Cengiz, şaşkınlıkla gözlerini açabildiği kadar açtı ve o an, bir heykelden farksızlaştı. Beş on saniye bir heykel gibi hareketsiz, donuk kaldıktan sonra öpüşlere karşılık verdi ve sonrasında Merve'yi bir anda kucağında buldu. Kendisine bir sıcak bastığını hissetti ve Merve'nin yüzüne bakarak "yapma yanarız!" dedi. Anında "yanalım." cevabıyla karşılaştı.
"Bunca süredir yanmadık da ne oldu? Hep yanlış tercihler yaptık. Olan bize oldu. Sen beni sevdiğini söylemedin, bense senden bekledim her şeyi. Bunun cezasını aldatılarak ödedim."
Cengiz, "konu seni sevmem değil." diyerek hüzünlü bir tavırla Merve'ye baktı.
"Lütfen pişmanlık duyacağımız bir şey yapmayalım."
Merve, birden Cengiz'in yüzüne sert bir tokat attı. "Korkak!" diye bağırdı.
Cengiz, tabii olarak yine şaşırdı fakat bu sefer öfkelendi de. "Ben mi korkağım?" diye bağırarak sordu.
"Evet, sen korkaksın. Var mı bir itirazın?"
Cengiz, "var." diye sesini yükseltti ve ardından daha fazla dayanamayarak Merve'nin dudaklarına yapıştı. Onu sertçe öpmeye başladı. Öptü, öptü ve öptü. Bir süre sonra elini bacaklarına götürdü. Akabinde sanki elektrik çarpmış gibi elini ve de dudaklarını geri çekti. "Bu yaptığımız çok yanlış." dedi.
"Bunun nesi yanlış? Gayet doğal bir durum değil mi?"
"Sence doğal bir durum olabilir ama bence değil."
Merve, gülümsedi ve Cengiz'in yanaklarını ellerinin tersiyle okşayarak "neden?" diye sordu.
"Çünkü sen Ramazan'ın eski sevgilisisin ve siz ayrılır ayrılmaz bunu yaşamamız hiç de doğru değil."
"Saçmalama! Gayet de doğru. Ramazan beni hiç sevmedi Cengiz. Ondan ayrıldık zaten. Ben de ona âşık olamadım. Sana karşı bir şeyler hissettiğimi geç de olsa anladım. Seni temin ederim ki onunla sevgiliyken iki arkadaş gibiydik sadece. Arkadaşken daha iyiydi hatta belki de."
"Şu an alkolün etkisiyle böyle konuşuyorsun. Pişman olacağımız şeyler yapmayalım."
Merve, başını iki yana sallayarak "hayır." dedi.
"Henüz o kadar çok içmedim. Kendi irademle yapıyorum ne yapıyorsam."
Merve, derin bir nefes alarak sözlerine ara verdi ve başını yukarı kaldırıp hemen tekrar indirdi. Cengiz'in yüzüne baktı ve gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Boğazı düğümlenmişti. Güçlükle konuşabildi bu sefer.
"Şimdi sen beni seviyor musun sevmiyor musun Cengiz? Senden sadece tek bir cevap istiyorum. Evet ya da hayır."
Merve'nin boğazına takılan düğümün aynısı Cengiz'in boğazına da takılmıştı ve Cengiz, iniltiye benzer bir sesle "evet." diye yanıt verdi.
"O zaman şimdi öp beni ve bütün o saçma sapan düşüncelerini unut!"
Cengiz, kendinden istenileni yaptı. Dudaklarını yavaşça Merve'nin dudaklarına bastırdı. Cengiz'in öpüşleri ilkine göre korkak ve yumuşaktı. Şefkat doluydu fakat asla isteksiz değildi. İstek doluydu ama aynı zamanda tedirgindi de. Cengiz, belinde Merve'nin ellerini hissedince ve de devamında Merve'nin, tişörtünü çıkartmak istediğini fark edince daha cüretkâr davrandı ve tişörtü çıkarıldıktan sonra onun bacaklarını fileli çorabının üzerinden tekrar okşamaya başladı. Ellerini bir bacaklarında yani çorabının üzerinde bir eteğinin üzerinden kalçasında gezdirdi.
Merve, Cengiz'in karnını ve göğsünü okşayarak inledi. Altındakinin sertleştiğini hissedince istemsizce güldü.
"Ne oldu? Neye güldün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte İzdivaç (+18 Erotizm) (Düzenleniyor)
RomanceYapacak iyi bir tanıtım bulamadım maalesef. :( Kurgu ilerledikçe aklıma gelir muhtemelen. O zaman bir tanıtım yazısı hazırlarım.