adımlarla, ikişer ikişer basamakları çıkmaya başladı.
Bu sırada Jale de Muzaffer'in odasına girdi. Girer girmez anladı ki bir kişi Muzaffer'in canını ruhundan çıkarmıştı bitkisel hayattayken. Ölümünü garantilemek istemişti. İşi azraile bırakmak istememişti.
Jale, odadan çıktı. Aras'ı tek başına göndermekle hata ettiğini anlıyor ve onun için endişeleniyordu.
Bu sırada Aras, dikkatlice ve yavaşça Nur'un odasına girdi. Yavaş ve dikkatli hareket etse de kapı gıcırda ve hemşire de bunu fark etmişti. Bundan dolayı hiçbir şeyden şüphelenmemiş gibi davranmaya karar verdi. "Nur'un durumu nasıl hemşire hanım?" diye sordu.
Hemşire, yapmacık bir şekilde gülümsedi. Aras'ın oturduğunu görünce rahatladı ve gülümsemesi yüzüne daha da yayıldı.
"Hayati tehlikesi devam ediyor ama hâlâ ümit var."
Aras da tıpkı hemşire gibi yapmacık bir şekilde gülümsedi. Akabinde ayağa kalktı ve hemşireye yaklaştı. Planı elindeki şırıngayı almak yönündeydi. İçinde ne olduğunu bilmiyordu. Zehir olmayabilirdi ama risk almaya da değmezdi. Şırıngayı enjekte etmesine izin veremezdi. "Doktoru çağırabilir misiniz?" diye sordu.
"Doktordan ayrıntılı bilgi alırsam içim daha çok rahatlayacak sanırım."
Hemşire, güldü. Bu tedirginliğin verdiği bir gülüştü. "Bana güvenmiyor musunuz?" diye sordu.
"Emin olun, Doktor Bey de benim söylediklerimden farklı bir şey söylemeyecektir."
Aras, "haklısınız galiba." diye yanıt verdi. Bu, hemşireyi bir süreliğine rahatlattı derken Aras, hemşirenin eline atıldı ve onu kenara doğru itti. Bileğini tutmak istedi ama uzanamadı. Şırınga hâlâ Hemşiredeydi.
"At o elindekini! Polis..."
Hemşire, o an anladı ki kendisi için bir çıkış noktası yoktu. Tek bir çaresi vardı buradan kurtulmak için.
Onu da yaptı ve geri geri odanın balkonuna doğru yürüdü. "Gelmeyin!" diyerek korkuluklardan kendisini sarkıtarak Aras ve Jale'ye baktı.
"Tamam, gelmeyeceğiz. Yeter ki şırıngayı bırak ve balkondan çık!"
Hemşire, balkondan çıkmadı. Onun yerine şırıngayı kendine batırdı ve yavaşça gözleri kapanarak balkondan düştü.
Aras, koşarak balkondan sarktı ve hemşirenin elini tuttu. Onu kendine doğru çekmeye çalıştı. "Belki midesi yıkanır ve kurtulur." diye düşünerek onu hayatta tutmak için büyük bir çaba sarf etti.
Jale de ona yardım etti ve onun kadar çaba harcadı. En nihayetinde de Hemşire'yi yukarı çekmeyi başardılar.
Yerdeki Hemşire'nin nabzına baktı Jale ve "çoktan kaybetmişiz." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte İzdivaç (+18 Erotizm) (Düzenleniyor)
RomanceYapacak iyi bir tanıtım bulamadım maalesef. :( Kurgu ilerledikçe aklıma gelir muhtemelen. O zaman bir tanıtım yazısı hazırlarım.