-
Mirza'dan;
Eve yakın bir kısma aracı park ettirdikten sonra alarmın ötmeyeceğini bildiğim kısma doğru adımladım. Evden pek ışık gelmiyordu. Mutfak tarafı her zaman biraz aydınlık olurdu. Aslan ışığı ayarlar öyle yatardı. Geceleri kalkan için sıkıntı olmasın diye yapıyordu bunu. Akın takılıp düştüğünden beri uyguladığımız bir şeydi ayrıca. Diğer taraflardan da ışık yoktu. Caner de bahçede yoktu.
Duvara tırmandığım sıra ağaçların arasına gizlenmiş bir tel olduğunu o an fark ettim. Bu kısım boşluktu, tel yoktu. En azından benim bildiğim kadarıyla. Büyük ihtimalle Aslan evi tadilata sokmak lazım derken tüm bunları kast ediyordu.
Elimi nereye koysam hışırtı seslerine engel olamıyordum. Atlasam ayağım kırılırdı. Mecbur ağaçtan inecektim. Ağaca uzandığım an ağırlığımı biraz fazla vermiş olacağım ki dal kırılır gibi oldu ve kendimi aşağıda buldum.
Sirkelenip doğrulduğum sıra beni izleyen iki bedeni asla beklemiyordum. Bunlar bu saate kadar ne yapmıştı? Sikiştiniz değil mi piç kuruları diyen iç sesime tezat durumu kurtarmam gerekiyordu.
''Açıklayabilirim.''
Deyip gülümsediğimde kollarımı da açmıştım. Zaman kazanmam gerekiyordu. Neyi ne şekilde ve nasıl anlatmalıyım daha karar vermemiştim. Caner teraddüt etse de sonunda sarıldı. Aslan ise sorgular bakışlarını yollamakla meşguldü. Caner'in saçlarını öptükten sonra derin bir nefes çektim. Epi topu iki gün kadar uzak kalmıştım ama hiçte öyle gelmiyordu. Nefesim kokusuyla şenlenirken Aslan bizi ayırdı ve yakamdan tutup yavrusunu sürükleyen anne kedi gibi içeri sürükledi.
Caner de arkamızdan bizi takip etti. İkili bana bakarken aklımdakileri toparlamaya çalıştım. Konuşmak için beklemeli miydim emin değildim.
''Dinliyoruz mirza.'' diyen sese döndüğümde Aslan ciddi bir şekilde bana bakıyordu. O bir şeye ciddi yaklaşıyorsa tatmin olana kadar salmazdı konuyu.
''Neden eve tırmanarak girdin?''
Bu sefer soru Aslan'dan değil Caner'den gelmişti.
''Çünkü sessizce girip çıkacaktım.''dedim sakince.
''Tatilde olman gerekmiyor muydu?'' sorgulayan bakışlarının hedefi olduğum beden yüzünden gerilmiştim. Avuç içlerimin terlediğini hissettim. Yalan yalanı doğuruyordu ve yalanlar ayağıma dolanmaya başlamıştı.
''Size dürüst davranmadığım bazı konular var.''
''Ne gibi?'' Aslan'ın sesindeki alay canımı sıksa da belli etmedim. Caner ise sanki tahmin ediyormuş gibi duruyordu. Demek ki hepsinden önce anlamıştı ters giden bir şeyler olduğunu. Ya da her zamanki gibi aldattın mı diye soracaktı. Umarım birinci seçenekten gider diye geçirdim içimden. Onları kimselere değişmezdim. Ancak Caner'in eski sevgilisi onu aldatmıştı. Bu da kendisinde travma etkisi yaratmış diyebiliriz.
''Tatilde değildin.'' Caner kendinden emin bir şekilde konuşup bana bakarken kafa salladım.
''Tatilde değildim ama size öyle söylemek zorundaydım.''
''Neden?''
''Aslan, bak. Tatile diye gidipte kendimi gay barlara atmadım. Şöyle bakmayı kes.''
''Beni delirtiyorsun Mirza. Seni tatile diye uğurluyoruz. Gecenin bir körü geleceğini deme zahmetine girmeden geliyorsun. Üstelik kapıdan gelmiyorsun. Çünkü amacın sessizce girip çıkmak. Söylesene senin sorunun ne?''
''Sessiz olun, Akın duyacak. Yeni uyudu.'' diye ortamı yatıştırmaya çalışan Canerle duraksadım. Sesime ayar vermem gerekiyordu. Aslan ise sinirli duruyordu.
''Keyfime yapmadım bunların hiçbirini tamam mı? Hırsız gibi evime girmekten ben de memnun değilim. Ama duyduklarınıza nasıl tepki verirsiniz bilemiyorum.''
''Neyi bilmemiz gerekiyor mirza? Bunca zaman söylemek yerine kıvrandığın konu ne?'' Caner Aslana göre daha yumuşak bir tonla konuşuyordu benimle ve bu sakin kalmamdaki en büyük etken olabilirdi.
