24. Bölüm

5.2K 37 11
                                    

Cengiz ve Venüs, dehşetle sesin geldiği yöne doğru döndüler ve Naz'ı gördüler.

Naz, kollarını göğsünde birbirine kavuşturmuş. Öylece dikiliyordu.

Cengiz, bir süre sonra sakinleşip gülümsedi. Rahat bir tavırla "yakında öğrenirsin." dedi.

Naz, Cengiz ile Venüs'e yaklaştı. Kaşlarını çattı ve "ya şimdi öğrenmek istiyorsam?" diye sordu.

Cengiz, yine rahat davrandı ve "sürpriz olsun istiyorum." dedi.

Naz'ın kaşları Cengiz'in rahat tavırlarına rağmen inmedi. Kendisinden bir şey gizlendiğini açık ve net bir şekilde görüyordu ve bu yüzden gittikçe sinirleniyordu.

"Sürprizleri sevmediğimi biliyorsun. Tabi o sürprizler güzel değilse ki şimdi de güzel gibi gözükmedi gözüme."

Cengiz, bir an rahat tavrını bırakacaktı ki bunun sırrı aşikar edeceğini anladı ve rahat tavırlarını bırakmayarak sırıttı ve "ben seviyorum." dedi.

"Haydi ama! Sürprizler her zaman iyidir. İnsan beklemediği an bir güzellikle karşılaşır. Seni temin ederim ki bu kötü bir sürpriz değil."

Naz, üstelememeye karar verdi ve koltuğa oturdu. "Peki." diyerek bir süre sessiz kaldı.

"Ama nedense yapacağın sürpriz benim hoşuma gitmeyecek gibi geliyor bana ama neyse..."

Cengiz, bir an durakladı. Ne diyeceğini bilemedi ama hemen cevap vermesi gerektiğinden emindi. Gülerek "saçmalama!" dedi.

"Ben sana ne zaman kötü bir sürpriz yaptım?"

Naz, pes etti ve "tamam." dedi. Ardından sahte bir tebessüm takındı ve bu tebessümün sahte, yapmacık olduğunu bile isteye belli etti.

"Sabırla bekleyeceğim senin sürprizini kuzen."

Cengiz, sırıtarak "aferin kuzenime." dedi ve ekonomiden, edebiyattan ve günlük hayattan sohbet etmeye başladılar.

Onlar sohbet etmeye başlarken Aras, annesinin zorlamasıyla Nur ile buluşmuştu.

Aras, çayından bir yudum içti ve Nur'a baktı.

"Seninle evleneceğim ama seni sevemem Nur. Ben Naz'ı, çocuğumun annesini seviyorum. Çocuğumu, sevdiğim kadını yaşanan olaylar yüzünden göremedim. Onlar benim burnumda tütüyor. Onları özlüyorum, görmek istiyorum."

Nur, Aras'ın eline uzandı ama tutamadan Aras elini geri çekti. Nur, alınmamış gibi yaptıktan sonra "seni anlıyorum." dedi.

"Ben de sana aşık değilim çünkü. Belki herhangi birine aşık değilim ama ben de babamın gözüne girmek için seninle sevmeden evlenmiş olacağım."

Aras, "haklısın." dedi ve ağzına bir tane tuzlu kurabiye atıp çayından bir yudum aldı.

Nur, önünde kalan son kurabiyeyi ve çayını bitirdikten sonra sırıtarak "merak etme." dedi.

"Evlendiğimizde seninle sevişmek için ısrar etmeyeceğim. Ama sen istersen orası başka."

Aras, Nur'un söylediğine güldü ve içtiği son yudum çay burnundan çıktı. "Özür dilerim." diyerek peçeteyle burnunu sildi.

Nur da güldü ve Aras'ın yüzüne bakarak "önemli değil." dedi.

"Sonuçta seni çay içerken güldüren benim."

