Nur, gülümseyerek Bilge'ye baktı ve "nasılsın Bilge Teyze?" diye sordu.
Bilge, gülümsedi ve "seni gördüm daha iyi oldum." diye yanıt verdi. Ardından "sen nasılsın kızım?" diye sordu.
Nur, getirilen fincanın kulpundan tutarken "babamı kurtardıktan sonra daha iyi olacağım." dedi ve kahvesinden bir yudum içti.
"Nasıl kurtarmayı planlıyorsun babanı? Her şey sizin aleyhinize nasıl olsa."
Nur, sinsice sırıttı ve "bazı planlarım var." diye yanıt verdi.
"Ha unutmadan... Aras'a bu işin dışında kaldığın için teşekkür ederim. Size de Aras'ı dizginlediğiniz için teşekkür ederim. Özellikle babam aleyhine ifade vermediğiniz için teşekkürü bir borç bilirim."
Bilge, gülümsedi ve "ne demek." diye yanıt verdi.
"Seni çok sevdim ben. Bu yüzden babanın yaptıklarını maruz gördük. Senin üzülmeni hiç istemiyorum canım."
Bilge, son sözlerinin ardından sessizce tebessüm etti. Akabinde gözleriyle dışarıda konuşmaları gerektiğini işaret etti. "Kahvelerimizi bahçede içelim mi Nur kızım?" diye sordu ama zaten her şeye kendisi karar vermişti. Bu sorusu sadece göstermelik, bir şey fark ettirmek istemeyen bir soruydu.
Nur, gülümseyerek "tabi." dedi ve ellerinde kahveleriyle bahçeye çıktılar. Aras ve diğerleri ise salonda kaldı.
"Sen hiç merak etme kızım! Baban bana sadık kaldığı sürece ben onu hiç ele vermem. Elimden geldiğince korurum."
Bilge, söylediklerinde samimi değildi. Muzaffer kendisini ele verir diye diken üstündeydi. Muzaffer'i ele verse kendisi de ipe gidecekti. Bunu çok iyi biliyordu. Binaenaleyh hareket edemiyordu, kaskatı kalmıştı. Bir felçli gibiydi suç imparatorluğu siyasetinde. Satranç tahtasında düşünme ve harekete geçme gücü azalıyordu.
Nur da aynı durumdaydı ama o ailesinden bir şeyler saklamak zorunda değildi. Kendisi ön alandaydı ve öğrenilmek gibi bir derdi yoktu. Kapılı kapılar arkasına saklanmak zorunda kalmıyordu.
Bilge ise Nur'un aksine ailesinden ve herkesten bir suç imparatorluğunun başında olduğunu saklamalıydı. Şu ana kadar polisler onu öğrenmemiş ama Aras'ın suç imparatorluğuna dahil olmasıyla Bilge görünür kılınmıştı. Dokunulabilirdi ona artık ama henüz vakti vardı işleri düzeltmek, saklanmak ve gizli kalmak için. Anastasia başarılı olursa, verdiği görevi yerine getirirse her şey düzelebilirdi.
Aralarındaki soğuk savaş başlamış, hatta ve hatta had safhaya ulaşmıştı.
Nur, güldü ve kahvesinden bir yudum alarak "bilirim." dedi.
"Ama Aras sıkıntı çıkarıyor. Onu dizginlemeniz lazım."
Bilge, başını sallayarak aynı fikirde olduğunu belirtti. Kahvesini hızlı yudumlarla bitirdi ve yanına gelen köpeğinin başını bir süre okşadıktan sonra içeri döndü.
Nur ise bir süre daha kahvesini yudumladı. Aras'ın yanına geldiğini gördü. Köpeğin tüylerini okşarken "hallettin mi?" diye sordu. Aras'ın başını salladığını görünce kahvesinden son bir yudum aldı ve ayağa kalktı. "Gel benle!" dedi ve tekrar içeri döndü.
"Bizim Aras ile birkaç işimiz var. Onları halledince geri döneceğiz."
Aras, çocuğunu kucağına almış ve yanaklarından öperek koltuğa oturmuştu bile. Aslında çıkmaya, ailesinden ayrılmaya hiç niyeti yoktu ve eğer çıkarsa bir daha dönemeyecekmiş gibi olan o his vardı içinde.
Nur, gülümseyerek Aras'a baktı. "Ne o?" dedi.
"Vaz mı geçtin? Ailenden ayrılamayacak mısın birkaç saatliğine?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte İzdivaç (+18 Erotizm) (Düzenleniyor)
Roman d'amourYapacak iyi bir tanıtım bulamadım maalesef. :( Kurgu ilerledikçe aklıma gelir muhtemelen. O zaman bir tanıtım yazısı hazırlarım.