''Tatile gitmedim, gittiğim yerde sevkiyat yapacaktım.'' dediğimde Aslan oturuşunu düzeltti ve sorgulayan bir tavırla
''Ne sevkiyatı?'' dedi. Bir kerede anlatıp kurtulacaktım.
''Hatırlarsanız size babam temiz biri değil demiştim. Siz de bana bizi ilgilendiren baban değil sensin demiştiniz.'' ikisinin tepkisini ölçtüğümde buraya kadar her şey normaldi.''Babamın temiz olmadığından kastım silah taşıması ve ticaretini yapmasıydı. Bunu hiçbiriniz sorgulamadınız ve ben de size söylemedim. Durup dururken denecek bir şey değildi. Babam küçük bir silah satıcısı değil. Kazandığı paraların neredeyse tamamının kaynağı silah ve uyuşturucudan geliyor.'' cümlemi tamamladığımda beklediğim ilk soruyu sormuşlardı bile.
''Sen de mi onunla bu işi yapıyorsun?'' Caner'in anlamaya çalışarak sorduğu soruya iç çektim. "Hayır, onunla çalışmıyorum. Kendi işimi yapıyorum ama herkes yani onu tanıyan herkes beni de onun gibi sanıyor. Fazla sivrilirsem tüm oklar bana döner ve güçsüz gözükürüm. Bunu istemediğim için bazen bazı sevkiyatlarda mecbur bulunuyorum. Babam gibi büyük sevkiyatlar yapmadım. Kendi adına yaptığı bazı sevkiyatlarda bulundum.''
Biraz bekledim, duyduklarını sindirmeleri gerekiyordu. Ardından devam ettim.
''Başım belada. Son sevkiyatı yaparken işler sarpa sardı. Bulmam gereken bazı şeyler var ve bilgisayarı almalıydım. Size anlatacaktım ancak hallettikten sonra anlatmayı düşünmüştüm. Pek planladığım gibi olmadı. Karşınızdayım.''''Bela ne kadar büyük?''
''Halledemezsem hapse gireceğim kadar büyük.''
''Halledebilecek misin?''
''Umarım Caner.'' diyebildim sadece. Aslan'ın o sert hali kalmamıştı. Hapis lafını duyunca tüm duvarları kırılmıştı anlaşılan. İkisi de yanıma geldiğinde derin bir iç çektim. Beklediğim gibi kötü gitmemişti. Geriye sadece Akın'a anlatmak kalmıştı.
''Akın'a ne diyeceksin?'' diyen Caner'e bilmiyorum diye mırıldanabilmiştim.
Aslan ise''Şu an bir şey bilmesine gerek yok, bilgisayarı al ve işi hallet. Daha sonra beraber düşünürüz bir şeyler.''''Akın silaha ve uyuşturucuya nasıl yaklaşıyor hepimiz biliyoruz.Olayları anlayacağı şekilde anlatmamız lazım. Yoksa hoş karşılamaz.''
Kafa salladım ve Caner'in kızarmış dudaklarına gömüldüm. İhtiyacım olan her şey iki yumuşak deride saklı gibi hissediyordum. Boynumdan öpen Aslan ile ona döndüm bu sefer. Boynuma gömülmüştü. Başımı geriye verdim ve öpmesine izin verdim. Caner de aynı şeyi yapmaya devam etti.
On iki saatim vardı ama aklım hala sikiş sokuştaydı. Bendeki özgüven kimsede yoktu gerçekten. İkisinin etkisinden kurtuldum ve ayaklandım.
''Size haber vereceğim. Bilgisayarımı getirir misin güzelim?''
Kafa sallayıp ayaklanan bebeğin arkasından baktım bir an. Caner gerçekten melekten farksızdı. Aslan ile baş başa kaldığımızda ayaklandı ve tam karşımda durdu.
''Sana ne olursa olsun bana dürüst ol dedim Mirza. Bana yalan söylemediğin sürece seninle ölüme bile gelirim. Anladın mı beni?''
Kendinden emin duruşu ve seksi sesi ile dudaklarımı ısırdım ve kafa salladım, gülümseyip bir buse çaldı dudaklarımdan.
''Seni seviyorum güzelliğim.''
''Sana aşığım gerizekalı.''
Gülümsemem yüzümde büyürken Caner de yanımıza gelmişti. Bilgisayarı verdikten sonra önce sarıldı. Ardından yanaklarımı öptü ve dudağımı dudaklarıyla mühürledi.
''Dikkatli ol. Lütfen.'' dedikten sonra kenara çekildi. Sanırım artık gitmem lazımdı. İkisini son kez öptükten sonra evden çıktım. Artık ne olacaksa olacaktı. Saate baktığımda
On saatim kaldığını görmüştüm.
Siktir cidden.
-
Evet, bir bölümün sonu daha, bu kitabı seviyorum ve yazmak çok hoş. Sizce okuması da öyle mi?
-Ayaz