Aras, gülmeye devam ederek başını aşağı yukarı salladı ve "kalkalım mı?" diye sordu.

Nur, "kalkalım." dedi ve Aras'ın ısrarlarına rağmen hesabı kendisi ödedi ve feribota bindiler.

Aras, feribot hareket ederken denize bakmaya başladı.

"Bir şansın olsaydı bu pis işleri yapar mıydın?"

Nur, hiç düşünmeden "yapardım." dedi ve Aras'a baktı. "Neden?" diye sorduğunu duydu.

"Sen bana aslında şöyle soruyorsun: Bu iş yerine bir memur olup kocan ve çocuklarına küçük, şirin bir evde yaşar mıydın?"

Aras, sessiz ve düşünceli bir şekilde başını salladı.

Nur, tekrar hiç düşünmeden "hayır." dedi.

"Bazı insanlar dünyaya melek olarak gelirler. Şimdi diyeceksin ki bebekler masumdur. Ben ona da inanmam. Tanrı, bazılarını şeytan bazılarını ise melek olarak yaratmıştır. Ne melek ne şeytan diye bir şeye de inanmam ben. Melek de şeytan da biziz. Bazılarımız melek bazılarımız şeytan. Sen meleksin, karın bir melek, çocuğunu şu an bilmiyorum ama onun da bir melek olduğunu hissediyorum. Ben ise şeytanım Aras. Babam şeytan. Eminim benim çocuğum da şeytan olacak. Şeytanlar kötülük yapmadan duramazlar. Ben de babam da kötülük yapmadan duramıyoruz. Küçük bir evde ailemizle mutlu mesut yaşamak bize göre değil. Biz pis işlerin insanlarıyız."

Nur, elleriyle Aras'ın yüzünü tuttu ve gözlerinin içine baktı.

"Sen ise kötülük yapmaya zorladığımız bir meleksin."

"Her iblis ilk başlangıçta melektir Nur. Her insan melek olarak doğar. Melek olarak mı kalacaklar, şeytan mı olacaklar bu onların kendi tercihidir."

Nur, gülümsedi ve "öyle olsun." dedi. Ardından konuyu değiştirdi. Alaylı bir tavırla sordu.

"Beni ailenle ne zaman tanıştıracaksın müstakbel kocam?"

Aras, Kız Kulesindeki şakaya gülmüştü ama bu şakaya gülmedi. Sadece gülümsedi ve "sen ne zaman istersen." dedi.

"O zaman bugün sana gidelim."

Aras, tek kaşını kaldırdı ve "ne bu acele?" diye sordu.

"Babam çabuk evlenin diye sıkıştırmaya başladı bile de ondan."

Aras, "haklısın." dedi ve güldü.

"Beni de annem sıkıştırmaya başladı. Babandan korkuyor ya."

Nur, "babamın kusuruna bakma!" dedi ve Aras'a iyice sokuldu.

"Sonuçta seni sağ kolu olarak görmek istediği için bunları yaptı. Onun adına senden özür dilerim."

Aras, "önemli değil." dedi ve Nur'dan biraz uzaklaştı.

"Belki sen haklısındır. İnsanlar masum olarak doğmazlar. Belki ben de şeytan olarak doğmuşumdur da haberim yoktur."

Nur, Aras'ın kendisinden uzaklaşması ve son sözlerini söylemesiyle sessiz kaldı ve karaya dönene kadar konuşmadılar.

Aras, arabaya bindi ve "hazır mısın?" diye sordu. Nur'un gülümseyerek başını aşağı yukarı salladığını görünce arabayı çalıştırdı ve sürdü.

🐈Bölüm Sonu🐈

Dizi Önerisi: Queens Gambit
Film Önerisi: Hayalet Sürücü
Kitap Önerisi: Türk Medeniyeti Tarihi (Ziya Gökalp)
Şarkı Önerisi: Söyleyemedim

Sahte İzdivaç (+18 Erotizm) (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin